Paylaş
‘‘TELEVOLECİ ekonomistler’’ olarak literatüre geçmiş olan kişiler, bu son günlerde ilginç bir ruh hali sergiliyorlar.
Bir yıldır gazete sayfalarında yazdıkları sanki kendi yazıları değilmiş gibi, bugün farklı tavırlar falan almaya çalışıyorlar.
Son günlerde üzerinde en fazla yazıp çizdikleri konu ise IMF'nin hataları üzerine.
Özetle diyorlar ki, IMF'nin yanlış tavırları ve katı tutumu olmasaydı, Türkiye'ye özgü koşulları göz önüne alsaydı, bu son krizin çıkmasına katiyen bir neden yoktu.
En son olarak aralarında en aklı başında insan olarak bildiğim Mahfi Eğilmez bile ‘‘(IMF Başkan Yardımcısı) Stanley Fischer'in ülke koşullarını bilmediği için yanlış yönlendirdiği kendi programının neden olduğu bu krize ‘Fischer yanılgısı' adını veriyorum’’ diye yazabildi.
* * *
Açıkça söylemek gerekirse, televolecilerin bu tavrı beni güldürüyor.
Çünkü neredeyse dünyadaki en cahil insanlar bile artık bilmektedir ki, IMF’nin standart bir reçetesi vardır. Bu ‘‘tek doğru’’ olarak kabul edilmektedir ve hemen her zaman, her yerde, her koşulda tavizsiz uygulanması istenmektedir.
Stand-by kredilerin açılması da bu şarta bağlanmıştır.
İşte zaten IMF reçetelerine karşı çıkan gerçek ekonomistler de bu gerekçeyi öne sürmektedirler. Yoksa bu reçeteye her karşı çıkan gayet tabii ki solcu, radikal filan değildir, sadece rasyonel düşünmeyi bilen insandır.
Ekranlara her hafta çıkıp mavra yapan bu koskoca insanların hálá bu basit gerçeği bile kavramamış olmaları, son derece tuhaf ve onlar adına da üzücü.
* * *
Bakın 10 ay önce Hürriyet'te bu köşede ne yazmışım? Yazının başlığı ‘‘Standart Reçete Artık İşlemiyor’’. (Yani televolecilere ‘‘Good morning after supper-Akşam yemeğinden sonra günaydın’’ demeyelim de ne yapalım ama değil mi?)
Aktarıyorum: ‘‘Gelişmiş ülkeler, azgelişmiş ülkelerdeki ekonomik krizleri çözecek değil de bu krizlerden kendi ekonomilerinin en az etkilenmesini sağlayacak politikalardan yanalar.
Bir keresinde IMF uzmanları bir ülke için hazırladıkları ekonomik raporu aynen, tek satırını bile değiştirmeden başka bir ülke için de vermeye kalkışmışlar. Ne yazık ki bilgisayar sisteminin yaptığı bir azizlik nedeniyle raporun asıl yazıldığı ülkenin adı bu raporda unutulmuş ve tabii ki büyük bir kriz çıkmış.
Aslında eğlenceli bir olay ama bizi daha da ilgilendiren nokta, IMF'NİN NASIL DA ACIMASIZCA, İNCELENEN ÜLKENİN HİÇBİR SOSYOLOJİK, KÜLTÜREL VE EKONOMİK BİRİKİMİNİ DİKKATE ALMADAN, ÜLKENİN SINIFSAL DENGELERİNİ HİÇE SAYARAK HEP AYNI POLİTİKAYI ‘REÇETE' DİYE YUTTURMAYA ÇALIŞMASIDIR.’’
* * *
Bu yazımı tekar okuyunca Mahfi Eğilmez gibi IMF’yi yakından tanıdığını bildiğim bir insanın, dün bizim Merkez Bankası'nı kastederek ‘‘Aynı başarılı yaklaşımı bu krizde de göstermemeleri için hiçbir neden yoktu. YANLIŞ YÖNLENDİRİCİ DIŞSAL ETKİLER HARİÇ. O DA IMF'DEN GELDİ. Teşhis yanlış olduğu için önerilen tedavi de yanlış oldu’’ diye yazmasını açıkça ve tekrar söyleyeyim hayretler içinde okudum.
Bakın şunu anlayın televoleciler: IMF budur zaten, başka bir şey değildir. Kendilerine uyan bir standart reçeteleri vardır ve her ülkenin boğazına bunu sokmaya çalışırlar.
Burada suçlu IMF değildir; çünkü o ülkede mutlaka IMF'ye teslim olmaya hazır bir siyasi irade ve bu siyasi iradenin yapacaklarına ideolojik destek vermeye çalışan televoleci iktisatçılar vardır.
Onlar açarlar ağızlarını sonuna kadar, IMF de boğazlarına kadar sokar reçetesini, sonra kaçınılmaz olarak boğulmaya başlayınca da çıkıp kendilerini değil yine IMF'yi suçlamaya filan kalkarlar.
Şunu söyleyerek bitirmeliyim: Bu televole programlarının artık kendi formatlarını yeniden düşünmelerinde yarar var.
Katılanlardan bazıları ‘‘artık ciddi olmak gerek’’ fikrine gelseler de, aralarında bazıları yine komiklik yaparak, etrafa çamur filan sıçratarak ilgi çekmeye çalışıyorlar.
Kendilerine tavsiyem, kariyerlerini düşünüyorlarsa artık biraz toparlanmalarında yarar var. Benden söylemesi; ileride pişman olmasınlar diye ikaz edeyim dedim.
Paylaş