Serdar Turgut: Trafik meselesi

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

İSTANBUL'da uzun zamandır ilginç bir olay yaşanmakta. Trafiğin nerede ne zaman, hangi uzunlukta ve şiddette tıkanacağı katiyen belli değil.

Örneğin ben Anadolu yakasında oturmaya başladığımdan beri, Avrupa tarafında herhangi bir randevuma tam vaktinde gitmem mümkün olmadı.

Yanlış anlamayın her zaman geç de kalmıyorum. Her zaman geç kalsaydım zaten bu yazıyı yazmama da gerek kalmazdı.

Ya bir saat erken ya da bir saat geç gidiyorum bulunmam gereken yere.

Diyelim ki bir cumartesi İkinci Köprü'den karşıya geçeceğiz akşam vakti.

Bir buçuk saat sürüyor bu.

Ertesi hafta cumartesi yine dışarıya çıkacağız ve ben bütün hesaplarımı bir önceki feci deneyimim üzerine kuruyorum. Bu sefer de trafik nedense inanılmaz derecede açık oluyor ve gideceğim yere bir saat erken varıyorum. Benim için anlaşılması mümkün olmayan durum bu şiddetli belirsizlik hali.

* * *

Hemen her saat durum böyle. Trafik Türkiye'ye benzemeye başladı. Neyin ne zaman olacağı belli değil.

Sürekli sürprizler oluyor ve her an son derece değişik yeni bir problemle karşı karşıya kalmanız mümkün.

Çok enteresan bir şey daha var. Hangi trafik sorunuyla karşı karşıya kalırsak kalalım şoför arkadaşların o durum ile ilgili mutlaka bir teorileri oluyor.

Örneğin cuma akşamları Anadolu tarafına trafik olağanüstü yoğun değil mi. Arkadaşlara göre bu, insanların ‘‘İstanbul dışına’’ gitmelerinden kaynaklanıyor.

Nereye gidiyorlar bilmiyorum. Köylerini özlemişlerdir mutlaka diyerek ben de inanmış gibi yapıyorum bu teoriye.

Ama tabii ertesi hafta trafik nedense açık oluyor aynı yerde ve aynı zamanda. Sormuyorum neden böyle diye çünkü mutlaka ‘‘Bu hafta memleketlerine gitmiyorlar’’ diyecekler ve benim sinirlerim bozulacak.

Çünkü bilmiyorlar ki, bir hafta önce cuma günü bana ‘‘İnsanlar İstanbul dışına gidiyorlar’’ denilince ben kendime iş edinip pazartesi trafiğini incelemeye almışım, bundan kimsenin haberi yok.

Ve o pazartesi günü Anadolu tarafından karşıya yoğunluk hiç de fazla değildi. Yani anlayacağınız teorilere inanacak olsak gidenlerin İstanbul'a bir daha geri dönmedikleri gibi bir mutlu sonuca varmamız gerekecek.

Ancak burada nüfus sürekli artıyor. Türkler bile karşı tarafa geçip de bir daha dönmeyen arabalı nüfus toplamından daha hızlı çiftleşip üreyemeyeceklerine göre o zaman bana anlatılan teoride de bir yanlışlık olması lazım, değil mi ama?

* * *

Her gün ve her saat için şoför teorileri var. Bana inanın çünkü hemen her saat hatta dakikalar için üretilmiş son derece fantastik açıklamaları bütün dikkatimle dinlemiş durumdayım.

Cuma öğle vaktinde trafik bir daha açılmayacakmış gibi kilitleniyor, ‘‘Herkes para tahsilatına çıktı, onun için trafik yoğun’’ diyorlar mesela.

Bu kadar fazla sayıda para tahsildarı varsa peki borçlu kim lan, olacak iş mi bu, denklemde inanılmaz bir mantıksızlık var!

Perşembe yoğunluk olursa hafta sonu alışverişine çıkılmış olunuyor, falan, filan. Örnekleri arttırmama gerek yok, umarım derdimi anlatabilmişimdir.

* * *

Bütün bu fantastik açıklamalar gayet tabii insanın mantiken kavrayamadığı bir olayı anlaşılır kılmak için gösterdiği çabanın bir ürünü.

Sonuç ne kadar saçma olursa olsun bir entelektüel çaba var ortada anlaşılması imkánsız olan bir olguyu anlaşılır kılabilmek için.

İnsanlar doğal olarak İstanbul'da trafiğin neden durup dururken ve görünürde bir neden de olmadan aniden tıkandığını anlayamıyorlar, anlayamadıkça da teori üretip saçmalıyorlar.

Ben de artık bu olayın artık bir açıklaması olmadığını düşünmeye başlamıştım.

Ancak geçen gün son derece enteresan bir makale okudum ve olayın uluslararası boyutunun olduğunu ve ani trafik tıkanmaları konusunda Amerikan bilim adamları ile Alman bilim adamları arasında çok ilginç bir tartışmanın yapılmakta olduğunu da anladım.

Bu konuyu yarın açacağım, ilginç bir olay, benden ayrılmayın.

Yazarın Tüm Yazıları