Serdar Turgut: Tuvalet ağızlılar yine etrafta






Serdar TURGUT

Haberin Devamı

Dün Yalıkavaklı bir grup vatandaşla birlikte marina inşaatının sürdüğü alana doğru yürüdük.

İnşaat alanına daha girmeden, denizin kahverengi renk aldığını dehşet içinde gördük.

Daha şimdiden tahribat başlamış anlayacağınız.

Denizin 15 gün önceki rengini hatırlayınca insanın içi ‘‘cızzz’’ ediyor.

* * *

Şunun bilinmesi lazım. Ben teorik bir çevreci, her türlü ilerlemeye karşı koyan bir insan değilim.

Hatta Yalıkavak'a bir marina yapılmasına da karşı değilim.

Sadece bu marinanın yapıldığı yerin Yalıkavak'ı öldüreceğini düşünüyorum.

Çünkü inşaat bir koyun içine yapılıyor. O koyun içine yılın 365 gününün 360 gününde rüzgár batıdan eser.

Yani oluşacak pislik ve koku, gecenin bir saatinden sonra Yalıkavak'ın içine dolacak ve birkaç yıl içinde de bu koku kalıcı olacaktır. Ayrıca kasabada denize girme imkánının kalmayacağını da düşünüyorum.

* * *

Biz burada yaşamayı planlıyoruz. Artık başka yerde bir ev yapmam mümkün değil.

Borç içindeyiz ve bunları temizlemek için çalışıyoruz.

Karı-koca yıllarca çalıştık. Rana yıllardır iki büklüm yüzlerce pafta proje çizdi, uğraştık, çabaladık, bizim için güzel olan bir ev yaptık Yalıkavak'ta.

Yani anlayacağınız, somut bir nedenimiz var marinanın bu bölgeye yapılmasına karşı çıkmak için.

Geleceğimizin yok edileceğinden korkuyoruz.

Tek gerekçem bu karşı çıkışımda.

Yoksa bu marinanın gerçekten beldeye büyük yararlar sağlayacağını düşünsem, buraların zenginleşeceğine inansam, etrafın daha da modernleşeceğİne ikna olsam, neden karşı çıkayım ki?

Bütün bunlar benim de çıkarıma olurdu sonuçta.

* * *

Bu memlekette böylesine basit gerekçelerle bir projeye karşı çıkmanız mümkün değil.

Çünkü etrafta bazı insanlar var.

Bunlar herkesi kendileri gibi aşağılık, ahlaksız, puşt görüyorlar.

Onların dünyasında herkes parayla satılık, herkes devamlı parasal çıkar peşinde, herkesin şahsiyeti devamlı satışta.

Bu insanlar etrafta sürekli terör estirmeye çalışıyorlar.

Yalıkavak yazımdan sonra bana da aynı şeyi denemeye çalıştılar.

Güya ben bu marina projesinden ekonomik çıkar sağlamayı düşünüyormuşum, bu gerçekleşmeyince de marinaya karşı çıkan yazılar yazmışım.

Şimdi işin teknik yanını hemen halledelim.

Ben Jefi Kamhi ile hayatımda sadece bir kez görüştüm. Bu ilk tanışmamızdı ve Allah'tan bu görüşmemizde yanımızda onun adamları dışında Bodrum Kaymakamı ve Yalıkavak Belediye Başkanı da vardı.

Yani yalan söylemeleri için belki adamlarını ikna eder, ama Kaymakam Bey ile Belediye Başkanı'nın yalan söylemesi mümkün değil.

Orada ben sadece konuşulanları dinledim.

Zaten Jefi Kamhi yazımı okuduktan sonra bana bir e-mail yollamış, bakın orada ne diyor:

‘‘Bir müddet evvel Yalıkavak'ta yemek yerken, kısa süren bir karşılaşmamız oldu ve tanıştık. Çok kısa süreli ve yüzeysel bir sohbetimiz oldu, bu sohbeti ilerletmek temennisi ikimiz tarafından da belirtilmişti. Bu arada geçen müddette ne sizin beni, ne de benim sizi arama fırsatı olmadı.’’

Doğrudur bu. Çardak restorandaydı bu yemek ve ben de sonlarına doğru katılıp bir çay içtim. Ve Allah'tan orada Kaymakam ve Belediye Başkanı da bulunuyordu.

* * *

Sevgili okurlar. Benim bu hayatta tek güvendiğim şey, sizler arasında beni severek okuyan okuyuculardır.

Hayatta ne yapıyorsam, o güveni arkamda duyduğumdandır.

En önem verdiğim şeylerden bir tanesi de, beş kuruş parasal çıkar için kimse karşısında eğilip bükülmemektir.

Yalıkavak yazısından sonra tehdit kokan telefonlar aldım. Bundan haberiniz olmalı ki sizin güveninizi tekrar arkamda hissedebileyim.

Dedikodu makineleri de devreye girmiş. Benim gönlüm rahat, aranızda beni sevenlerin de rahat olsun.

Beş kuruşluk çıkar sağlamak için yaşamaya başladığım anda bana ilk tokadı babam atar, beni ilk önce Rana terk eder.

Bu memlekette benim gibi yüzlerce, binlerce insan var ve biz en azından geceleri yattığımızda vicdanımız rahat uyuyoruz.

* * *

İşin teknik kısmı bitti.

Şimdi gelelim ana meseleye.

Etrafta dolaşan tuvalet ağızlı insanlara sesleniyorum.

Hakkımda dedikodu yapmayı aman durdurmayın, aman konuşmak için ağzınızı sürekli açık tutun; çünkü her kimseniz sizi bulduğum an alışık olduğunuz mamadan bir güzel akıtacağım o açık ağzınızdan.

Bilmem anlatabiliyor muyum?

ÖNEMLİ NOT: Bu yazı yazıldıktan sonra Jefi Kamhi ile uzun bir görüşmem oldu. Yarın onun görüşlerini aynen aktaracağım. Ayrıca Jefi Kamhi, bu yazıda bahsedilen türde tatsız gelişmelerle kendisinin alakalı olamayacağını, bunun soyadına yakışmayacağını söyledi. Buna da inanıyorum ve yakışmayacağına katılıyorum. Anladığım kadarıyla onun dışında bazı çıkar çevrelerinin işi bunlar.

Yazarın Tüm Yazıları