Serdar Turgut: Seri katil nasıl yetişir?







Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Bugünkü konumuz seri cinayet işleyen katiller. Daha doğrusu seri cinayet işleyen bir katilin nasıl yetiştiğini anlamaya çalışacağız bu yazıda. Bilimsel bir yazı bu, onun için öyle tuhaf şeyler hayal edip gülümsemeye başlamayın.

Olası yazı konuları hakkında not alma ádeti geliştirdiğimden bu yana, aldığım bütün notları kaybetme ádetini de geliştirdim.

Eskiden not almıyorum diye aklıma fazla mesai yaptırıp, bir yazıyı nerede okuduğumu, en azından genel hatlarıyla hatırlardım.

Şimdi not aldım diye rahatlıyorum, notu kaybedince de olayı nerede okuduğumu katiyen hatırlamıyorum.

Sadece bu nedenden dolayı bilgisayarıma not almayı da durdurdum.

Ádet yerini bulsun diye bilgisayarımı da kaybedeceğim kesindi. Bu da maliyeti son derece yüksek bir olay, yemin ediyorum.

Tabii bu arada siz deyin bin, ben diyeyim en azından milyon adet konu da güme gidiyor. Onları nerede okuduğumu unutmakla yetinmiyorum, konuyu da tamamen unutuyorum.

Bu son durumun bana kişisel olarak fazla maliyeti yok. Çünkü olay hakkında hiçbir şey hatırlamadığımdan, üzülmem için gerek de kalmıyor otomatik olarak.

* * *

Bu anlatacağım olayı büyük ihtimalle internette bir bilimsel sitede okudum.

Bir bebeği emzirme süresi normal olarak 6 ayda bitmeliymiş.

Amerika'da bir kadın, bundan bir süre önce bu 6 aylık limite uymayacağını deklare etmiş ve çocuğunu 2 yaşını bitirinceye kadar emzirmeye devam etmiş.

Sorun da bu noktada başlamış zaten. Kadın bebeğini emzirmeyi kesmemiş.

Ve otoriteler sonunda, bebek 5 yaşına geldiğinde olaya müdahale etmişler.

Artık bebek diyemeyeceğimiz için oğlan demek zorunda olduğumuz kişiyi annesinin elinden kurtarmışlar.

Detayları tam olarak bilemiyorum, ama büyük ihtimalle anneyi de tutuklamışlar.

* * *

Ben bu haberi okuyunca ister istemez Jim Carrey'in ‘‘Me, Myself and Irene’’ adlı filmini hatırladım.

O filmde Carrey, çifte kişilikli bir polis memurunu canlandırır.

İyi olan karakter vücuduna hákimken, ona kim ne kötülük yaparsa sineye çekmeye hazırdır. Beyaz eşinin üç zenci bebek doğurması bile sinirlendiremez onu.

Ama saldırgan kişilik vücuduna hákim olunca, o da kendisine kötülük yapanlara karşı misillemeye başlar.

Bir sahnede ona daha önce kötü davranmış olan kadın, parkta oturmuş bebeğini emzirmektedir.

Kamera kadının yüzünü yakın çekimle getirir ekrana.

Kadın gözlerini kapamış oturmaktadır.

Aniden gözleri faltaşı gibi açılır. Panik içinde göğüslerine bakar.

Ve evet, Jim Carrey, kadın başka álemlere gitmişken bebeği oradan almış ve kendi yerleşmiştir onun yerine.

Kadın aşağıya bakınca büyük bir iştahla memelerini emen, gözleri fırıl fırıl dönmekte olan Carrey'in o muhteşem abukluktaki suratını görür.

* * *

Bu sahne geldi aklıma, haberi okurken.

Şimdi diyorlar ki, bilim álemi henüz seri cinayet işleyen insanların nasıl ortaya çıktıklarını, nasıl bu kadar soğukkanlı bir şekilde acımasız olabildiklerini anlamıyor.

Bu tamamen palavra bence.

Şunu düşünün lütfen: Okula gitme yaşına yaklaşmış bir çocuğun her sabah ve akşam annesinin memesini emmesi sağlıklı bir şey olabilir mi? O çocuk biraz daha büyüdükten sonra kadınlara karşı tuhaf hisler duymaya başlarsa, azıcık daha büyüdükten sonra onları eline her fırsat geçtiğinde öldürmeye başlarsa, bu sizin için sürpriz bir gelişme olur mu?

İşte böyle yetişiyor seri cinayet işleyen katiller.

Belki annede problem. Onun da son derece normal olduğu söylenemez tabii ama, önemli olan kimin kabahatli olduğu değil, yaratılan süreç.

Anne öyle, çocuk böyle oluyor. Sonunda 2 artı 2, eder dört, gibi kesin olarak bir katil daha yetişmiş oluyor.

Son derece, hatta sıkıcı olacak düzeyde Freudçu bir yazı oldu bu ama ne yapayım? Freud seri katiller hakkında da görüş bildirseydi eminim bu dediklerimi tekrarlardı.

Yazarın Tüm Yazıları