Paylaş
Yurtdışında, özellikle New York, Londra ve Paris'te yeni açılan ve popüler olmuş bir restoranda sıradan insanların rezervasyon yaptırabilmesi hemen hemen imkansızdır.
Örneğin ben üç yıldır New York'a her gidişimde Harlem'deki tek İtalyan restoranı olan Rao'dan yer ayırtmaya çalışıyorum.
Bugüne kadar bunu başaramadım.
Hatta bir keresinde oraya bir ay sonrasının tarihini vererek, rezervasyon yaptırmak istedim. Üç ay boyunca bütün rezervasyonların dolu olduğunu söylediler.
Tamam Rao'da sadece 10 masa var. Ve hemen her gece gangster filmlerinden çıkıp gelmiş gibi gözüken devamlı müşterilerini ağırlıyor restoran.
Ancak bu sadece Rao'ya özgü bir şey değil.
Geçtiğimiz ekim ayında New York'ta Balthazar açıldı. Geçen gün Güngör Uras yazdı, hâlâ günde 4 bin rezervasyon talebi telefonu alıyorlarmış.
Ve tabii ki iki, üç ay sonraya gün verebiliyorlar ancak.
***
Sadece New York'ta değil, Londra ve Paris'te de durum aynı.
Popüler bazı restoranlarda yer bulabilmek mümkün değil.
Tabii bu durum çözümü de beraberinde getirdi.
Şimdi ‘rezervasyon sahtekârları’ türedi.
Bunlar çok ilginç yöntemler buluyorlar popüler restoranlarda yer bulabilmek için.
Geçen hafta New York Times çok uzun bir makale yayınlayarak rezervasyon sahtekârları nedeniyle New York'un bazı restoranlarında yaşananları ortaya çıkardı.
Bakın insanlar güzel bir mekanda yemek yiyebilmek için neler yapıyorlar.
***
İlk olay Le Cirque restoranında yaşanmış.
Rezervasyonları alan kişi, arayanın Paul Newman olduğunu duyunca hiç tereddütsüz ona eşiyle birlikte oturacağı restoranın en popüler masasını ayırmış.
Burada bir ara not vereyim.
New York restoranları görünürde çok demokratik olsalar da içerde müthiş bir sınıf ayrıcalığı çaktırmadan yaşanır.
Hemen her restoranda ‘Power table’lar yani ‘Güçlü insanların oturması gereken masalar’ vardır.
Restoranın iç dekorasyonuna göre değişir bu masaların yeri. Zaten her restoranda bunlardan ya iki ya da en fazla üç adet bulunur.
Şehrin güçlü, paralı, insanları, sosyetikleri bu masalarda oturamazlarsa restorana girmezler.
Dedikodu yazarları içerdeki oturma hiyerarşisine bakarak hangi karakterin gözden düştüğüne, hangilerinin de yıldızlarının parladığına karar verirler.
Bu nedenle de lüks restoranlarda oturtma işlemini yapan insanların elinde inanılmaz bir güç de vardır.
***
Neyse dönelim Paul Newman'a.
Tabii arayan o olunca aylarca rezervasyonu dolu olduğu söylenen restoranda hemen en önemli masa hazırlanıvermiş o gece için.
Saat tam 20.30 olunca kapıda bir adam belirmiş. Centilmen görünümlü bu adamın yanında da sevgilisi varmış.
Tam onu ‘‘yer yok’’ diye geri çevirmeye hazırlanırlarken adam ‘‘Benim adım Paul Newman. Saat 20.30 için yer ayırtmıştım’’ deyip içeriye girivermiş.
Tabii orası Amerika. Restoran işletmesinin adama kimlik sorma hakkı yok.
Ayrıca telefon eden Paul Newman olduğunu söyleyince restoranda kimse ‘‘Sizi geri arayalım da rezervasyonunuzu teyit edelim’’ demek cesaretini de gösterememiş.
Gerçek adı hâlâ bilinemeyen adam, kız arkadaşı ile o akşam hayatının en önemli yemeğini bir daha hiç oturamayacağı bir masada yemiş.
***
Bu tür olaylar son dönemde bütün önemli yemek merkezlerinde arttı.
Düşünsenize rezervasyonlardan siz sorumlusunuz. Aniden telefon çalıyor ve karşı taraftaki ses Clint Eastwood için yer ayırtıyor.
Kim risk eder ona hayır demeyi veya ona inanmamayı?
Şimdi ünlü restoranların sahipleri en değerli masalarını bu şekilde kapmaya başlayan rezervasyon sahtekârlarına karşı yeni tedbirler düşünüyorlar
Ancak onları en çok korkutan şey şu; ya rezervasyon yaptıran sıradan kişinin de adı gerçekten Paul Newman veya Clint Eastwood ise o zaman ne yapılacak?
Buna kolay cevap bulabileceklerini de hiç sanmıyorum.
Bu arada rezervasyon sahtekârları da durmadan yeni yöntemler buluyorlar, bu da
unutulmamalı.
Paylaş