Serdar Turgut: Türkiye'de yasalar geçerliymiş!

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Geçtiğimiz perşembe günü saat 19.35 civarında ‘‘şak’’ diye düşüp bayıldım.

Sadece bu olay bile okuyuculara ne kadar kıymet verdiğimi göstermeye yetip artmalı bence.

Biliyorsunuz geçen ‘‘yangın sezonu’’ kapandığında, ‘‘Bir dahaki sefere tekrar yangın çıktığında yine birileri ortaya çıkıp da helikopterler filan yok derse artık yeter gayri deyip şak diye düşüp bayılacağım, bunu da bilin’’ diye yazmıştım.

Sonra arada bir de ‘‘Dikkat edin bakın, beni bayıltmayın, şu işi halledin’’ diye de uyardım.

Ama tabii burası Türkiye, yok öyle!

Yine yangın çıktı, yine ormanlar yok oldu ve yine yangın söndürme çabası sonuçsuz kaldı.

Ben de okuyucuya verdiğim sözden dönmüş olmayayım diye ‘‘şak’’ diye düşüp bayılıverdim.

Ayıldığımda da şunları düşündüm:

Türkiye'de tarih tekerrürden ibaret ama her tekerrür bir öncekinden çok daha fazla absürd de olmak zorunda. Bu Türkiye'nin ‘‘tarih tekerrürden ibarettir’’ teorisine özgün katkısını oluşturuyor.

Her geçen gün bir öncekinden daha abuk olacak ve sonuçta geçen günler birikip tarihi oluşturduğunda bir bakılacak ki Türkiye abukluğun evrimini yaşamaktan başka bir şey yapmamış.

Son yangında da böyle oldu ve bu kez helikopterler burada olduğu halde kullanılamadı!

* * *

Yapılan açıklamalara göre helikopterler yasa gereği 1 Haziran tarihinden önce yangın söndürmede kullanılamıyormuş.

Biraz sonra kendisi hakkında bazı gözlemlerde bulunacağım Orman Bakanı da çıkı herkesin önüne ve 1 Haziran'dan önce yangın olmasının beklenmediğini, bu nedenle helikopterlerin 1 Haziran tarihinden önce kullanılması önünde mevzuat engeli olduğunu söyledi.

Hay sizin mevzuatınızın içine...

Yahu burası Türkiye...

Zamanında cumhurbaşkanı ‘‘Anayasa bir kere delinse bir şey olmaz’’ dedi.

Sonraki cumhurbaşkanı ‘‘Ben yaptım oldu’’ diye konuştu.

Baştaki hükümet istediği kanuna uyuyor, istemediğine de uymuyor. Sakın üstüme gelmeyin, nelere uymuyormuşuz diye burada tek tek yazarım utançtan herkesin yüzü kızarır.

Bunlar kimsenin umurunda değil.

Memlekette delinmemiş hukuk maddesi kalmamış, hukuk kevgire dönüşmüş.

Durum böylesine acıklıyken bizim Orman Bakanı helikopterlerin kullanılmasında mevzuat engelinden söz ediyor.

Be adam sen de deliver yasayı bir kez ne olur ki. Edeyim içine mevzatın de ve getirt helikopterleri.

Yani bunun hesabı mı sorulur, kim der sana neden yasaya uymadın da kullandın helikopterleri diye Allah aşkına.

Hayatta ilk kez gönül rahatlığıyla bir yasaya uyulmaması imkánı çıkmış, bizim yetkililer sanki her zaman yasalara pek de saygılıymışlar gibi, hayatta hiçbir yasayı çiğnememişler gibi şimdi yasaya saygılı olmaya karar veriyorlar.

İnsanı sinirden ağlatacak bir durum... Bu acıklı açıklamalar yapılırken de ağaçlar yanıp gitti. Gidin de görün koskoca ormanın yerinde ne var şimdi, bakın bakalım.

İstanbul'un yakınında doğal yaşamın tek canlı kalabildiği orman yandı. Binlerce hayvan da öldü bu yangında.

Mevzauatmış. İçimden küfür etmek geliyor yemin ediyorum ama boş yere mahkemeye filan gitmemeyim şimdi.

Aslında ana avrat dümdüz gitsem ve dava açılsa, hákim bunu neden yaptığımı görüp beni hafifletici nedenlerden suçlu da bulmaz ama boş geçin. Ben rahatlarım belki ama gitti gider ormanlar...

* * *

Yangının mevsimi olur mu ulan? Yani 25 Mayıs'ta yangın olmayacak diye mevzuat hazırlanır mı?

Bu Orman Bakanı tek işi olan ormanları doğru dürüst koruyamıyorsa ne işe yarar?

Ya evet sana soruyorum eski arkadaşım Nami Çağan...

Yani biliyorum aslında işin başından aşkın. Anayasa oylamasında gördüm seni.

Ecevit görevlendirmiş, gitmişsin oraya, kimin beyaz attığını kimin atmadığını kontrol etmeye çalışıyorsun. Orman o anda yanmaya başlasa öldür Allah kalkıp işinin başına gidemezsin çünkü o zaman Bülent seni azarlar.

Çok büyük dikkatle, çok büyük bir şevkle yapıyorsun bu görevini.

Bilim adamıyken sana ‘‘Böyle şey olur mu’’ diye sorsaydım, sen kendi yaptığını anti-demokratik bulup, kınardın.

Ayıplardın bu tür işlere giren insanları.

Herhangi bir faşist partide olmayacak şeyler DSP'de oluyor. Milletvekilleri ‘tek seçici’ Bülent Ecevit'in gözüne girebilmek için kişiliklerinden taviz vermek zorunda bırakılıyorlar.

Çok sayıda medeni, tahsilli, kültürlü insanı bu hale getirmesi bile Bülent Ecevit'in adının siyasi tarihe olumsuz geçmesi için yeter de artar.

Yazarın Tüm Yazıları