Paylaş
Merde!
Bugün yine topluma yararlı bir hizmet veriyorum. Sosyal bilinci yüksek yeni bir yazıyla huzurlarınızdayım. Adım gibi biliyorum ki bu yaptığımın kıymetini de bilip, beni yine takdir edeceksiniz. Şimdiden teşekkürler.
Elimde harika bir kitap var. Adı ‘MERDE’. Yazar İngilizce başlık atmaya çekinmiş ama tam çevirisi ‘SHIT’ oluyor tabii ki.
Türkçesi de ‘bok’.
Yazar laubali bir insan değil. Tam aksine San Diego'daki Kaliforniya Üniversitesi'nde deniz biyolojisi profesörü.
Ralph E. Levin son yıllarda ‘coprology’ uzmanı haline gelmiş durumda. ‘coprology’ dışkı bilimi olarak çevrilebilir.
Zaten kitabın alt başlığı da ‘Bilimsel, Kültürel ve Sosyo-Tarihsel Coprology Denemeleri’.
Harika bir kitap yemin ediyorum. Ben böylesine zevkli bir çalışmayı uzun zamandır özlemişim, bir günde bitirdim kitabı.
* * *
Yazar ancak son yıllarda bu işe ciddi olarak eğilmesine rağmen konuya yıllarca önce karısıyla evlenmeye hazırlanırken takmış.
Nişanlısıyla bir gün parkta oturuyormuş. Aniden kızın başına kuş pislemiş.
Kadın oradan hemen ayrılalım, başka yere oturalım dediği halde bilim adamı ‘kuş pisliğinin aynı yere üst üste düşmesi ihtimalinin matematiksel olarak çok düşük olduğunu’ bilimsel kavramlarla ona anlatmış.
Ayrıca ‘Başına kuş pisliği düşen insan şanslıdır. Sen de şanslısın, onun için bir daha aynı şey olmaz’ diye de eklemiş.
10 dakika sonra kuşlar tabii ki tekrar pislemişler kızcağızın başına.
Kavga etmişler. Adam da bu işi bilimsel olarak ele almaya o gün karar vermiş.
* * *
1815 yılında Waterloo Savaşı'nda Fransız ordusunun generali Cambrone biraz önce savaşı kaybetmiş olan askerlerine bakarak ‘MERDE!’ diye bağırır.
Victor Hugo bunun üzerine ‘Bu bugüne kadar bir Fransızın ağzından duyduğum en güzel kelimeydi’ der.
Kitabın başlığı da işte bu tarihi olaya dayanmakta.
* * *
Çok detay var kitabın içinde.
Allah'tan içinde hiç fotoğraf, çizgi yok, çünkü yazar bütün hayvanların dışkı şekilleri, kokusu ve rengiyle ilgili. Yani fotoğraf olsaydı bilmem bu kadar rahat okunabilir miydi kitap.
Bunlar hakkında inanılmaz bilgisi var.
Ayrıca tabii ki insan dışkısının milletlere göre karşılaştırmalı analizi, tuvaletin tarihi, kanalizasyon bulunmadığı dönemlerde şehirlerde alınan tedbirler gibi aklımıza gelmeyen ama üzerinde azıcık düşündüğümüz takdirde de gayet ciddi olduğunu görebileceğimiz konularla ilgili yazar.
* * *
Çok şey öğrendim okurken bu kitabı.
Örneğin artık kış uykusuna yatmış bir ayı uyanırken onun etrafında katiyen bulunmamam gerekeceğini kesinlikle biliyorum.
Çünkü ayı uyanır uyanmaz yiyecek aramıyor. Bunu yapsa sorun yok, sizi yer, böylece fazla işkence çekmeden kurtulursunuz.
Ama hayır, ayının uykudan uyanır uyanmaz yaptığı ilk şey 3 veya 4 aydır boşaltamadığı bağırsaklarını boşaltmak oluyormuş.
Öyle bir şey ki bu, kilolarca dışkıdan bahsediyoruz. İnsan boğulabilir bunun altında ve bu tabii ki ölümden çok daha beter bir olay olacaktır.
* * *
Yıllarca önce Amerika'da bir bayanın cesedi tam tabuta konulurken patlamıştı.
Bunun üzerine birçok insan bu olayı doğaüstü güçlerin işine bağlayarak korku içinde kalmıştı.
Halbuki bu kitabı okuyunca olayın son derece normal olduğunu görebiliyoruz.
Büyük ihtimalle kadın ‘öldürücü kabızlık’ hastalığından mustaripti.
Dışkıda metan gazı vardır. Kanalizasyonlarda ateş yakmak bu nedenle büyük felaketlere neden olabilir.
Hatta inanılması güç bir tesadüf sonucunda soyadı Crapper (büyük tuvaletini yapma işlemine verilen argo ad) olan Thomas Crapper 1775'te bugünkü bildiğimiz anlamda bir tuvalet yapmak isterken kanalizasyondaki gazın patlamasıyla yaralanmıştı.
İşte ‘öldürücü kabızlık’ hastalığına yakalanmış olan kadında da bu gaz birikmişti. Cesetten gaz çıkması normaldir ve ona yaklaşanlardan bir tanesi bile o anda sigara içiyorsa tabii ki kadın patlayacak, ne yapsın yani?
* * *
Mascagni'nin Cavalleria Rusticana operası sahnede sergileniyor.
Yönetmen Sir Thomas Beecham.
Operanın bir bölümünde sahneye bir eşeğin de çıkarılması gerekiyor.
Eşek sahneye çıkarken aniden orta yere büyük tuvaletini yapıveriyor.
Sir Thomas Beecham hemen müziği kesiyor.
Seyirciye doğru dönüyor, batonunu vurarak herkesi sessiz olmaya çağırdıktan sonra ‘Bayanlar ve baylar. Herkesi bir dakikalık saygı sessizliğine davet ediyorum. Çünkü şu anda sahnemize davetsiz üstün bir varlık daha katıldı: bir opera eleştirmeni’ diyor.
Tabii kahkaha tufanı kaplıyor salonu.
* * *
Yazar bilim adamı olduğu için Nuh'un gemisi altı ay denizde giderken binlerce hayvanın dışkılarının nasıl temizlendiği gibi detaylara filan da takmış durumda.
Ben sizi bunlarla meşgul etmeyeceğim.
Hatta yazıyı burada noktalayacağım.
İyi kapli bir insan olmasam, size kötülük yapmak istesem büyük tuvaletini yaparken aynı kaynaktan aynı anda beslenen hayvanların ádetlerini de detaylı anlatırdım ama şükredin ki bugün iyi tarafımdan kalkmış durumdayım.
Paylaş