TEKNOKRAT hükümeti önerisi atıldıktan iki gün sonra TÜSİAD bir yazılı açıklama yaptı.
Teknokrat hükümeti önerisine karşı çıktı, ara rejim olmamalı dedi, çözüm demokrasidedir dedi.
Ben açıklamanın yapıldığı gün bunu üzerinde fazla düşünülmeden kaleme alınmış bir metin olarak değerlendirmiştim.
Çünkü ancak bu adımın atılması durumunda Türkiye içine düştüğü müthiş kısırdöngüden kurtulabilecek ve bundan da en fazla yarar sağlayacak kesimlerden bir tanesi işadamları olacaktı.
Dolayısıyla üzerinde henüz daha yeni tartışılmaya başlanan fikre daha başında karşı çıkmak en azından her işadamında olması gereken pragmatik yaklaşıma da ters düşmekteydi bence.
***
Şimdi sıkı durun bakalım.
TÜSİAD da gerçek hislerini, taleplerini bizlerden nedense saklıyor sevgili okurlar. TÜSİAD da ancak teknokratlardan oluşacak bir hükümetin Türkiye'yi kurtarabileceğine inanıyor. Bunu ‘resmen’ kayıtlara geçirmiş durumdalar.
Yer Washington D.C. Tarih 27 Mart 2001. Center For Strategic and Internatıonal Studies (CSIS) adlı think-tank'de o gün konuşmacılar Erkut Yucaoğlu ve Tuncay Özilhan.
Yani eski başkan ve yeni başkan yan yana çıkmışlar Amerika'da Türkiye ile ilgilenen insanların karşısına.
Bu yan yana durma önemli bir sembolik sinyal. Yönetimde, anlayışta, tavırda süreklilik olduğunu gösteriyor, bizde başkanlar değişir ama tavırlarımız kurumsaldır demeye getiriliyor.
***
Orada aynen katıldığım tespitler yapılıyor ve geliniyor çözüm yolu önerilerine.
Erkut Yucaoğlu ‘‘işler daha da kötüye giderse’’ Türkiye'de olumlu bir değişimi sağlayabilecek olası en önemli senaryoyu şöyle anlatıyor:
‘‘Eğer bu hükümet istifa ederse, Cumhurbaşkanı Meclis içinden partizan olmayan bir yeni başbakan atar. O başbakan da hepsi de teknokrat olan 15 veya 20 bakanla hükümeti kurar. Teknokrat bakanların büyük bir bölümünü de parlamento dışından seçer.... İki yıllık bir teknokrat hükümeti olur bu.Önemli olan parlamentodaki siyasi partilerin bu oluşuma destek vermeleridir. Onlar da bu arada geçen iki yılı seçimlere hazırlanmak için kullanırlar...’’
***
Evet görüldüğü üzere TÜSİAD'ın başkanlarının gönülleri teknokratlar hükümetinde.
Peki arada geçen zamanda ne değişti de geçen hafta bizim önerimize bu kadar tepki göstermek zorunda hissettiler kendilerini.
‘‘İşler daha kötüye giderse’’ diye başlıyor o konuşma, acaba o günden bu yana Türkiye'de işler daha kötüye gitmedi mi de bu taleplerinden vazgeçtiler.
Neden kendi doğru olarak bildikleri gerçekleri ABD'de anlatıyorlar da burada o fikirlere en çok ihtiyaç duyan, onlardan bir işaret bekleyen kendi insanlarının önünde bunu söylemiyorlar?
***
Bence bunun cevabı çok açık. Türkiye'de burjuvazi maalesef yok.
Türkiye'de sadece işadamı var.
Burjuvazi kendisine misyonlar edinen, büyük hedefler koyan insandır.
İşadamı ise sadece para kazanmayı düşünür.
İşadamı devletten korkar, burjuvazi devletten korkmaz, devlet ondan korkar.
Burjuvazi toplumu bir yerlere taşıma misyonuyla geleceğe yönelik tavırlar alır, işadamı gününü kurtamak için uğraşır, bunu yeterli görür. TÜSİAD'ın bize gerçek fikirlerini anlatmayışı, Türkiye'nin gerçek kurtuluşunun o anlattıkları biçimde bir teknokratlar hükümeti ile olabileceğini bildiklerini gizlemesinin arkasında ancak bu korkular olabilir.
Başka bir açıklama gelmiyor insanın aklına. Yoksa tüm hayatını bu ülkede iş alanları açmaya adamış, fabrikalar kurmuş insanların sevdikleri ülkelerinin kurtuluş yolunun gerçekte ne olduğunu gizlemeleri için başka ne neden olabilir ki?
***
Üzülüyorum bu duruma. Galiba zannediyorlar ki eski düzen hálá daha sürecek. Devlet ile iç içe olan işadamları tekrar olunabilecek.
Hálá daha bu hayal peşinde olmalılar.
Böyle bir şeyin biraz gerçekleşme olasılığı olsa anlayışla karşılarım bu tavrı.
Ancak onlar istese de eski düzenin devam edebilmesine imkán yok. O düzen kendi kendini yiyip bitirdi.
O düzen iflas etti, sistem çöktü, o düzeni işleten paraları veren dış çevreler bizi teslim aldı.
Bugün hepimize görev düşüyor. Bugün işadamlarımıza gerçek burjuvazi olabilmenin yolu da nihayet açılmıştır.
Yeter ki bu ülkenin düşünen, eğitimli, bilgili, dünyayı tanıyan insanları -ki büyük işadamları da bu kesime dahildirler tabii ki- artık kendisine ve insanlara yalan söylemeyi bıraksın ve cesur olsun. Gelin gerekeni yapalım.
Son bir şeyi de söylemek zorundayım. Başkanlar ‘‘Öyle dememiştik’’ filan derlerse haberleri olsun bu konuşma teypten çözülmüş, metin harfiyen doğru. Çok isterlerse CSİS'ın Türk Çalışmaları Müdürü Bülent Ali Rıza'dan rica eder teybi iki günde getirtir, televizyonlardan kendilerine dinletirim, olur biter.