Renkler

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Ölünün şehir turu

New York eskiden çok tehlikeliydi. Şimdi ise dünyanın en güvenli şehirlerinden bir tanesi. Biliyorum şimdi buna inanmayacaksınız, çünkü önyargınız var o şehre karşı. Ama bugün yazdıklarımı bir okuyun hele bakalım ne olacak?

YOK irticaymış, Abdullah Öcalan'mış, yok efendim MGK'ymış derken tamamen kendi içimize döndük.

Oysa geçen hafta dış dünyada son derece fantastik bir olay cereyan etti, bunu gözden kaçırdık.

New York'ta yeraltı trenine binen bir yolcu oturduğu yerde aniden ölmüş.

Ve tam beş saat boyunca ceset dolanıp durmuş trenin içinde.

Kimse onun öldüğünü anlamamış. Uyuyor zannedip kaldırmaya yeltenmemişler bile.

Tek bir Allah'ın kulu da kafasını döndürüp bakmamış, ne oluyor bu adamcağıza diye.

*

Şimdi kötü niyetli çevreler bu örnekten yola çıkarak Amerika'da insanların nasıl birbirine yabancılaşmış olduğunu, kimsenin birbirine yardım etmediğini, sokakta gebersen kimsenin dönüp bakmayacağını filan söyleyecekler.

İşçi Partisi tarafından Amerikan veya CIA ajanı olarak ilan edilme riskini göze alarak bunun böyle olmadığını iddia edeceğim.

Dahası ölünün trende kimse tarafından rahatsız edilmeden dolaşmasının New York'ta suç oranının nasıl da düşmüş olduğunu gösterdiğini söyleyeceğim.

Bu savımın nedeni de basit.

Bu adam 1974 yılında trende ölseydi ve oturduğu koltukta öylece kalsaydı başına şu olaylar aynen şu sırayla gelirdi:

1- İlk önce büyük ihtimalle bir zenci adamın üstüne doğru kaykılmasından rahatsız olurdu.

2- İlk önce onu sesle ikaz eder, sonra itmeye çalışırdı. İtmeye çalıştığı halde hálá üstüne düşmekte ısrarlı olursa ‘WHat the hell you wanna do mutherfucker, Crush ME!’’ diye bağırırdı. (Hürriyet bir aile gazetesi olmakta ısrarlı olduğu için bu son cümleyi ‘Sayın beyefendi, ne yapmak istiyorsunun anlıyamadım. Bakın beni ezmek üzeresiniz, lütfen dikkat edin’ biçiminde çevireceğim.)

3- İkazın da fayda etmediğini gören zenci, adamı dürtmeye başlar. Dürtüldükçe ceset daha bir yayılır. Bu arada vagonun öbür ucunda oturmakta olan ‘‘Skuls and Bones’’ (Kafatası ve Kemik) çetesinin mensupları eğlenebilecekleri başka bir durumun yavaş yavaş gelişmekte olduğunu fark ederek, 70 yaşındaki yaşlı bayanı cinsel taciz ederek eğlenmekten vazgeçerler.

4- ‘Oh Shit! Goddammit, the fucker is dead’ diye bağırır zenci. (Aile gazetesi olma anlayışımız hálá daha sürüyor: ‘Aman Tanrım, saygıdeğer beyefendi vefat etmişler’ diye çevriliyor bu da.)

5- Çete elemanları bir anda cesedin üstüne çullanırlar ve onu soymaya başlarlar. Ne var ne yoksa çıkarırlar üstünden. Bu arada o dönemde hemen her vagonda mutlaka bulunan insan yiyen seri katillerden ikisi çıplak cesedin üstüne atlayarak onun çeşitli yerlerden kemirmeye başlarlar. Bu arada vagonun öbür tarafında Hare Krişna Grubu şarkı söylemekte ve para toplamaktadır. Hare Krişna'lar yerde yatan ve kokularıyla insanı bayıltabilecek olan evsizler nedeniyle zor yürümektedirler vagonun içinde. Vagondaki stres düzeyinin artması üzerine üç kişi iğne vurarak eroin alır. Bütün bunlar olurken sadece evlerine sağ salim dönmek isteyen normal yolcular büyük bir ilgiyle ellerindeki kitapları okumakta ve olan bitenle katiyen ilgilenmiyormuş gibi davranmaktadırlar.

*

Evet o dönemde New York böyleydi.

Bugün ise cesede kimse dokunmamaktadır çünkü New Yorklular uyuyan birisine dokunmanın ayıp olacağını düşünmektedirler.

Peki ama 20 küsur senede ne oldu?

Seri katiller, zombiler, ölü yiyiciler, normal katiller, şizofrenler, şizoidler, eroinmanlar nereye kayboldular. Artık bunlar yok mu New York'ta?

Tabii ki varlar ama seslerini çıkaramıyorlar çünkü ödleri patlamış durumda korkudan.

Bunun nedeni de New York polisi tabii ki.

*

Nasıl anlatsam bilmiyorum ama Rudolph Guilliani belediye başkanı olduktan sonra (Amerikan sisteminde belediye başkanı polisin de patronudur, polis şefini o atar) polis bir tuhaflaştı.

Bunu demek istemiyorum ama mecburum; New York polisi hafiften faşistleşti.

Örneğin Haitili bir adamı şüphe üzerine karakola çekiyorlar.

Eskiden de buna fazla iyi davranmazlardı. Çünkü her Haitili New York polisinin gözünde doğuştan suçludur ve beni biraz zorlarsanız onların haklı olduğunu da ifade edebilirim bu düşüncelerinde.

Ama eskiden birkaç tekme atar bırakırlardı adamcağızı.

Şimdi ise polis copunu adamın makatına sokuyor ve bunu grup eğlencesi olarak yapıyorlar. (Bu polislerin bir bölümü müebbet hapis cezası aldılar, dava sürüyor.)

Yani bizim Amerikan dizilerinde gördüğümüz hakları okunan ve avukat gelmeden konuşmayan suçlu kavramı New York'ta pek yok artık.

Daha doğrusu varsa bile ilk önce copu makatına sokup sonra avukatla konuşmasına izin veriyorlar.

*

Karakolda bu şekilde davranan polisin hiç olmazsa sokakta biraz daha sakin olacağını sanıyorsanız aldanıyorsunuz.

Geçenlerde dört dedektif bir orta yaşlı adama dur dediler.

Adam ilk önce denileni anlamadı.

Ve beş saniye içinde vücuduna tam tamına 47 kurşun alarak öldü.

Evet 47 adet kurşun atıldı adama. New York polis şefi böylesine ateş gücünün sıradan insanlara ‘abartılı’ gelebileceğini, ancak bu kadar ateşin polis açısından gayet normal olduğunu söyledi.

Şimdi soruyorum size böyle konuşabilen bir polis şefinin şehrinde kolay mı bela çıkarmak?

İşte bu nedenle New York'ta artık ölüler bile rahat dolaşıyor şehirde.

Yazarın Tüm Yazıları