Paylaş
18 Şubat Çarşamba günkü dünya basınında Türkiye'deki deprem doğal olarak büyük haber olarak yer aldı.
Ancak her gazetenin konuyu ele alışında bazı gözden kaçmaması gereken nüanslar var.
Medya eleştirmeni gözlüğümü takıp bu konuyu bugün ele alacağım:
* * *
‘‘New York Times’’, Amerika ile Türkiye arasındaki yedi saatlik farkı ne yazık ki avantaj olarak kullanamadı.
Olayı büyük olarak ancak çarşamba günü verdiler.
18 Şubat tarihli gazetede deprem dört sütuna manşetti. Amerika'da tabloid olmayan gazetelerde manşet sağ köşeden verilen haberdir. Times'ta da Türkiye'den gelen haberler hem sağ köşeyi tamamen kaplamış hem de iki büyük fotoğraf ve bir harita ile gazetenin boyuna yarım sayfasını aşmıştı.
Dikkatimi çeken ilk haberde gazetenin Türkiye muhabiri Stephen Kinzer'in imzası bulunmamasıydı.
Onun yerine Edmund L.Andrews, İstanbul'dan yazmıştı haberi.
Perşembe günü haber Kinzer imzasıyla çıktı. Anladığım kadarıyla Kinzer ilk gün izindeydi ve olaya yetişemedi, onun yerine de İstanbul'da bulunan Amerikan Enerji Bakanı'nı izlemekle görevli Edmund Andrews günü kurtardı.
Önemli değil, bazen böyle talihsizlikler olur ama daha da önemlisi ne Andrews ne de Kinzer'in olay yerine gitmeyip haberlerini İstabul'dan yazmalarıydı.
Times böyle yapınca, hem ‘‘Washington Post’’un hem de ‘‘Los Angeles Times’’ın arkasında kaldılar bu önemli haberi izlerken.
Çünkü hem Post, hem de L.A. Times iki tecrübeli muhabirini hemen olay yerine yolladı.
Post'tan Jeffrey Smith ile L.A. Times'tan Richard Boudreaux yazdıkları haberlerle hem olayı derinliğie verdiler, hem de olay yerinde bulunmanın büyük avantajını kullanarak New York Times'a fark attılar.
New York Times'ın editörleri, muhabirlerinin olay yerinde olmadıklarından geri kalacaklarının farkına varmışlardı ki aradaki farkı aynı gün yazdıkları depremle ilgili güzel bir editoryal ile kapatmaya çalıştılar.
Editoryalde ‘‘Bu öylesine büyük bir afet ki dünyadaki her ülke bununla karşılaştığında zor durumda kalırdı’’ demeleri benim dikkatimi çekti
Gazete ayrıca her gün yayınladığı ‘‘günün sözleri’’ (Quote of the day) adlı köşesine de Avcılar'dan Yusuf Sever'in deprem esnasında evin tavanının aniden yok olmasını ve bir anda yıldızları seyretmeye başladıklarını anlatan cümlesini yayınladı.
* * *
Amerika'da bir tek USA Today olayı manşetten vermedi.
Bu gazete, deprem olayı yerine Amerika'da 200 bini aşkın insanın kan vermelerine yasak getiren kararı manşet yaptı.
Bu kişiler 1980 ile 1996 yılları arasında altı ayı aşkın süreyle İngiltere ve İskoçya'da yaşamışlardı ve kan verdikleri takdirde ‘‘Mad Cow Disease’’ salgını başlatacaklarından korkuluyordu.
Daha çok Amerika içinde sık sık seyahat etmek zorunda kalan kişilere yönelik yayın yapan USA Today'in deprem yerine bunu manşet yapması da mantıklıydı.
* * *
‘‘Jerusalem Post’’ olayı manşetten verdi.
Ancak depremle bağlantılı olarak İsrail'in attığı adımlar ön plana çıkarılmıştı, yani gazete yabancı ülkedeki olayı yerelleştirmişti.
General Gabi Ofir ve Albay Udi Ben-Ari komutasındaki 200 kişilik kurtarma ekibinin İstanbul'a hareketinin ön plana çıkarıldığı haberde, ayrıca Cumhurbaşkanı Ezer Weizman'ın Cumhurbaşkanı Demirel'e telefon açıp ‘‘Bir şeye ihtiyacınız olursa sadece telefon açıp istemeniz yeter’’ dediği de yazıldı.
Buna karşılık ‘‘Ha'aretz’’ Gazetesi, Golan'da 2 İsrail askerinin öldüğü, 7'sinin de yaralandığı haberi ön plana çıkardı.
Bu gazetede üçüncü önemli haber depremdi ve onlar da kurtarma ekibini ön plana çıkarmışlardı.
* * *
Kolombiya'daki ‘‘El Tiempo’’ Gazetesi de Venezüella ile Ekvador arasındaki ticari anlaşmazlığı manşetten vermişti.
Deprem bu gazetede büyük bir haber olarak işlenmemişti.
Resmi ‘‘China Daily’’ ise daha bir álemdi. 18 Ağustos tarihinde bu gazetede yer alan başlıca haberler önem sıralamasına göre şöyleydi:
1- Ormanları korumamız önemlidir.
2- Kırsal ekonomiyi canlandırmak için bilim ve teknolojiye ihtiyaç var.
3- Deniz harekátı endişeyle karşılandı.
4- Türkiye'de deprem (Ajanslardan derleme).
Bu gazeteyi okuyunca insan Stalinizm'in Çin'de ölmesinin imkánsız olduğunu bir kez daha görebiliyor.
Hong Kong merkezli ‘‘South China Morning Post’’ ta haberi ajanslardan toparlamıştı ama manşetten vermişti.
* * *
‘‘Die Welt’’ olayı manşet yaptı ve ayrıca Berlin'deki Türkler'in endişe ve tepkilerini anlatan uzun bir haber verdi.
Kullanılan fotoğrafta da iki Berlinli Türk endişe içinde Türk televizyonlarını izliyorlardı.
‘‘Sueddeutsche Zeitung’’ ise gecekondu olayını inceleyerek, yaşanan olaya bir de sosyolojik boyut katmayı başardı.
Paylaş