Paylaş
Kadının aşkı
Kadın erkek arasındaki ilişki aslında parametreleri son derece sınırlı olan, basit bir ilişkidir. Ancak hem erkekler, hem de kadınlar bu konuda teori yapmaktan, tartışmaktan nedense çok ama çok fazla hoşlanıyorlar.
Bu Hürriyet Gazetesi'nin bana kesin garezi var, yemin ediyorum.
Bazen öyle bir haber koyuyorlar ki gazeteye, benim gibi kötümser bir insan bile ‘‘Acaba, acaba yaşamda bir umut ihtimali tekrar yakalanır mı’’ diye kısa süreli olsa da mutluluk duyabiliyor.
Şimdi açıkça şunu belirtmeliyim. Ben 17 yıllık gazeteciyim. Dolayısıyla bende mesleki deformasyon var.
Yani katiyen hiçbir habere inanmam. Gazetede yer alsa da inanmam, haberi kendim yazsam da inanmam. Çünkü haberi veren kişi bir yerde bir şekilde mutlaka yalan söylüyordur, palavra atıyordur.
Böyle bakarım meseleye.
Durum böyle olunca da haberden kolay kolay etkilenmem.
* * *
Ancak buna rağmen geçtiğimiz pazartesi günü bizim Hürriyet'i açınca beşici sayfada beni geçici şoka sokan haberi gördüm.
‘‘Kadının Aşkı Dört Yıl Sürüyor’’du haberin başlığı.
İlk önce hemen heyecanlanmadım aslında. Haberi bizim Dış Haberler Servisi imzalamıştı.
Bizim Dış Haberler Servisi kadın hákimiyeti altında olan bir yerdir.
Servisin müdürü erkek de olsa bu fark etmez.
Dış Haberler'in kadınlarını kızdırmak iyi bir şey değildir ve bunu bilen şefler de fazla ses çıkarmadan onların her istediği haberi istedikleri şekilde yapmalarını izler. (En azından ben şefken böyle yapıp canımı kurtardım, şimdiki müdüre de aynı şeyi tavsiye ederim.)
‘Kadının aşkı’ ile ilgili bir haber söz konusu olduğundan acaba kızgın bir anlarında kendileri mi yazdı bu haberi diye şüpheyle baktım.
Değilmiş. Haber Sunday Times kaynaklı ve şöyle başlıyor:
‘‘Kadının aşık olmasını sağlayan beyin kimyasalları, 3 yıl içinde tükeniyor. Bundan sonraki bir yıl içinde ise kadın aşkın bittiğini kavramaya ve yeni aşklar bulmak üzere çevresine bakmaya başlıyor. Ardından da ayrılık ve boşanma davası geliyor.’’
Yani kadınlar seri monogamistlermiş.
Evet böyle diyordu haberde.
* * *
Hemen bir toplama çıkarma işlemi yaptım. Sonra bu sayfayı düzenli bir şekilde kestim.
Kırtasiyeciye gidip son derece şık bir dosya aldım.
Sayfayı dosyaladım.
Bir tepsiye tek bir gül ve bu dosyayı koyup, içerde telefonda birilerine bir şeyler bağırmakta olan Rana'nın yanına gittim.
Ve belediye onayına göre 8 aydır, fiili duruma göre de 6 yıldır ayrı olmamız gerektiğini, bunun bilimin bir emri olduğunu söyledim.
Ayrıca kendisinin bilime bu kadar aykırı davranarak yanlış yaptığını, kaçırdığı zamanı telafi edebilmesi için elini çabuk tutması gerektiğini, bunca zamandır yanlış yapmakta olduğundan dolayı üzülmesine gerek olmadığını çünkü zararın neresinden dönülse kár olacağını, resmi nikáh tarihini göz önüne aldığı takdirde kaçırdığı zamana bakıp moralinin fazla bozulmayacağını da söyledim.
Ve beni hemen terk ederek bilime uygun yaşam tarzını benimsemesini beklemeye başladım.
Bir süre vereceği cevabı kafasında tarttı.
Anladığım kadarıyla Rana haberleri benden de az ciddiye alıyor.
Çünkü ‘‘Ben ne bilime ne de gazete haberine inanırım. Şimdi bana çay koy’’ dedi ve yeni bir numara çevirerek bu kez de farklı birilerine telefonda bağırmaya başladı.
* * *
Umut dolu mutluluğum kısa ama yoğun sürmüştü.
Sonra düşündüm de kadının erkeğe duyduğu aşk 4 yıl içinde kendi kendisini imha edecek genetik bir programa sahipse acaba erkeklerde bu süre neydi, bunu merak ettim.
Bütün bilimsel veriler bunun 17 dakika ile 23 dakika arasında bir sürede olacağını gösteriyor.
Yani anlayacağınız evlilik denilen bu tek dişi kalmış canavar kurum maksimum 4 yıl 23 dakika süreceği kesin olarak bilinen bir toplam aşkı 10 yıl, 20 yıl ve hatta ölüm şansını yakalayamayanlar için 30 yıl sürdürme iddiasıyla var ortada.
Üstelik de aşkı ilk üç yıl içinde biten, dördüncü yılını da bunu fark etmekle geçiren (fark etmeleri neden bu kadar uzun sürüyor bunu da anlamak mümkün değil) kadınların ısrarıyla sürüyor bu kurum hemen her durumda.
Erkeklerin manevi bir vahşet altında olduklarını söylediğimde bana kızanlar bu son bilimsel haberden sonra umarım bana hak vermişlerdir.
Paylaş