Sömürgecilik ile emperyalizm arasındaki en önemli farklardan bir tanesi de sömürgecilikte hakim tarafın yönetimini sadece güce dayalı olarak sürdürmesinin imkansız olmasıdır.
İngiliz imparatorluğunun dünya çapında kurduğu sistemin temelinde gayet tabii ki güç kullanımı vardı ama aynı zamanda İngilizler yönetimleri altına aldıkları ülkelerde kültürel bir hegemonya da kurmaya çalıştılar.
Bugün eski kolonilerde eski İngiliz yönetimine tepki gayet tabii ki büyüktür.
Ancak aynı zamanda sömürge yönetimine yönelik belirgin bir saygı da hala vardır eski kolonilerde.
Çünkü sömürge yönetimi fiziksel olarak yönetmek için geldiği ülkelere kendi yaşam biçimini, kültürünü, sağlık sistemini de taşımış, bu sistemlerden yararlanması için sömürge ülke vatandaşlarından sayıları az da olsa insanları seçerek kendisine bağlamış, işi kabaca özetlemek gerekirse bir yandan sömürürken bir yandan da o toplumlarda daha önce var olmayan ve ilerlemeyi temsil eden bazı araçları da o topluma öğretmiştir.
*
Emperyalizmde ise işin rengi tamamen değişmiştir. Emperyalizmin merkezinde alınan kararlar, bu kararlar tarafından olumsuz etkilenen çevre ülkelere fiziksel olarak uzakta alınır. Yani sömürge yönetiminde var olan gündelik yaşam içinde sömürülenlerle bir arada var olma fenomeni emperyalizmde yoktur.
Emperyalist kararlarını çok daha soğukkanlılıkla alır. Sömürgecinin hakim olduğu ülkede savaşa girmesinin sonucunda bile son derece komplike gelişmeler yaşanır çünkü sömürgeci var olduğu toplumla karmaşık ve iç içe geçmiş olan ilişkiler kurmuştur.
Sonuçta savaşa girse bile savaştığı insanlar hakkında güzel şeyler düşünebilir sömürgeci (İngiliz edebiyatı bunun örnekleri ile doludur).
Emperyalist için ise sömürdüğü ülke insanları sadece bir muhasebe kaydıdır o kadar ve bu nedenle de emperyalizm kendi romantik edebiyatını birkaç istisna dışında katiyen yaratamamıştır.
*
Amerikan emperyalizmi, emperyalizmde zaten var olan bütün olumsuzlukları uç noktasına götürmek üzere son bir yıldır kendisini yeniden örgütlemeye başladı.
Amerika'nın dünya ölçeğinde kültürel bir hegemonyası da vardır ancak bu Hollywood aracılığıyla kurulan bir kültür emperyalizmi olduğundan bunun fazla temeli yoktur.
Her an çökmeye hazır bir kültürel hegemonyadır bu. Çünkü sabun köpüğü benzeri bir 'kültür'dür aktarılmaya çalışılan şey.
Bu nedenle Amerikan emperyalizminin temelinde 'güç' kullanımı yatar. Bu her zaman böyleydi ancak 11 Eylül olayıyla birlikte 'güç' kullanımının algılanmasında da radikal bir değişim oldu. 11 Eylül'e kadar Amerika güç kullanımını son derece dikkatli planlanmış bir meşruiyet temeline oturtmaya çalışırdı.
Vietnam savaşının bile kendine özgü bir mantığı, bir rasyonalitesi vardı.
11 Eylül olayı ile birlikte Amerikan emperyalizminde niteliksel bir değişim oldu.
Amerika bu olayla birlikte artık güç kullanımına giderken bunun için herhangi bir rasyonel oluşturma gereği de duymamaya başlayacağının sinyallerini veriyor son zamanlarda.
Körfez savaşında ABD'nin müdahalesinin bir mantığı vardı, büyük bir koalisyon oluşturuldu, Amerika başkanı yönetimiyle birlikte ülke ülke dolaşıp insanları ikna etmeye çalıştı ve bunlar tamamlandıktan sonra Irak vuruldu.
Şimdi ise Amerikan yönetimi tüm dünyayı karşısına alarak ve dahası kendi ülkesi içinde var olan muhalefeti de hiç dikkate almayarak savaşmaya hazırlanıyor Irak'ta.
*
Yönetimin bu saldırgan tavrı ve gündelik propagandası sıradan insanların kafasını çok karıştırmış durumda.
Amerikan toplumunun büyük çoğunluğuna hakim olan cehalet son yıllarda daha da derinleşmiştir.
Ve yönetimin savaş çığlıklarının bu cahil çoğunluğa etkisi gayet tabii ki gözü kara bir saldırganlığı ve küçük insan faşizmini hortlatmak oldu
Amerika insanı kendisinden farklı olarak giyinen Orta Doğu kökenli görünümlü her insanı her an 'terörist' olarak ihbar etmeye hazır halde şu anda. (Bazen Hintlileri de karıştırıp, İslam teröristi diye sokakta dövmeye filan kalkışıyorlar.)
Florida'da bir kadıncağız terörist diye dört öğrenciyi ihbar etti, bütün gün eyalette olağanüstü durum ilan edildi.
New York eyaletinde ise 'ihbar hattı' kuruldu, gelen her telefon değerlendirilecekmiş.
Bu tür olayların büyük ülkelerde yaşanması tarihte hep büyük olan gücün sonunda zayıflamasına varan süreci başlatmıştır.
Amerika şu anda kendi propagandasına inanıp sadece askeri güçle hegemonyasını sürdürebileceğini düşünüyorsa büyük bir hayal kırıklığına bence hazır olmalı.
Çünkü Amerika'yı Amerika yapan değerler ayaklar altına alındı ve bu da Amerika açısından son derece tehlikeli bir gelişmedir.