Paylaş
DEĞERLİ yöneticilerim, Bu mektubu size önemli bir maruzatımı nakletmek için yazmak zorunda kaldım. Kıymetli vaktinizi bu satırları okuyarak harcama yüceliğini gösterdiğiniz için size de ayrıca teşekkür eder, ellerinizden öperim.
Yöneticilerim,
Muhakkak biliyorsunuzdur ki ben teorik düzeyde karşı olmama rağmen evlilik kurumunun tuzağına düşmüş bir biçareyim.
Daha doğrusu bu durumdaki milyonlarca biçareden bir tanesiyim.
Biz bitmiş, yitmiş bir kuşağız bunu da bilin. Yeri gelmişken söyleyeyim dedim yani.
Neyse, durumum böyle.
Kurtuluş için çeşitli yollar denedim, belki duymuşsunuzdur.
Bunların içinde cinayet planı da vardı.
Birçok kiralık katille görüşme yaptım.
Aslında bu görüşmeler başta çok iyi gitti. Bir insan kaynakları uzmanı beni o iş görüşmelerini yaparken izleyebilseydi eğer, eminim hüngür hüngür ağlardı, o kadar mükemmeldi her şey.
Detaylara giriliyordu, hatta öldürücü darbenin nasıl vurulması gerektiği konusunda da çeşitli görüş alışverişleri yapıyorduk.
Para konusu da problem değildi, bunu da hallediyorduk.
Her şey bitti, ben tam iş bağlandı zannederken kiralık katil bana ‘‘Kimi öldüreceğiz abey, ismini verüsine’’ filan diye konuşuyordu.
‘‘Rana’’ deyince istisnasız hepsi anında dışarıya fırlayıp kaçtı.
Hatta bir tanesi onu öldürmeye çalışmak yerine aha şuracıkta kendi kendimi intihar ederim olur biter, sen kafayı mı yedin, beni riske atıyorsun diye de bana bağırdı.
İş ortalıkta kaldı, meseleyi o şekilde katiyen çözemedim.
* * *
Gayri resmi Türkiye'den bana hayır yoktu anlaşılacağı üzere.
Bunun üzerine resmi Türkiye ile görüşmelere başladım. Belki onlar sorunuma bir çözüm bulurlardı.
Resmi Türkiye'den ilk olarak Hürriyet kurumu ile görüştüm.
Size bir şey söyleyeyim mi, bu Hürriyet'in üst düzey yönetiminde zerre kadar iş yok yemin ediyorum.
Memleket meselelerine gelince iş asar keserler. Her şeyi onlar bilir, onlar çok cesurdur.
Benim şu meselemi çözün dedim, kime konuştuysam suratı sapsarı kesildi.
Genel yayın yönetmeni karısından feci korkuyor. Eh tabii ki balık baştan kokar, o öyle korkunca aşağıya doğru bütün hiyerarşi de korkmaya başlamış karısından.
Gerçekte korkmayanlar bile genel yayın yönetmeni onlara kızmasın, kıskanmasın diye korkuyor gibi davranmaya başlamışlar. Bu yalakaların da isimleri bende saklı, ilerde yayınlayacağım.
Bunlardan hayır yok bana. Zaten hayırları dokunsaydı da pek şaşırırdım, bu da hayattaki ilk olaylardan bir tanesi olurdu yani, bilmem anlatabiliyor muyum?
* * *
Hükümette arkadaşlarım var. Daha doğrusu eskiden tanıdıklarım var, şu anda onlarla arkadaşmışım gibi filan da pek hissetmiyorum kendimi.
Birkaç girişimde bulundum, acaba Derin Devlet'ten bir tanıdıkları, yakınları var mıdır diye.
Varsa bile ses etmiyorlar, renk vermiyorlar. Bizim gazetede de vardır mutlaka derin devlette yakini olanlar ama onlarda da surat beton gibi. Yemin ediyorum sıkı adamlar ha, bakın bunu da bilin.
Bir kart yazsalar elime verseler iş bitecek, Derin Devlet benim evlilik problemimi muhakkak bir şekilde çözerdi.
İki dakikalık iş onlar için ama herkes çok egoist olmuş bu Türkiye'de. Kimse kimseye yardım elini uzatmıyor, herkes sadece elini kendi çıkarı için kıpırdatıyor.
O kanaldan da çözemedik işi.
* * *
Tam umudum tamamen ortadan kaybolmuştu.
Bu eziyeti hayat boyu çekeceğime karar verip, kaderime razı olup öylece oturmaya başlamıştım.
Birden beklenmedik bir sürpriz gelişme oldu.
Geçen gün haberleri izliyorduk, Rana bir anda ‘‘Bu Türk Silahlı Kuvvetleri de artık çok oldu, biraz kendi işlerine baksalar olmaz mı’’ diye konuştu.
Bakın yemin ediyorum, iki gözüm önüme aksın, aha şu ekmeği öpüp başıma koyayım ki doğru söylüyorum, böyle konuştu.
Onca yıllık karımdır kendisi, vatan haini olduğunu ilk kez fark ettim.
Değerli yöneticiler...
Bu ihbar mektubunu size Atatürk ilkelerine bağlı bir vatandaşın görevini yapmakta oluşunun huzuru içinde yazıyorum.
Böyle konuşan bir insanın bir şekilde cezalandırılmaması düşünülemez gayet tabii ki.
İstediğiniz her türlü tedbiri alabilirsiniz. Size bağlı şu kardeşinizi kurtarın bu kadından.
Bu sorunu memleketteki her sorunda olduğu gibi ancak TSK çözer, bunu biliyorum. Son umudum da onlar, onlar da bir şey yapamazsa bu kardeşiniz artık tamamen bitmiş demektir, bu da herkes tarafından biline.
Saygılarımla.
İmza: Serdar Turgut-laik cumhuriyetçi ve maalesef full-time koca.
Paylaş