Paylaş
AVANGART sanatta para var, bunu bilin. Tamamen anlamsız tablo ve heykellere para döken cahil lümpen burjuvazi, sanat adı verilen her şeyi yemeye hazır.
Bu nedenle Amerika'yı örnek almalıyız. Orada önemli gelişmeler oldu ve eğer ABD'de bu tür şeylere, sanat olarak kabul edilip paralar dökülmüşse, aynı şeyin Türkiye'de de olmaması için hiçbir neden yok.
Çünkü dün de dediğim gibi, bir kısım Türkiye artık küçük Amerika.
Öteki Türkiye'nin bu konuda bir söz hakkı yok; çünkü o konumda olanlar iyi hoş insanlar olabilirler, ama şunu da belirtmek gerekir ki sanattan zerre kadar anlamıyorlar.
* * *
Sanatçı Paul McCarthy, 1995 yılında ‘‘Painter’’ adını verdiği bir video film yaptı.
Bu filmde McCarthy altı çıplak, sarı bir peruk giymiş şekilde boya takımlarının durduğu masanın üstüne çıkıyor.
Önünde sadece iki tane boya tüpü var. Bir tanesinin üzerinde kırmızı, diğerinde de dışkı yazıyor.
Altı çıplak ressamın burnu da balon gibi büyük.
Bu esnada odaya bir adam giriyor. Bu eleştirmenmiş. Onun da burnu balon gibi büyük.
Eleştirmen, o koca burnunu masanın üzerine çömelmiş bulunan ressamın poposuna sokuyor ve bu arada ressam harika, çok güzel diye bağırıyor. Bu arada yanda da galeri sahibi olduğu belirtilen kişi, bütün bu olayı büyük bir keyifle ve onaylayarak seyrediyor.
Galeri ve eleştirmen sistemine gayet net bir tavır olan bu sanat olayının benzerini yakında Türkiye'de de görmek istiyoruz. Şunu unutmayın ki, bunu yapan sanatçı çok meşhur oldu.
* * *
Dennis Oppenheim ise kendisinin bir ‘‘Conceptual Artist’’ olduğu iddiasında.
Onun sanat şaheseri de aslında alt alta duran iki büyük fotoğraftan oluşuyor.
İlk fotoğrafta Dennis Oppenheim, kumun üzerine güneşlenmek için yatmış, göğsünün üstünde adı ‘‘Tactics’’ olan bir büyük kitap açık olarak duruyor.
İkinci fotoğrafta ise kitap artık yok, onun daha önce durmakta olduğu vücut kısmı tabii ki beyaz kalmış, diğer bölüm kızarmış.
Bütün sanat olayı bu kadar.
Bu şaheserin adı da ‘‘Reading Position for Second Degree Burn’’ (İkinci Derece Yanık İçin Okuma Pozisyonu). Şunu itiraf etmeliyim ki, bulunan isim muhteşem.
* * *
Carole Schneemann, 1975 yılında ‘‘Interior Scroll’’ adlı bir performans yaptı.
Videoya kaydedilen bu performans, şu aralar bir klasik olmuş durumda.
Performansta Schneemann, dini metni ince uzun bir káğıt şeklinde kadınlık organına sokuyor, sonra da onu yavaşça çekerek çıkarıyor.
Bu gerçekten büyük olay oldu New York sanat çevrelerinde.
Tabii bazı insanlar onun yaptığı şeyi sanat olarak kabul etmedi, ama o onları anti-feminist olarak suçladı, kendisini anlamayanları erkek toplumunun hiyerarşisine ideolojik açıdan teslim olan zavallılar olarak gördüğünü açıkladı.
Schneemann'ın bir sanatçı olarak başka özelliği de, History (tarih) kelimesini daima Istory olarak yazması ve baştaki ‘‘His’’ bölümünü atarak erkek toplumuna her zaman bir yeni darbe daha vurmasıdır.
* * *
Bir de tabii ‘‘Scatter Art’’ denilen sanat ekolünü de unutmamak lazım.
Burada önemli olan şey, sanat unsuru olarak kabul ettiğiniz maddeleri bir kanvasa veya yere gelişigüzel fırlatmak, yaymaktır.
Boyayı duvara uzaktan atarak da büyük sanat olaylarına, şaheserlere neden olabilirsiniz.
Bunların en meşhurları arasında yer alan Barry Le Va, tamir atölyelerinden topladığı işe yaramayan parçaları yerlere gelişigüzel fırlatıp, isminden çok söz ettirmişti.
Burada önemli olan, yere veya duvara fırlatılan şeyin aldığı şekil değil, bir büyük sanatçı olarak sizin ona ne anlam verdiğinizi olabildiğince derin bir felsefeyle ve tabii ki duygusal bir ses tonuyla anlatmanızdır.
Anlatmanız iyiyse sanatınız da çok para eder, bunu da unutmayın.
Paylaş