Paylaş
Vefat eden adamın arkasından konuşulmaz, bunu biliyorum.
Ama bazı insanlar vardır ki onlar hem yaşarken hem de öldükten sonra arkalarından konuşmak kaçınılmazdır.
Çünkü bu insanlar öylesine büyük bir kötülük yapmışlardır ki yaşarlarken söylediklerinizle rahatlayabilmenize imkân yoktur.
Aleyhlerinde söylenmenize onlar öldükten sonra da bu yüzden devam edersiniz.
Bugün, bu kategori içine giren insanların önde gelenlerinden olan Benjamin Spock ve onun bebek yetiştirme yöntemleriyle genel yayın yönetmenleri arasındaki diyalektik bağlantı konusu üzerinde duracağım.
***
Benjamin Spock biliyorsunuz çağımızın en önemli bebek yetiştirme kitabını yazan adam.
Sonuçları korkunç olan bir teori ile ortaya çıkmıştı kendisi.
Ona göre en sağlıklı bebek yetiştirme yöntemi bebeklerin de bir insan olduklarını katiyen unutmadan, onlara sınırsız özgürlük tanımaktır.
En önemlisi de bebeklerin konuşmalarını teşvik etmektir.
Anne, baba olmuş veya en azından anne ve baba olmuş kişileri uzaktan seyreden insanların çok iyi bildiği gibi bebeklere sınırsız konuşma izni verilmesi, Karındeşen Jack'ın lise yıllarında erkekler yatılı mektebinde yer yok diye kızlar yatılı okuluna gönderilmesi kadar vahim bir yanlıştır.
‘‘Bir bebeğin yüzü size her şeyi anlatır. Özellikle de bebeğin yüzünün ağız kısmı yapar bunu’’ şeklindeki tarihin en önemli atasözünün ortaya çıkış nedeni de Benjamin Spock'tur.
Spock'un yöntemine inanacağım diye aklını kaçırma noktasına gelen anne ve baba sayısının matematikte sonsuz olarak bilinen yöne doğru gittiği de bilinmektedir.
***
Bebeğe konuşma yanında sınırsız davranış özgürlüğü verilmesi de adeta cinayete tam teşebbüsün başka bir şeklidir.
Anne ve babaların gayet iyi bildiği ama katiyen itiraf etmediği şey bebeklerin aslında bebek değil ama kötülük yapma potansiyelleri muazzam olan birer yıkım makinesi olduklarıdır.
Amerika'da Kaptan Spock'un, pardon Doktor Spock'un teorileri doğrultusunda çocuk yetiştirilmesinin sonuçları ağır olmuştu.
Bu teorinin hâkim olduğu yıllarda Amerikan hastanelerinin acil servislerine çok sayıda ‘baba’ getirildiği dikkat çekmişti.
Yapılan istatistiki çalışmalara göre bu babaların başlıca iki önemli sorunu vardı:
1- Minik bebekleri onların kulağına Japon yatıştırıcı dökmüştü ve bu yüzden sağır olmuşlardı.
2- Minik bebekleri onların gözlerine Japon yapıştırıcı sıkmıştı ve bu yüzden geçici körlük yaşıyorlardı.
Kocalarını kucaklarında minik bebekleriyle hastaneye taşıyan anneler ise kendilerine ne olduğunu soran gazetecilere hâlâ ‘Benim bebeğim çok usludur, çok güzeldir, glu glu glu’ diye konuşmakta ısrar ediyorlardı.
***
Gerçi bizim kuşağımız pek bu Spock yöntemine muhatap olamadı.
Annem ve babam beni döverlerdi ve bunun Spock yöntemiyle uyuştuğunu hiç de sanmıyorum. Gerçi onlar da iyi niyetle çıkmışlardı yola.
Babam ben doğmadan Spock'un bu kitabını alıp okumuş ve ona uygun davranacağı sözünü vermiş.
Ben doğmadan bir gün önce verdiği bu sözü ben doğduktan üç gün sonra bozduğu yolunda bir izlenim var herkeste.
Nereden çıkardılar bunu derseniz söyleyeyim. Doğduktan üç gün sonra babam beni üç metre ötedeki duvara atma girişiminde bulunmuş.
Ondan öncesinde ve sonrasında olanlar ise başka alem.
Bu olayın öncesinde ben tam tamına 72 saat hiç durmadan, hem de fiziksel hiçbir sorunum olmadığı halde ağlamışım.
Cinayet girişiminin sonrasında ise annem babama bir çakmış, iki seksen yere sermiş onu.
***
Bugün dünyanın her yerine bakın.
Problem yaratan 45-55 yaş arasında kimi görürseniz hiç şüpheniz olmasın ki o kişi küçüklüğünde Spock yöntemi ile eğitilmiştir.
Bu Spock'un dünyaya yaptığı en büyük kötülük ise kendisinin ‘68 kuşağı’ adı verilen kuşağı dünyaya hediye etmesidir.
Bu kuşağa ait olan her insan bir alemdir.
Gerçi hepsi kültürlü, eğitimli insanlardır. Yakışıklıdırlar da.
Hatta aralarında son yüzyılın en seksi erkekler listesinde 11. sırada -Antonio Banderas'tan da önde yer almayı başaranlar bile vardır.
Ama şu da bir gerçektir ki bu kuşağın bir diğer özelliği son derece soğukkanlı bir biçimde kötülük yapabilme potansiyeline sahip olmalarıdır.
Üstelik hepsi de yaptıkları kötülüğü iki saniye sonra unutarak bir diğer kötülüğü düşünmeye başlarlar.
Katiyen dayak yemeden büyüdükleri için bunu başaran kuşağın üyeleri meslek seçerken de çok titizdirler.
Hepsi kötülüklerini sınırsız uygulayabilecekleri meslekleri seçerler.
Dünyadaki bütün gazetelerdeki genel yayın yönetmenlerinin istisnasız hepsinin bebekken Spock yöntemiyle yetiştirilmiş olmalarını istatistiki açıdan başka türlü açıklayabilmek imkânsızdır.
Paylaş