Paylaş
Amerika'da her süpermarketin kasa çıkışı bölümünde birtakım gazeteler satılır.
Bazı insanlar para ödeme sıralarını beklerken bu gazeteleri sadece şöyle bir karıştırırlar.
Sonra para öderken de bunu hemen yerine koyarlar.
Bunlar normal zekálı olan insanlardır.
Bir de bu dergileri büyük bir dikkatle okuyup, üstüne üstlük bir de para vererek satın alanlar vardır.
Bunların arasından Amerikan toplumunun durumu hakkında sosyolojik araştırma yapanları düşün, geri kalan bölümün zeká yaşı ortalama 50 civarındadır.
Tabloid gazetelerdir bunlar.
Aslında son derece komik haberlerle doludur tabloid gazeteler.
Örneğin ben bir tanesini hatırlıyorum.
Kasa bölümünde paramı ödemek isterken gazetedeki iki başlı bir adamın fotoğrafı dikkatimi çekmişti.
Gazetenin iddiasına göre aynı vücuda yapışık olan kafalardan sağdakinin soldakiyle arasında kan davası varmış.
Bunlar sık sık birbirleriyle öldüresiye kavga ediyorlarmış.
Dahası sağdaki kafa soldakini öldürtmek için bir kiralık katil bile kiralamış.
Harikulade fantastik bir hikáyeydi bu ve bütün saçmalığına rağmen okumayı yarıda kesmek de imkánsızdı.
Tabii yazının hepsini bitiremediğim için gazeteyi satın almak zorunda da kalmıştım. (Doğal olarak ben sosyolojik araştırma yapanlar grubundanım, bilmem anlatabiliyor muyum?)
***
Bu fikirleri kim buluyor, yazıları kim yazıyor diye merak ettiğim için tabloid gazeteler hakkında birkaç kitap da okumuştum vakti zamanında.
Bunlardan bir tanesinin kapağı çok ilginçti.
Oldukça eski tarihli bir tabloid gazetenin birinci sayfasını kitaba kapak yapmışlar.
Manşet ‘HASTASININ İÇİNE KUSAN DOKTOR’du.
‘Habere’ göre ameliyata başlayan doktor, hastasının içini açtığında gördüğü manzaradan dolayı midesi bulanmış, kendini tutamayarak da hastanın içine bir güzel kusmuştu.
Üstelik bu haberde fotoğraf da vardı. Allah'tan kusma anını göstermiyordu fotoğraf.
Ameliyattaki diğer doktorların fotoğraftaki yüz ifadelerine bakarak bunun olsa olsa olaydan tam bir dakika sonra filan çekilmiş olduğunu hesaplamıştım o zamanlar.
***
Bu tabloid gazetelerde sık sık uzaydan gelen yaratıklarla ilgili haberler verilir.
Bu gazetelerin iddiasına göre uzaylılar çok sık aralıklarla dünyaya gelip, insanları kaçırmaktadırlar.
Kaçırma eylemi için gelmeyenler de aramızda yaşayıp, tatil yapmaktadırlar.
Hatırladım bir manşet de şöyleydi:
‘UZAYLILAR KAYINVALİDEMİ KAÇIRDILAR’
Ancak bu manşetin bir de alt başlığı vardı. o da şöyleydi:
‘ANCAK UZAYLILAR BİLE ONA TAHAMMÜL EDEMEYİP KENDİSİNİ ERTESİ GÜN GERİ GETİRDİLER’
İnsan bu gazeteyi okurken haberi yazan ve manşeti atan kişilerin aralarında nasıl da eğlendiklerini rahatça gözünün önüne getirebiliyor.
***
CNN'den sürpriz bir şekilde ayrılan finansal haber programının yapımcısı Lou Dobbs ‘www.space.com’ adresinde internet uzay sitesi kurdu.
Bu sitede uzayla ilgili her türlü haberin yanı sıra tabloid gazetelerin uzay konulu haberleri her gün özet halinde veriliyor.
Örneğin ‘Weekly World News’ adlı gazetenin haberine göre 2000 yılında, YANİ GELECEK YIL, Güneş'te büyük patlama olacak bunun dev ateşleri de Dünya'ya çarpacakmış.
Bunun gücü tam bir milyon adet 100'er megatonluk hidrojen bombasına eşit olacakmış.
Yani anlayacağınız gelecek yıl hepimiz öleceğiz.
Ancak anladığım kadarıyla gazete için bu da çok kafaya takılacak, dert edilecek bir konu değil. Çünkü bu haberi gazetenin 33'üncü sayfasında vermişler.
Dünyanın yok olacağı haberini fazla önemsemeyerek 33'üncü sayfasına atabilen bir gazetenin birinci sayfasında neler olabileceğini düşünmek bile beni korkutuyor.
Bu gazete ile aynı hafta yayınlanan ‘Sun’ gazetesi ise dünyanın yok olacağına katılmakla birlikte bunun 2000 yılında değil, 2039 yılında olacağını haber olarak verdi
Gazeteye göre 1999AN10 adlı bir dev göktaşı bu tarihte Dünya'ya çarparak insanlığı yok edecek.
***
Aynı gazetenin altıncı sayfasında yer alan habere göre ‘Her 5 kedi ve köpekten bir tanesi uzaydan’ gelmiş.
Bu istatistiki tesbiti uzay yaratıkları araştırmacısı olan Brad Steiger adlı bir kişi yapmış. Açıkçası ben bu tespite kesinlikle inandım. Çünkü uzaydan gelmiş olan bir kedi bizim evde de var.
Bilican, öylesine şizofrenik, öylesine ruhsal durumu bozuk bir kedi ki onun halini ‘uzaylı olması’ dışında açıklayabilecek bir sebep aklıma katiyen gelmiyor.
Üstelik Bilican yavaştan İngilizce öğrenmeye de başladı ki bu da gazetede yapılan tespitleri doğruluyor.
Paylaş