Paylaş
ÜST düzey yöneticilerin en üst düzeyi genel yayın yönetmeni, geçen hafta cuma günkü yazısında yine önemli bir meseleye parmak bastı.
Yazı konusu, ‘‘Türklerin gen yapısı’’ ile ilgiliydi.
Had safhada bilimsel bir yazıydı bu.
Yazının içinde ‘‘bacillilus thuringiensis’’ kelimeleri bile geçiyordu.
Harvard Tıp Dergisi'nde yayınlansa, onların okuyucu kitlesi tarafından bile zor anlaşılacak bir yazıyı gazetede yayınlama işini, yapsa yapsa bir genel yayın yönetmeni yapabilirdi.
Çünkü ona, ‘‘Neden bu tür yazılar yazıyorsun? Çok ciddi takılmak istiyorsan git üniversitede yayın yap’’ diyebilecek bir Allah'ın kulu yok. (Bu cümleyi, onun bana bir gün söylemiş olduğu bir dizi azarlama cümlesi arasından aynen alıp aktardığım için tırnak içinde verdim.)
Köşesindeki ‘‘Politika’’ başlığını çıkardığı günden bu yana onun köşesinde bu tür sorunlar sık sık yaşanıyor.
Eskiden sadece pazar günleri hayatla ilgili konularda yazardı. Şimdi hemen her gün hayata müdahale etmeye başladı.
Ama bilindiği üzere, hayat da hakkında haftada altı gün ayrı yazı yazılacak kadar zengin ve ilginç değil.
Bakalım bu işin sonu nereye varacak?
* * *
Aslında benim meselem, onun yazı politikasına filan bulaşmak değil.
Sadece o günkü yazısı çok ilginç geldi bana.
Başlığı, ‘‘Heterojen Türklerin Genetik Yapısı’’ydı.
Başlığı okur okumaz, bana son derece sıradan, tekdüze ve sıkıcı gelen bir gen yapısına sahip olan insanlara, genel yayın yönetmeni acaba neden heterojen diyor diye merak ettim.
Yazarlar genelde nazik insanlar değildirler. Ancak o üst düzey yönetici olduğu için hem yazar, hem de nazik olmak zorunda. Bu nedenle belki de nezaketinden, Türklerin genetik yapısına heterojen demektedir diye düşündüm.
Ancak yazıyı okudukça sorunun ondan kaynaklanmadığını gördüm.
Asıl nazik olanlar, Türklerin gen yapısıyla ilgili araştırmayı yapan Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleriymiş.
Araştırmanın rapor bölümünde aynen şu cümle yer alıyor: ‘‘Türkler etnik olarak homojen değil, heterojen (benzer cinste olmayan) bir yapıya sahip.’’
Tamam mı?
Şimdi ben bu cümleyi şöyle yorumladım: Türkler, dünyada başka insanlarda bulunmayacak derecede absürd ve abuk bir gen yapısına sahipler. Bu nedenle bunun acil olarak incelenmesi ve gereken tedbirlerin alınması lazım.
Benim yorumum bu.
Mantıki düşünürseniz, raporda yer alan cümlenin benim yorumladığımın dışında bir anlamının olamayacağını görürsünüz.
Çünkü eğer bilim adamları, bugün Türk olarak adlandırılan kişilerin çok değişik kökenlerden gelen bir sentez sonucunda oluştuklarını söylüyorlarsa bunun için bilimsel araştırma yapmaya gerek yok. Bunu zaten, sokağa çıkıp insanların suratına bir kez bakan insan bile net olarak bilebilir.
Bu gerçeğin Türkleri neden özel hale getirdiğini görmek de imkánsız. Çünkü, örneğin Amerika'da da insanlar çok değişik kökenlerden gelen insanların sonucuyla oluştular. Ama Amerika'da hiçbir bilim adamı kalkıp da ‘‘Amerikalılar etnik olarak homojen değil, heterojen (benzer cinste olmayan) bir yapıya sahip’’ diye yazmıyor.
Anlayacağınız, bilim adamları da bizim gen yapısının absürd ve abuk olduğunu görmüşler, ama nazik oldukları için bunu ‘‘benzer cinste olmayan’’ diye ifade ediyorlar.
* * *
Bu abuk ve absürd gen yapısı durumu birçok insanı umutsuzluğa sürükleyebilir.
Ancak genel yayın yönetmeninin yazısını okuduysanız, siz de benim gibi gelecekten umudu kesmemişsinizdir demektir.
Yazıdan anladığım kadarıyla, gen yapısıyla ilgili önemli araştırmayla doğrudan Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ilgileniyormuş.
Hatta bu konudaki toplantıya bile katılmış.
Bu konu kapanmıştır sevgili okurlar.
Absürd ve abuk gen yapılarımız MHP liderinden korkup, hemen silkinerek kendilerine gelecekler ve böylece her milliyetçi Türk'ün hayalini süsleyen homojen gen yapısı sonucuna da böylece ulaşılacaktır.
Paylaş