Uzaktan ateşle seri cinayet

Amerika'nın başkenti ve hemen komşusu Maryland eyaletinde yaşayanlar 10 gündür dehşet dolu günler geçiriyorlar.

Seri cinayet işleyen katil, Amerika'ya özgü olan ve daha çok bu ülkede görülen bir fenomendi.

Bugüne kadar ortaya çıkan her seri cinayet olayında ise hepsine ortak olan bazı özellikler olurdu.

Son olay ise hepsinden farklıydı çünkü cinayetleri işleyen insan (ki bu yazının yazıldığı Cuma sabahı saatlerinde henüz yakalanmamıştı) uzak menzilli tüfekle ateş eden bir keskin nişancıydı.

Kurbanlarını tek bir kurşunla vuruyor ve öldürüyordu. Sadece iki kurbanında hedefi azıcık şaşmıştı ama onlar da ağır yaralıydı.

İşi daha ürkütücü yapan nokta ise başkaydı.

Bundan önceki seri cinayet olaylarında katil hep birbirine benzeyen kurbanlar seçerdi kendisine.

Kurbanların belirli ortak özellikler taşıması sonunda katilin yakalanmasına yol açan en büyük deliklerden bir tanesi olurdu hep.

Bunların ortak özelliklerinden yola çıkan FBI uzmanları, katilin bir profilini ortaya çıkarırlar ve zanlı bu profile uygunluk doğrultusunda aranmaya başlanırdı.

Keskin nişancı olan katil ise bugüne kadar genç, yaşlı, kadın, erkek hiç fark etmeden, ayrım yapmadan seçti kurbanlarını.

En sonunda bir de 13 yaşında çocuğu ağır yaralayınca otoriteler iyice paniklediler çünkü seçilen kurbanlar arasında ne cinsiyet, ne yaş, ne ırk, ne de siyasi ve dini inanç açısından ortak, üstüne gidilebilecek tek bir nokta bile kalmamıştı.

'Normal' seri katillerde görülen belirli bir coğrafyaya bağlılık bile bu katilde yoktu, uzak nişancı 75 kilometrelik çapı olan bir alanda hareket ediyordu.

*

Uzaktan ateş söz konusu olduğu için bir görgü şahidi bulmakta imkansızlaşmıştı olayda.

Polis bu konuda resmen bir açıklama yapmadı ancak sızan bilgilere göre katil ya tüfeğini her cinayetten sonra değiştiriyormuş, ya da yeni bir silah ediniyormuş.

Çünkü balistik uzmanları kurşunlar üzerinde yaptıkları incelemeler sonucunda her ateşin farklı bir tüfekten veya en azından her ateşten sonra ağzı testereyle kesilerek farklılaştırılan bir 'yeni' tüfekten yapıldığını ortaya çıkarmışlar.

Komşu eyalet olan Virginia'da silah satın almak neredeyse bakkaldan ekmek almak kadar kolay olduğundan isteyenin istediği zaman silahını değiştirmesinin önünde bir engel olmadığı sonucuna varılmış.

Dolayısıyla katil, ateş ettiği noktalarda bir delil bırakmadığı takdirde cinayeti işleyenin yakalanması hemen hemen imkansız hale gelmiş.

*

Tabii bölgede yaşayan insanlar son derece paniklediler.

Her an her noktadan ateş açılabileceğini düşünerek sokaklarda dolaşmak cesaret isteyen bir iş haline geldi.

Okulu önünde çocuk da vurulunca veliler çocuklarını okula göndermekten, katil yakalanana kadar, vazgeçmeye başladılar.

Uzmanlara göre son derece profesyonel bir nişancıydı bütün bunları yapan.

Ya eski bir asker, ya da polis olması ihtimali de büyüktü çünkü profesyonel bir uzaktan ateşçi gibi hedefi tek atışta vurmayı başarıyordu.

Bu yüzden katilin ateş ettiği noktada bir delil bırakmasına da fazla ihtimal verilmiyordu.

Ancak sonunda ilginç bir gelişme oldu.

Katilin son kurbanını vurmak için mevzilendiği noktaya Tarot iskambil destesinde ölümü sembolize eden kardı bıraktığı ve arkasına da 'Ben Tanrı'yım' diye yazdığı ortaya çıktı.

Bu da ilginçti çünkü bu yeni ve tek delilin ortaya çıkmasından bir gece önce FBI'ın daha önce bu tür seri katillerin peşine düşmüş olan uzmanı televizyona çıkarak bu tür katillerin bir tanımını yapmış ve konuşmasının bir noktasında 'Bunlar cinayet işledikçe kendilerini Tanrı gibi görürler' demişti.

Bu konuşmanın hemen ertesinde 'Ben Tanrı'yım' yazılı delilin bulunmasının tesadüf olamayacağı belirtiliyor.

Uzmanlara göre katil kendisi hakkındaki haberlerde söylenenleri büyük bir dikkatle analiz ediyor ve belki de bir sonraki kurbanını da orada seyrettiklerine dayanarak seçiyor.

Dolayısıyla da televizyona çıkıp demeç veren her polisin daha önce bir FBI seri katil uzmanıyla konuşup, nasıl demeç vermesi gerektiğini öğrendiği, ona göre konuşarak katilin yakalanmasına yol açabilecek adımları atmak için tahrik edici cümleler kullandığı da perşembe gecesi ortaya çıktı.

Dahası, kartı oraya koyanın katilin kendisi bile olmayabileceği, bu tür olaylarda her zaman ortaya çıkan 'olaya dahil olmaktan hoşlanan' ruh hastalarından bir tanesinin bu işi yapmış olabileceği veya daha da kötüsü katili kontrol eden ikinci bir kişinin bulunabileceği ve kartı onun oraya yerleştirmiş olabileceği ihtimali de ortaya çıktı ve insanların kafası daha da karıştı gayet tabii ki.

*

Katilin iyi bir televizyon izleyicisi olduğu ortaya çıkınca polis medyadan işbirliği istedi ancak olay o kadar büyüktü ki haber sızmalarını önlemek de imkansızdı.

Haberler sızdıkça da polisteki gerginlik arttı, haberlere sınırlandırma getirmek istediler ama bu da bir sonuca varmadı.

Sonunda gayet tabii ki bu katil yakalanacak. Aslında şu anda öldürmeyi kestiği anda hiç yakalanamama ihtimali de var çünkü şu ana kadar tek bir delil bile yok hakkında.

Yani polis bir yandan yeni bir cinayet olmaması için var gücüyle çalışıp dua ederken bir yandan da katilin kendisini ele vereceği yeni bir cinayet işlemesini istemek gibi zor bir ikilem içinde kaldı.

Ama genelde biliniyor ki bu tür katiller bir kez öldürmeye başladılar mı duramazlar ve bu da sonunda yakalanmalarının en büyük garantisidir.

Yazarın Tüm Yazıları