Paylaş
MEKTUBUMUN asıl konusuna geçmeden önce bir konuya açıklık getirmek istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı, size daha önce Chauncey Gardener adını takmış olduğum için çok özür dilerim.
Çok üzgünüm, çok.
Şimdi siz bana inanmayacaksınız ama, o lafları yazmış olan sağ elimi şu anda dövmekteyim, inanın bana.
(Yazarın notu: Bu sağ elim hayatta ne acılar çekti, tahmin edebilmeniz mümkün değil sevgili okurlarım. 14 yaşımdan 20 yaşıma kadar haftada minimum iki kez dayak yedi bu zavallı elim. Gerçi o zamanlar sağ elimin dayak yeme nedeni, bugünkünden tamamen farklıydı, ama olsun; o nedenlere şimdi girersem konu uzar, istenmedik noktalara gidebilir. Ancak şunu da eklemek zorundayım; o dayaklar bende ciddi manevi tahribat yarattı. Sağ elime dayak atmayıp da beni rahat bıraksalardı, bütün bu süreçten sadece maddi tahribat almış, yani sadece şaşı olmuş olarak kurtulacaktım. Şimdi ise hem şaşıyım, hem de manevi açıdan yamuklaştım, bunun da bilinmesi gerek.)
Size Chauncey Gardener adını Cumhurbaşkanlığı'na yükselişinizdeki sürpriz unsurunun muazzamlığını vurgulamak için takmıştım.
Artık oradasınız, bu konuda benim yapabileceğim bir şey yok. Dolayısıyla şu anda yapılacak en iyi iş, bu konuyu unutup, işimize gücümüze bakmak.
* * *
Sayın Cumhurbaşkanım,
Gelelim bu mektubu size yazmaktaki asıl nedenime.
Şu anda Bodrum'dayım. Dün bizim bu yörelerde kalmış olan son ormanın da kısa sürede yok olduğunu gördüm.
Sizden ricam, lütfen kısa süreliğine, örneğin 3-4 ay için bir sokağa çıkma yasağı koydurun.
Bunu lütfen hemen yapın.
Bu memlekette insan görünümünde, ancak manen ayı olan çok sayıda insan var.
İnsanın evrim sürecinde ‘‘Homo Habilis’’ aşamasında kalmış bu kişilerin eğitilmesi mümkün değildir.
Örneğin, bunlara sigarayı zıkkımlandıktan sonra arabalarındaki tablaya bastırıp söndürmeleri veya bunu uygun bulmadıkları takdirde sigarayı vücutlarındaki kendi uygun bulacakları bir deliğe sokup hem onun hem de kendi ateşlerini söndürmelerinin daha doğru olacağını anlatabilmek katiyen mümkün değildir.
Bu ‘‘Homo Habilis’’ler sigarayı illa da araba penceresinden kurumuş otların üzerine atarlar.
Pencereden bir şey fırlatmak, onların evrim sürecindeki yerlerinin doğal bir tezahürüdür.
Kafes arkasındaki bir gorili düşünün. Nasıl o da kendisine atılan muza, fındığa, fıstığa karşılık vermek için kafesten dışarıya bir şeyler atarsa, bunlar da durmadan, içgüdüsel olarak pencerelerden dışarıya bir şeyler fırlatmak zorundadırlar.
Sigara bulamazlarsa, boş şişe atarlar, boş şişe de güneş ışığını bir güzel odaklayıp otları ve ormanı yakar.
* * *
Sayın Cumhurbaşkanım,
Bunların gorilden tek farkı, pencerelerinden fırlattıkları cisimlere karşı bizim onları arabalarına yemek atarak beslemek zorunda olmamamızdır.
Çünkü bu ‘‘Homo Habilis’’lerin bir ortak yanı da, her buldukları fırsatta kurumuş orman içinde piknik yapmalarıdır.
Dünyada bugün Türkiye kadar vatandaşlarının geçinememekten şikáyet edip de bulduğu her fırsatta mangalda et pişirmek için kendi doğal ortamı olan ormana koşan vatandaş sayısına sahip başka bir ülke de yoktur.
Bunların doğal yaşamlarını sürdürmelerini demokratik koşullarda engellemek mümkün olmadığı için turizm sezonu bitene kadar bir genel sokağa çıkma yasağı konulmasını sizden istirham ediyorum.
* * *
Sayın Cumhurbaşkanım,
Bu mektubu belki size değil de bu memlekette aslında tek ve en etkili karar alıcı kurum olan Genelkurmay Başkanlığı'na yazmam daha doğru olacaktı.
Ancak orada da korkum, onların bu önerimi haddinden fazla ciddiye alıp sokağa çıkma yasağını kış aylarını da kapsayacak şekilde uzatmalarıdır.
Bu riski alamayacağım için önerimi size iletmek zorunda kaldım.
Huzurlu ve sakin ve düzenli ve kuralcı yaşamınızı kısa süreliğine olsa da bozmuş olduğum için özür dilerim.
Sokağa çıkma yasağı hemen konulsun, Homo Habilis'ler evde otursun ve memleket kurtulsun.
Sevgiler, saygılar. Serdar Turgut part time yazar, sıfır time gazeteci, full time milli takım tezahüratçısı, full time koca.
Paylaş