Vur vur patlasın

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Dünkü yazımda elimde olmayan nedenlerden dolayı turizm konusuna girdim.

Aslında bugünkü yazıyı dün yazmayı planlıyordum.

Ancak Amerika'daki bazı eyaletler ile ilgili hislerim coşunca, yazı aldı başını gitti.

Diyeceklerim de bugüne kaldı.

Mesele şu: Türkiye'de şu turizmi artık gerçekten patlatmalıyız diyorum.

Yabancı turisti bu ülkeye çekebilmek için son derece örgütlü, planlı, programlı olmalıyız.

Yurtdışına bilgi ve görgü seviyemizi artırıcı geziler düzenleyip, oradakiler bu konularda neler yapıyorlar incelemeliyiz.

Ben kendi üzerime düşeni yaptım.

Amerika'da incelemelerde bulundum. Öğrendiklerimi size de mutlaka aktarmalıyım.

***

Amerikalı tur operatörleri, turistlere bir yer gezdirirken hiçbir şeyi şansa bırakmaz.

Bu konuda en deneyimli olanlar Disney yöneticileridir. Disney yöneticileri kontrollü ortam yaratma manyağıdırlar.

Disneyland'a girdiğinizde çevrenizde olan biten her şeyin saniye bazında planlanmış olduğunu fark edemezsiniz.

Bunu fark etmeniz için benim gibi gözlem gücü yüksek olan, analitik beyni bulunan insanlara ihtiyacınız var.

Mesela Disneyland'da ilerde durmakta olam Miki Fare, kendi isteğiyle yer değiştiremez.

Hatta birkaç el hareketi dışında harekette bulunması da yasaktır.

Birkaç adım öteye giderse, Disney şirketinin ilkelerine ihanetten yargılanıp, görevden atılır.

Şimdi diyeceğime de inanmayacaksınız ama maalesef doğru: Disneyland, Florida eyaletinden aldığı özel izin doğrultusunda kendi özel polisini kurmuş durumda.

Bunların yoldan çıkan insanları vurmaya bile yetkileri var.

Dolayısıyla orada Miki Fare kılığında bir adamın 12 saat boyunca güneşin altında durmasına bakıp da ‘‘Vay anasına, ne görev bilinci var adamlarda' diye konuşmanız da gereksiz.

Adam ölüm korkusuyla orada dikilip duruyor, başka nedenle değil.

Disney yetkilileri, kontrolü elden kaçırmamak için, sırf bu nedenle etraftaki gerçek ormanı yıkıp, bunun yerine suni orman inşa etmeyi başarmış olan insanlardır.

Gerçek ormanda aslanların minik çocukları yemeleri olasılığını ‘alınamayacak kadar yüksek risk' olarak yorumlayan Disney yetkilileri, suni ormanda aslanları sürekli aşıyla uyuşturup, bir de onları zincirleyerek riski minimuma indirdiler.

Bütün bu yapılanlardan, gayretten sonra bazı Disney çalışanlarının geçmişlerinde çocuklarla seks yapan manyaklar olduklarının ortaya çıkması aslında son derece komikti ama tabii bu tamamen başka yazı konusu olacak kadar zengin içerikli bir olay.

Bilmem anlatabiliyor muyum?

***

Tabii bütün tur operatörleri Disney yetkilileri kadar kontrollü ortam yaratma manyağı değiller.

Ama bu işten en uzak olduğunu tahmin edeceğiniz operatörler bile işi şansa katiyen bırakmıyorlar.

Örneğin alın New Orleans'ı.

Bu şehirde bir bataklık turuna çıktık.

Şimdi olayın özünde kontrol dışılık olması lazım değil mi?

Adı üstünde işte bataklık bu, neyi ne kadar, nereye kadar kontrol edebilirsiniz ki bataklıkta?

Böyle düşünmeniz normal ama durum böyle değil.

Bunun böyle olmadığını da ispat edeceğim.

***

Bataklık turunda aslında hiçbir şey yok.

Bir nehirde uzun süre etrafta hiçbir şey görmeden gidiyorsunuz.

Etrafta bir şey olmadığından bari vahşi bir ormanda olduğunuzu tam hayal edecekken tur motorunun yanından jet ski yapan bikinili bayanlar geçiyor.

Yani anlayacağınız tam bir turist soygunu durumuyla karşı karşıyasınız.

Sizi bu abuk tura zorla getirdiği için tam eşinize söylenirken birden tur operatörünün hoparlörden sesi duyuluyor: ‘‘Evet, bakın işte karşıda bir timsah duruyor.’’

Japon ve Alman turistlerle birlikte ayağa fırlıyorsunuz.

Denilen yerde ben sadece ot görüyorum, Japonlar gayet mutlu bir şekilde hiç ama hiç durmadan fotoğraf çekiyorlar.

Almanların yarısı 17, diğer yarısı da 80 yaş civarında.

17 yaşta olanlar bağırarak ve hem de Almanca bağırarak 80 yaşındakilere ufukta bir timsah bulunduğunu anlatıyorlar.

Bu arada Rana da timsahı gördüğünü iddia ettiği için kızgınlığım had safhaya ulaşıyor.

İnanmayacaksınız ama timsah olduğu iddia edilen ama bence bir bukalemun olan şey sadece 20 santim boyunda.

Bir dalın üstünde hiç kıpırdamadan duruyor.

Ve siz ‘‘Bari adam başı 30 dolar ziyan olmadı’’ diyerek buna da şükür deyip, büyük sabırsızlıkla eve dönüş saatini bekliyorsunuz.

***

Döndükten sonra birden kafama tak etti.

Tur operatörünün 50 metre uzaktayken bu timsah olduğunu iddia ettiği şeyi görmesi imkânsızdı.

Ertesi gün 60 doları bastırıp, Rana'dan durmadan azar işiterek aynı tura yine katıldım.

VE EVET. Yine aynı yerde yine aynı timsah olduğu iddia edilen yaratık duruyordu

Yani:

1- Ya o plastik bir oyuncak timsahtı.

2- Ya da gerçekten canlıydı ama hem uyuşturulup hem de ağaca sıkı sıkıya iplerle bağlanmıştı.

Gittim hoparlörden anons yapmakta olan tur operatörünü, erkek olduğu halde öpüp tebrik ettim.

Koca New Orleans bataklığında sadece 20 santim boyunda, sabit duran bir timsanın bulunabilmesinin aslında bir mucize olduğunu anlattım.

Ve son olarak da YOU KNOW WHAT I MEAN (Bilmem anlatabiliyor muyum?) diyerek ona göz kırptım.

O anda şaşı bakıyormuşum, adam gerçekten panikledi.

İçim rahatlamış olarak anavatana döndüm.



Yazarın Tüm Yazıları