Paylaş
Edebiyat dünyasının en büyük muammalarından bir tanesi J.D. Salinger ile ilgilidir.
Salinger bir zamanlar son derece üretken bir yazardı. Gençlik yıllarında hemen her edebi dergiye hikáyeler, kısa güncel yazılar yollamıştı.
Sonra ‘‘The Catcher in the Rye’’ adlı muazzam kitabı yazdı.
Ve bir anda yazması durdu.
Herkes ‘‘gelip geçici bir şeydir’’ dedi ve bekledi.
‘‘Writer's Block’’ derler buna, yazarın kafası bir anda boşalır, aptal aptal önündeki boş káğıda bakar durur günlerce.
Sonra teori der ki, bir anda tekrar gelir kafaya her şey ve yazar yine aynen büyük hızla yazmaya başlar.
J.D. Salinger için de böyle dendi işte.
Ama o hiç yazmadı veya yazamadı.
Yaklaşık 30 yıldır tek bir satır yok ondan gelen. Mektup bile yazabildiği şüpheli.
İnanmayacaksınız ama, insanlar hálá daha büyük umutlarla bekleyişlerini sürdürüyorlar.
***
Bu muammayı şimdiye kadar çözen olmadı. J.D. Salinger neden aniden yazmayı kesti ve inzivaya çekildi; bu soru büyük spekülasyonlara, komplo teorilerinin ortaya atılmasına neden oldu.
Şimdi sıkı durun; dünya edebi çevrelerinin bir türlü çözemediği bu esrarın çözüm anahtarı galiba sonunda bulundu.
***
‘‘The New Yorker’’ Dergisi 75'inci kuruluş yıldönümünü bu yıl kutladığı için çok sayıda kitabın konusu oldu.
Batı edebi çevrelerinin bir önemli hobisi de bu dergiyle uğraşmaktır.
Bir zamanlar son derece etkili ve hálá daha prestiji yüksek olduğundan ve yazarlar da aynen gazeteciler gibi son derece dedikoducu olduklarından, dergi hakkında konuşulanlar da her geçen gün artıyor.
Özellikle son bir yılda 7 ayrı kitap yayınlandı ve dergi hakkında yazılan kitap sayısı benim bilebildiğim kadarıyla 30'a yaklaştı.
‘‘The New York Review of Books’’ Dergisi'nin benim internetten görebildiğim son sayısında, Russell Baker bu kitaplar bağlamında derginin geçmişini incelemiş.
Doğal olarak bütün kitaplarda derginin efsanevi editörü, 85 yaşında aramızdan ayrılan William Shawn'a büyük yer veriliyor.
Shawn birçok takıntısı olan sessiz sakin bir adamdı, ancak yazı editörlüğü iskemlesine oturduğu anda canavarlaşırdı.
Her kelimenin üstünde bazen saatlerce durur, neredeyse metni yeniden yazardı.
Yazarlar ondan hem korkarlar, hem de ona saygı duyarlardı.
***
Bakın editörün bu mükemmele ulaşma tutkusunu, takıntısını yakından bilen yazar Ved Mehta, ‘‘Remembering Mr. Shawn’’ (Mr. Shawn'u Hatırlamak) adlı kitabında ne demiş:
‘‘Eskiden çok hızlı ve güzel yazardım. Ancak New Yorker Dergisi'ne geçtiğim andan itibaren bir mektubu bile hızla yazamaz hale geldim. Bir cümle yazar yazmaz, hemen onda problemler bulmaya başlıyor ve cümleyi değiştiriyordum. Günün sonunda bir tane bile beni tatmin eden cümle yazamaz hale gelmiştim. Bazı mekktuplara cevap vermem bile neredeyse bir hafta sürüyordu. Kendimi, bir büyük caddede aşağı yukarı hiç durmadan taksisini süren, taksimetreyi açtığı halde müşterisiz olduğu için para alamayacağını bilen ama duramayan bir taksi şoförüne benzetmeye başladım.’’
Yani editörün obsessif titizliğini bilen yazarlar New Yorker'da yazı yazmaktan korkar hale gelmişlerdi.
***
J.D. Salinger da ilk yazılarını hep New Yorker'da yayınladı.
William Shawn editör olunca da bir veya iki yazısı çıktı.
Ve ondan sonra bir anda tek cümle yazamaz hale geldi.
Elimizde bu konuda kesin delil yok ama Ved Mehta'nın yazdığına bakarak J.D. Salinger'ın da başına aynı şeyin geldiği sonucuna varmamız bence yanlış olmaz.
Evet muamma bence artık çözüldü. J.D. Salinger'ın bu hale gelmesinin nedeni, yazar sevgisiyle dolu olarak hayatını sürdüren efsanevi editör William Shawn'un editörlük sürecindeki hastalıklı tutkusu ve titizliğiydi.
Bugün nasıl da geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir yazı yazdım değil mi ama?
Vallahi çok mutluyum ha...
Paylaş