Paylaş
Sting'in gitarı
Hayatta bir grup insan var. Bunlar yaptıkları her işe bir sosyal anlam yüklemek zorundalar. Neredeyse sabah tuvalete gidişlerinde bile gizli bir sosyal amaç olduğuna inandırmak istiyorlar bizi. Onlardan nefret ediyorum.
STING -diğer adıyla ‘İngiliz bülbülü’- sosyal bir amaca para toplamak için gitarını satacakmış.
Onun son hobisi ‘Yağmur ormanları’. Bunları kurtarmak istiyormuş.
Daha önce de ‘Fokların lezbiyen olma hakları’, ‘Köpekbalıklarının Diyetinde İnsan Etinin Önemli Rolü’ gibisinden sosyal amaçlar için de para toplamıştı bülbül.
Gitarını satıp elde edeceği para aslında yağmur ormanındaki tek bir ağacın belki de tek bir dalını kurtarmak için ancak yeterli kaynak yaratacak.
Sting istese kendi banka hesabının üçte biriyle bütün Amazon Ormanı'nı satın alıp, bunu özel çiftliği haline bile dönüştürüp, lokal valiyi satın alıp, çiftlik sınırları içinde yerli avı partisi bile düzenleyebilir.
O kadar yüklü paraya sahip.
Ama yok, bunu yapmıyor çünkü bu tür bir yatırım yaparsa kendisinin yatmayı planladığı çıtır kızlar onun hakkında ‘Ahh ne romantik, ne düşünceli, ne kalbi sevgiyle dolu insan’ diye konuşmayacak.
Dahası parasını aptalca harcadı diye belki de onunla yatmayacaklar bile.
Halbuki şimdi gitarını satışa çıkararak yaptığı sembolik jestle yine romantik kalpleri fethedecek bülbül.
* * *
Hayattaki varlık nedenleri sadece bizleri eğlendirmek olan insanları nedense sosyal amaçlı olmaktan vazgeçirmek mümkün olmuyor.
Bunun ilk işareti yıllar önce ‘we are the world, we are the children’ diye bir aptal şarkıyı salına salına söyleyen tipler vermişti.
Kendileri fazla para vermediler, aptal şarkıyı sosyal amaçlı diye pazarlayıp para topladılar.
Amaç aç çocukları doyurmaktı.
Gerçekten de toplanan parayla bu şarkıcı tiplerin vatandaşı oldukları ülkeler tarafından yaratılan aşağılık Afrika yönetimlerince açlığa mahkum edilen çocuklar sadece birer öğün yemek yediler.
Yani anlayacağınız çocukların ölmeleri iki saat filan ertelendi şarkıcıların olağanüstü gayretleri sonucunda.
Sosyal amaçlı şarkıcılar korkak oldukları için kendi ülke yönetimlerinden ve onların faşist kuklalarından hesap soramadılar, şarkılar söyleyip tek öğünlük para toplayarak kendi vicdanlarını rahatlattılar.
Sonra da akşam bu özverili yaşamlarını, birey olarak mükemmel insanlar oluşlarını kutlamak için verdikleri partide birbirlerine sarılarak hislendiler.
* * *
Sosyal amaçlı olmakta ısrarlı tiplerin bu davranışları fok balıkları, ağaçlar, ozon tabakası türünden şeylerle sınırlı kalsa belki onların bizi fazla rahatsız etmeden yaşamaları bir ihtimal mümkün olacak.
Ama bununla yetinmeyip insanları da korumaya uğraşıyorlar.
Örneğin ABD'nin Philadelphia kentinde Mumia Abu Jamal adında bir katil var.
Adının Afrikalı olmasına bakmayın, o da hayatında Afrika'yı sadece Discovery kanalının dokümanterlerinde görmüş serseri bir zenci.
Beyazlar geçmişte köleleri Afrika'dan getirdiler ya (ki bence bu Afrikalılar'ın hayatında bugüne kadar olmuş olan en güzel şeydi), kendini bilmez bazı zenciler şimdi kendilerine ‘Afrikalı Amerikalı’ denilmesini istiyorlar.
John diye bildiğiniz bir adam bir bakmışsınız kendisine Kawami Mafusume adını takmış böyle çağrılmak istiyor.
Bunlar bir tur ayarlayıp Afrika'ya üç gün için bile gitseler daha ilk gün ‘yandım Allah’ diye bağırarak ABD'ye geri kaçarlar ama buna rağmen Afrikalı Amerikalı olduklarını söyleyerek kendilerine hiç yakışmayan romantik havalar atmakta ısrarlılar.
İşte bu Mumia Abu Jamal de polis katili. Çocuğu henüz bir yaşını doldurmamış, 22 yaşında, 2 yıllık evli polisi gözünü kırpmadan öldürdü.
Katil zenci ya, ölen de beyaz ya, Sting efendi ve ona benzer sosyal yalakalar şimdi bu katilin idam edilmemesinin ırkçı düzenin adaleti olacağını savunuyorlar.
Adamı kahraman yaptılar neredeyse. Gazetelerde bir düşünür olarak fikirleri bile yayınlanıyor, sol üniversitelerde adamın serbest bırakılması için gösteriler yapılıyor.
Bu solculuksa ben solculuğun içine edeyim.
Kimse geride kalan kadını, babasız kalan çocuğu, 22 yaşında sönen yaşamı düşünmüyor.
Mumia adlı maymundan tiksinmiyorum. Beni asıl tiksindiren şey dünyanın her ülkesinde ve tabii Türkiye'de de çok sayıda var olan, görünürde sosyal adaleti savunur gibi yapıp insanlara en aşağılık etiği daha üstün bir ahlak normu olarak sunan şerefsizlerdir.
Paylaş