Paylaş
BUGÜNLERDE son derece popüler olan bir kavram ‘Yeni Ekonomi’. Daha çok bilgisayar devrimi ve elektronik haberleşmede yaşanan radikal değişikliklerin ekonomik yapıda yarattığı muazzam dönüşümü anlatmak için kullanılan bir kavram bu.
Ekonomide her dönem kendi iktisatçılarını yaratır.
Bir dönemde merkantilistler vardı. Sonra ‘‘bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’’ ekonomistleri ortaya çıktı.
‘New Deal’ci teorisyenler Keynesyen bir toplumsal uzlaşmayla ekonomiyi krizden çıkardılar.
Buna tepki monetarist akımla doğdu.
Tabii bu anlattıklarım iktisadi doktrin tarihini çok kaba bir şekilde özetliyor. Ancak önemli olan nokta ekonomik evrim sürecinde her yeni dönemde o döneme özgü iktisatçıların ortaya çıktığı gerçeğinin anlaşılmasıdır.
Üstelik o ekonomistler kendilerinin bir ürünü oldukları ‘yeni ekonomi’yi de dünyada ekonomik evrim sürecinde gelinebilecek en son, en modern nokta olarak görürler. Tarihi o noktada ‘bitirirler’. Tarihe bakarsanız bu her defasında böyle olmuştur.
* * *
Şimdilerde de bu tür teoriler ortaya atılıyor. ‘New Age’ içerikli ekonomi teorileri ortada dolaşıyor.
Bizde televoleci ekonomistler tarafından temsil ediliyor bu akım. Yurtdışında moda olan akımın yurtiçi taşeronları onlar.
‘Yeni ekonomi’yi yorumlama iddiasındalar bunlar. Bu bakış açısına göre bugüne kadar yaşanan her şeyi, bütün teorileri artık bir tarafa bırakmamız gerekiyor çünkü tüm dünya artık inanılmaz derecede güçlü bir dönüşüm içinde.
Bunun da temelinde internet teknolojisi var. Yeni haberleşme teknolojileri dünyayı öylesine bir değiştirecek, öylesine yepyeni yaşam biçimlerini gündeme getirecek ki, bugüne kadar ekonomi bilimine hákim olan birçok kavramı kaçınılmaz olarak bir yana atmamız gerekecek.
Dünyada ve bizdeki ‘New Age’ ekonomistlerinin kendi teorilerini oluşturmaktaki en iddialı tespitleri, dünyanın artık bugüne kadar görülmeyen büyük bir değişiklik içine girdiği, bunun tamamen orijinal bir şey olduğu ve bunu göremeyen insanların da dedikleri her şeyin yanlış olduğu noktasında toplanıyor.
* * *
Bugün teori yapıyorum diye ortaya çıkan insanların en belirgin özellikleri son derece yavan bir teknolojik determinizm içinde olmaları ve tarih denilen sosyal bilim kolundan katiyen haberdar olmamaları.
Birazcık tarih bilgisine bile sahip olsalar bugün yaşanmakta olan her türlü değişimi büyük bir heyecanla ‘yeni ekonomi’ olarak yorumlayıp, oradan da birtakım bilim dışı sonuçlara atlamazlardı.
Bunu neden söylüyorum, bakın anlatayım.
Bugünkü gündelik yaşamda yaşanan değişmeler 1920'li yıllarda Amerika'da yaşanan değişimlerin yanında çocuk oyuncağı gibi kalırdı.
1920'lerde insanoğlu ilk kez yollarda araba denilen şeyi gördü.
Elektrikle çalışan radyolar, pikaplar, çamaşır makineleri ilk kez insanoğlunun hizmetine 1920'lerde sunuldu.
Telefon ilk kez 1920'li yıllarda kullanıldı şehirlerde. Şehirler ilk kez modern anlamda kanalizasyon şebekelerine o yıllarda kavuşturuldu.
Sinema denilen popüler eğlence yine şehirlerde ilk kez boy gösterdi.
İnsanoğlu o yıllarda antibiyotiği bularak hastalıklara karşı en büyük zaferlerinden bir tanesini kazanma adımını atmaya hazırlanıyordu.
Tüm bu birbiri ardına atılan adımların sonucunda insanların yaşam biçimi gerçekten radikal biçimde değişmiş, tüm yaşam biçimleri 10-15 yıl gibi kısa süre içinde baştan aşağıya yeniden tanımlanmıştı.
* * *
İşte ben bu nedenle tarih bilgisi olmayan insanların bugün her yaşanan olaya büyük bir heyecanla yapışıp, bu ‘yeni ekonomi’den büyük teoriler üretmelerine üzülüyorum.
Herhalde telefonun, elektriğin, elektrikli aletlerin, kanalizasyonun, antibiyotiğin insan yaşamına sokulduğu bir dönemdeki ‘radikal değişimin’ bugünlerde yaşanan radikal değişimden çok daha az etkili, çok daha az ‘dönüştürücü’ olduğu söylenemez.
Tabii ki o dönemde de yaşanan yeniliklerin artık yepyeni bir ekonomiyi tanımladığını, artık hiçbir şeyin aynı olamayacağını, tarihin ‘sonunun geldiğini’ söyleyen teorisyenler ortaya çıkmıştı.
Tarihi unutanlar için tekrar hatırlatayım. O muhteşem dönem 1929 ekonomi buhranı ile sona erdi.
Büyük depresyon ‘yeni dönem teorisyenlerini’ o günlerde hazırlıksız yakaladı, bir anda her şeyin çökmesinin nedenini kimse anlayamadı.
Aklı başında teorisyenler o dönemde yaşanan teknolojik dönüşümün anlamı ve dönemin sonunda yaşanan krizden ders aldılar.
Bu dersi almasını bilmeyenler ise bugün yaşanan her şeyi yine ‘yeni’ zannederek yine ‘tarihin sonunun’ yaşanmakta olduğunu düşünüyorlar.
Paylaş