Paylaş
BU ülkede gazetecilik mesleği kesinlikle ölmüş durumda, bunu bilin.
Hiç kimse araştırmacı gazeteci olmak istemiyor artık. Araştıran, soruşturan, meselelerin derinliğine inen medya ortada kalmadı.
Memleketin sorunlarına kimsenin aldırdığı da yok. Muhabirler bir yıl çalıştıktan sonra köşe yazarı, köşe yazarları da altı ay yazı döktürdükten sonra genel yayın yönetmeni olmak istiyorlar.
Olmak istemekle kalsalar iyi, bir kısmı gerçekten de emellerine ulaşıyor.
Bu memlekette tüm Kuzey Amerika kıtasındakinden çok daha fazla köşe yazarı olması işte bu nedenledir.
Genel yayın yönetmenlerinin sayısı ise o kadar fazla değil. Gerçi onlar sayıları fazla olmasa da arada bir haddinden fazla sayıdaymış izlenimi veriyorlar, insanın üstüne üstüne geliyorlar kalabalık imajlarıyla ama olsun, bu geçici bir durumdur.
Sonuçta medya artık tükenmiş durumdadır sevgili okurlar.
***
Bunu neden böyle dediğimi şimdi somut bir örnekle anlatayım.
Biliyorsunuz, birkaç gün önce Nepal'de tuhaf bir olay yaşandı.
Prens, evlenmesine izin vermiyorlar diye kral babası ve 10 yakınını öldürüp, kendisini vurdu.
Doğal olarak olay Türk ve dünya basınında aynı önemde ele alındı. Türk basını için bu ender olan bir şeydir; çünkü dünya bizim pek umurumuzda değildir genelde.
Ancak son olayda eşuyumlu olduk dünyayla.
Birçok yorum yapıldı gazetelerde, Nepal faciasıyla ilgili.
Ancak bakın görün ki kimse, tek bir kalem, tek bir haber bile olayın gerçek nedenlerini irdelemeye girişmemiş.
Olay tamamen yüzeysel olarak, sadece bir aşk cinneti şeklinde verilmiş, derinliğe inilip gerçek nedenler ortaya çıkarılmamış.
İşte bu nedenle ben bas bas tepinip medya artık ölmüştür diye bağırıyorum.
***
Biliyorsunuz, bizim meslekte bir 5N 1K kuralı vardır. Gerçi ben N harfiyle başlayanlar arasında sadece Nasıl'ı bilirim, diğerlerini bir türlü öğrenemedim gazeteciğe başladığım yıllardan beri. K'yı da zar zor hatırlarım ama olsun, bu kurallar ben bilmesem de geçerlidir.
Şimdi Nepal olayını duyar duymaz eğer bu memlekette gazetecilik ölmemiş olsaydı hemen birtakım bağlantıları kurmak, olayın her yönünü tarihe giderek incelemek gerekirdi.
Örneğin, bir yıl kadar önce bu ülkenin bulunduğu coğrafyaya bir Türk kafilesi de gitti.
Bu kafilenin içinde Ertuğrul Özkök ve Hürriyet üst düzey yöneticileri de vardı.
Şimdi gerçek bir gazeteci, bu seyahat ile cinayet olayları arasında bir bağlantı olup olmadığını da sorgulamalıydı. Haberi ben yazsaydım, fazla soruşturma yapmadan prensin çıldırmasını bizim üst yöneticilerle bir şekilde tanışmış olmasına, tanışmasa bile onları uzaktan görmesine bağlardım. Haberi kafadan o şekilde yazar, manşete de taşırdım.
Fazla araştırmaya gerek de yok bu bağlantıyı bulmak için; çünkü üst düzey yöneticileri her gördüğümde ben çıldıracak duruma geliyorsam prensin de çıldırmaması için mantıki bir neden gayet tabii ki yok.
***
Diyorsanız ki bu bir fantezi, bu olmaz.
Peki öyleyse şimdi size Nepal faciasının altında yatan korkunç gerçeği açıklayacağım.
Sıkı durun. Aslında bu, yazılan haberlerin içinde var ama gazetecilik ölmüş olduğu için arkadaşlar gözlerinin önündeki büyük haberi de göremiyorlar.
Bakın olayın perde arkasının anlatıldığı haberde ne deniliyordu. ‘‘Asya'da Himalaya Dağları'ndaki Nepal'i şoke eden kanlı olay, kral, kraliçe ve ailesinin Narayanhiti Sarayı'nda yedikleri akşam yemeği sırasında patlak verdi. Eskiden ülkeyi yönetmiş olan, RANA AİLESİ MENSUBU BİR ESKİ BAKANIN KIZINA áşık olan 29 yaşındaki veliaht prens...’’ diye başlıyor ve gidiyor haber.
Sevgili okurlar.
Rana adındaki herhangi bir insanın içinde bulunduğu hissi bir ilişkide onun karşısındaki insanın kısa sürede çıldırmaması, kafayı yememesi ve cinayet de dahil hayatta aklınıza gelebilecek her türlü şeyi büyük bir sadistik keyifle yapmaması mümkün değildir.
Prens, Rana ailesinden kadına áşık olduysa eğer, onun cinayet işlemeye başladıktan sonra 11 kişide durabilmesi asıl büyük bir mucizedir.
Allah'tan Rana ailesinden kızla henüz daha evlenmemişler. Bir de 2-3 yıllık evli olsaydı adamcağız, maazallah bir öldürmeye başladı mı duramaz, Nepal'i tamamen ortadan kaldırdıktan sonra Çin Halk Cumhuriyet'nde de seri cinayetler işlemeyi sürdürürdü.
Dolayısıyla Türk basını bu haberi göremediği için bitmiş durumdadır, ayrıca prens efendi de mazur görülmelidir.
Paylaş