Paylaş
Seçim geldi çattı ama sanki yalancıktan seçim olacakmış gibi bir hava var.
Bir heyecan yok ortada.
Mahallede muhtar adaylarının afişleri olmasa, unutup gideceğim bir seçim ortamında yaşadığımızı.
Bu arada adayların çokluğundan anladım ki bu muhtarlık hakikaten önemli bir görev.
Türkler basit şeyler için öyle kolay kolay heyecanlanmazlar. Muhtar adayı bu kadar fazla olduğuna göre bu işte de mutlaka bir bit yeniği vardır, bu kesin.
* * *
Bence Türkler dünyada kendilerine en çok güvenen insanlar.
Bu bir yönüyle harika bir olay. Bizimkiler haklı olduklarına karar verdikleri anda dünyadaki hiçbir etken onları fikirlerinden caydıramaz.
Tabii zaman zaman bu bazı handikaplara da yol açıyor. Örneğin tamamen irrasyonel bir şeye bile karar verdiklerinde bizim millet öldür Allah bu fikirden vazgeçmez.
Çocukken ‘‘Alo Orası Tımarhane mi?’’ oyununu izlemiştim sahnede.
Fikrini değiştirmeyen bir adam ile onu başka şeye inandırmaya çalışan adam vardı sahnede.
Ne kadar rasyonel laf söylenirse söylensin inatçı adam dediğinden caymadı.
Bunun üzerine doğruyu anlatan adam, inatçı adamı boğmaya başladı.
Tam ölmesine yakın boğan adam son olarak ‘‘Şimdi dediğime inandın mı lan’’ diye bağırdı.
Ve boğulmakta olan adam kaşlarını kaldırıp hayır işaretini verdikten sonra öldü. Bizim millet de böyle işte.
Şimdi siyasetin bir işe yaramadığına inandılar ya, katiyen heyecan duymuyorlar yaklaşan seçim yönünde.
* * *
Bizim insanımızın kendine güveni fazladır. Hatta çok fazladır.
Batı'da birçok ülkede özeleştiri, toplumsal yaşam ile ilgili kuşkucu tavır bizde pek yoktur.
Dünya ülkelerinin hálá daha ‘Türk’ deyince korkmalarının nedeni de budur.
Önceki gün bir haber okudum. Gözden kaçması muhtemel olduğu için bunu tekrar aktarmak istiyorum. Bu haber kendimize güvenimizin ne kadar had safhaya çıkmış olduğunun bir delilidir.
Arka sayfada küçücük verilen haber aynen şöyleydi:
‘IĞDIR’A DEV SOYKIRIM ANITI
Iğdır'da 1915-20 yılları arasında yaşanan Ermeni mezaliminde ölen Türkler anısına 42 metre boyunda dev bir ‘Soykırım Anıtı’ inşa ediliyor. 250 milyar liraya mal olacak anıt 5 kılıçtan oluşuyor. Anıtın yanında bir de ‘Soykırım müzesi’ yer alıyor. 27 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Demirel tarafından açılacak anıt, Ermenistan'ın başkenti Erivan'dan da görülebilecek.'
Haber bu kadar. Size yemin ediyorum bu haber içimi sonsuz bir mutlulukla doldurdu.
Tam nedenini de bilemiyorum bu mutluluğun.
Galiba düşmanımız ne kadar fazla olursa olsun bizim bileğimizi katiyen bükemeyeceklerini bir kez daha anladığımdan dolayı böyle hissettim.
* * *
Halk siyasetçiden hayır olmadığına karar verdi.
Siyasetçi de maşallah bu kararı her gün doğrulamak için uğraşıp didiniyor.
Tuhaf vaatler birbiri ardına sıralanıyor.
Bir belediye başkan adayı İstanbul'un her mahallesine, evet doğru duydunuz HER MAHALLESİNE mahalle evi yapacağını, işe giden bayanların çocuklarını bu eve bırakıp akşam alabileceklerini duyurdu.
Bu kişi ya mahalle kavramının ne olduğunu bilmiyor ya da bugüne kadar hiç oy dayağı yememiş.
Bari semt olsa dediği de atarken alçaktan uçuyor desek.
Bu öneriyi ortaya atan kişi galiba bizim semte bakarak her mahalleye ayrı ev açılmasına karar verdi.
Bizim semtte bizim mahalle ile bir alt mahalle arasında sınıf farkı vardır.
Bizim mahalle orta sınıftır. Gerçi manav bizim mahalle sınırları içinde kaldığından kişi başına düşen gelir otomatikman yükseliyor ama bu aldatıcı. Çünkü manav dışında herkes orta gelirli.
Alt mahallede ise üst düzey yöneticiler var.
Şimdi semte tek bir ev açılsa alt mahalle öldür Allah bizim mahallenin geldiği eve gelmez.
Biz de onlarınkine gitmeyiz çünkü bazen gerçekten can sıkıcı olabiliyorlar.
Böyle olunca da siyasetçi her mahalleye ayrı ev gerekir demekten başka çare görmemiş olmalı.
* * *
Eskişehir'in belediye başkan adayı, şehrin plaka numarası 26 olduğu için seçildiği takdirde yapacağı şeyleri ‘26 Söz’ olarak sıralamış.
İnsan bu haberi okuyunca elinde olmadan ya o belediye başkan adayı 70 numaralı plakası olan şehirde aday olsaydı diye düşünüyor.
Gerçi ben bir siyasetçi için verdiği sözleri anında 26'dan 70'e çıkarmasında herhangi bir zorluk olabileceğine katiyen inanmıyorum.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
* * *
En iyi atanlar parti liderleri.
Lider olmak kolay değil, o yere dişleri tırnakları ile tırmana tırmana geldiler.
Yerel adaylardan daha iyi atamasalar liderlik vasıfları hemen tartışmaya açılır.
Bunu bildikleri için her şehre göre tek bir yalan buluyorlar, böylece rahatlıkla 70 sayısını aşıp rahatça nutuk atıyorlar.
Ben Türkiye'de her tuhaf yerin il yapılmasının ve hálá daha yeni iller sözü verilmesinin tek gerekçesinin de bu olduğuna inanıyorum.
Siyasetçiye yalan malzemesi gerekiyor. Şehir sayısını artıracaksın ki yalanlar da otomatik olarak artsın.
Teksas eyaleti Türkiye'den daha büyük.
Orada en fazla üç önemli şehir var.
Burada bu kadar fazla şehir olmasının ne anlamı ne de gereği var.
Ama siyasetçiler için ‘anlam’ ve ‘gerek’ de özenle uzak durulması gereken iki kavram.
Paylaş