Paylaş
DÜN Sabah Gazetesi'nde yayınlanan habere göre, devlet, Süleyman Demirel'e yeni bir iş yaratmaya hazırlanıyormuş.
Baba, Türkiye'nin ombudsmanı olacakmış.
Kısıtlı tanımıyla ombudsman, ‘‘Kamu görevlilerinin yasalara uyup uymadığını denetleyen merci’’ oluyor.
Anlayacağınız, eğer bu haber gerçek çıkarsa ve Demirel ombudsman olursa, adamcağızın başını kaşıyacak zamanı katiyen kalmayacak!
Yani Türkiye'de bir insanı kamu görevlilerinin yasaya uyup uymadığını denetlemeye atamak, direkt anlamıyla sadistliktir!
Bugüne kadar Demirel'e karşı aklınıza gelebilecek her türlü hissi beslemiştim. Bir tek acıma hariç. Devlet bu son adımıyla bana bunu da yaptırdı ya, pes doğrusu vallahi.
Bu memlekette kesinlikle derin devlet diye bir şey var, bana inanın.
* * *
Bence bu işi Demirel yapamaz.
Bir kere bu konuda tecrübesi yok.
Hayatının hiçbir döneminde vatandaş ile devlet arasında çıkan kavgada vatandaşın yanında olmamış bir insana kamuyla ilgili sorunlarda ombudsmanlık görevi verilmesi abukluğun daniskasıdır.
Bu ancak Türkiye'de olabilecek bir şeydir.
Sadece Türkiye'de olabilecek bir başka şey de, ‘‘Benim devletim yanlış yapmaz’’ diye düşünebilen bir insanın siyasetçi olarak bunca yıldır ayakta durabilmesidir.
Üstelik ombudsmanlık kurumunun ortaya çıktığı İsveç'te filan dense bu tür sözler, haydi bir dereceye kadar anlayışla karşılayabiliriz bu tuhaf düşünce biçimini.
İsveç'te devlet yanlış yapsa da vatandaşlar bunu fark etmiyor, o kadar sorunsuzlar yani.
Yanılmıyorsam geçenlerde Engin Ardıç, o ülkeyi ziyaret etti, daha ikinci gün sıkıntıdan az daha şak diye bayılacaktı.
Bizler gibi hayatı boyunca Türkiye'ye alışmış insanları İsveç gibi bir yere bırakırsanız, en fazla bir hafta içinde sıkıntıdan intihar ederiz.
Zaten oradaki ombudsmanlar da ‘‘X kasabasının inekleri Y kasabasının ineklerinden daha mı fazla sağılsın’’ veya ‘‘A isimli şahıs her gün altı duble viski içiyor, barmen bunu beşinci dublede kessin mi’’ gibi bize gayet tabii ki banal gelen sorunlarla uğraşıyor.
Anlayacağınız, oradaki ombudsmanlar anlamsız bir hayatın anlamsız problemleriyle uğraşıyorlar ve yakında İsveç'ten zincirleme ombudsman intiharı haberleri gelmeye başlarsa buna kimse şaşırmasın.
* * *
Hayır, hayır, konu üzerinde düşündükçe daha da fazla karşı çıkıyorum Demirel'in ombudsmanlığına.
Hükümet, cumhurbaşkanı derken şimdi de ombudsman geliyor başımıza.
Körler ile sağırlar, birbirlerini ağırlar; bu lafı hatırlıyorum şu anda.
Biz vatandaş olarak aval aval etrafa bakacağız, devlet ve hükümet birtakım sorunları çözer gibi yapacak, biz aval bakanlar da sonunda ‘‘Ohh be ne güzel, bizim de ombudsmanımız var, demek ki işler yolunda’’ diye anlamsız yaşamımıza devam edeceğiz.
Yok öyle abi, yemezler artık bunu.
Yani insaf edin, şu memleketin vatandaşları gibi hayatları boyunca belayla boğuşmuş, kazık yemiş, kandırılmış, ezilmiş, itilmiş, kakılmış insanlar topluluğunu ombudsmanla rahatlatacaklarını zannediyorlarsa bunların gerçeklikle bağlantıları hakikaten kopuk durumda.
* * *
Dediğim gibi, Demirel bu konuda zaten işe yaramaz; çünkü tecrübesi yok.
Bu memlekette illa da ombudsmanlık kurumu oluşturulacaksa, benim bu işe uygun isim olarak önerim Yavuz Baydar'dır.
Yavuz, Milliyet'te bu ombudsmanlık işini başlatırken işinin fazla olacağını düşünmüyordu.
Yanıldı ki ne yanıldı!
Milliyet Gazetesi'nin yönetimi maşallah bir álem! Meselelere öyle bir dalıyorlar ki, aynen fincancı dükkánına giren file benziyorlar.
Dükkánın kapısından çıktıktan sonra etraf kırık dökük parçalarla dolu kalıyor.
Sonra gelsin bakalım ombudsman. Yavuz'un işi, bu kırık dökükleri toplamak, yapıştırmak bir anlamda ve bu yüzden de adamın iflahı kesildi.
Tarihte ilk kez bir ombudsman, çalıştığı gazetenin genel yayın yönetmeninden daha fazla yorulur hale geldi ki, bu da başka bir başarı türü bence.
İşte bu nedenle eğer Türkiye çapında bir ombudsmana ihtiyaç varsa, benim önerim Yavuz Baydar.
O artık çok tecrübeli. Olabilecek her türlü belaya karşı deney kazanmış, belki de dünyadaki tüm ombudsmanların 25 yılda filan yaşadıklarını sadece bir yıl içinde yaşamış bir insan.
Şimdiki görevinden sonra Yavuz'a Türkiye ombudsmanlığı vız gelir tırıs gider.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Paylaş