Paylaş
Hürriyet Gazetesi'nin fiyatı 100 bin liraya indirildi.
Gelen bilgilere göre tirajımızda büyük patlamalar yaşanmaktaymış.
Yepyeni insanların da Hürriyet okuru olmaya başlamaları herkesi çok sevindiriyor.
Ben hariç. Ben buna üzülüyorum. Bugüne kadar beni okumak zorunda kalmadan beynini o saf, güzel ve primitif haliyle tutmayı başarmış, kalbi sevgiyle dolu yeni insanların birden bu köşede yazılanlara muhatap olmaya başlaması, kimbilir ne vahim olaylara yol açacak.
Onların yaşayacaklarını düşündükçe içim bir tuhaf oluyor.
Artık kafayı mı yerler, gazeteyi mi yerler orasını bilemem.
Gazete yönetimine söyledim, ‘‘Yeni gelenler okumasın’’ diye bir uyarı assınlar istedim benim köşeye. Tabii yine kimse beni umursamadı.
Kendileri bilir, söylemedi demesinler sonra. Şimdi işin yoksa yeni Hürriyet okuyucusu olanlarla uğraş dur bakalım.
Sevgili düzenli okuyucularım. Bana bir iyilik yapmak istiyorsanız, lüften yeni Hürriyet okuyucusu olanları arayın bulun ve onlara beni anlatın.
Herkes bir kişiye beni anlatsa sorunu çözeriz. Böylece benim kendimi tekrar anlatmam ile kaybedilecek muazzam zamanı ve köşe yerini de tasarruf etmiş oluruz.
Biliyorum sizin de vaktiniz az, ama bunu bana yapılan değil de memlekete yapılan bir iyilik olarak görün, okey mi?
***
Biliyorsunuz, bundan uzunca bir süre önce kendini her geçen gün yenileyen Hürriyet Gazetesi için ‘‘BİR CHATEAU MARGAUX BİR HÜRRİYET’’ sloganının münasip olacağını söylemiştim.
Bu slogan, medyada var olan postmodern gelişmeleri de içeren, günün anlam ve mahiyetini de açıklayan hoşluktaydı.
Ve halk bu sloganı benimsedi arkadaşlar!
Hayatta sadece plastik tıpaçlı şarap içmiş olan insanlar bile bu sloganın gazetemize uyduğunu itiraf etmek zorunda kaldılar.
Ama şimdi ne yazık ki, bu mükemmel sloganı da değiştirmek zorundayız artık.
Tiraj zaten iyiydi. Şimdi ikiye, üçe katlayacaklar bunu. Bu kadar fazla sayıda insanın var olduğu bir ortama Chateau Margaux uygun gitmez.
Dolayısıyla yeni sloganımız şöyle bundan böyle: ‘‘BİR ADET KÜP VİŞNE MİSTEL ŞARABI BİR ADET HÜRRİYET.’’
CHATEAU Margaux ne kadar Fransız'sa, Küp Vişne Mistel Şarabı da o kadar Türk'tür, bilmem anlatabiliyor muyum?
(Halka yararlı bilgiler No: 1. Mistel şarabını Denizli'de bulabilirsiniz. Bunu en iyi içme yolu şöyle: Üç parmak kadar şarabı büyük bir bardağa koyun. İçine bir adet limon sıkın. Altı adet buz atın. Üstüne de biraz madensuyu koyun. Karıştırın. Hafakanlar bastığı zaman; örneğin Meclis'te oylama filan seyrederken, Bülent Ecevit'i dinlerken veya genel yayın yönetmeninin hayat hakkındaki görüşlerini onaylamak zorunda kalırken, ya da karınız eve gelince bir yudum için bundan, içiniz bir anda rahatlayacak. Deneyin de görün.)
Yeri gelmişken söyleyeyim. Tirajdaki yeni gelişmeler nedeniyle Halka Yararlı Bilgiler notlarına da bugünden itibaren başladım. Zaman zaman bu notları yazılarım içinde göreceksiniz.
***
Gazetenin haddinden fazla halka açılması ile benim, gazetecilerin aslında ‘‘bir kamu görevlisi’’ sayıldıklarını öğrenmem maalesef aynı güne rastladı.
Bir günde iki adet üst üste şok bana bile fazla geldi, yemin ediyorum.
Hayatım boyunca kamudan uzaklaşmaya çalıştım. Bana ‘‘kamu yararı’’ ilkesinden bahsettiklerinde ondan anladığım şey, sokağa çıkmayı da kestiğim takdirde her şeyin daha yolunda gideceğinden ibarettir.
Görevli de olmak istemiyorum; çünkü bu sıfat bana ilkokulda koridorlarda dolaşmakta olan hademeleri hatırlatıyor. Bir tanesi beni çok kötü dövmüştü, hocaya şikáyet etttim, o da beni dövdü zamanında.
Sevmem görevli olmayı da, kamuyu da.
Şimdi mahkeme kararlarına da geçmiş biz gazeteciler, kamu görevlisi olarak bilinirmişiz.
Madem öyle beni de özelleştirin. Transfer olacağım filan yok, o işler bitti artık, beni de özelleştirin biraz para kazanayım bari.
Özelleştikten sonra gideceğim şirketin görevlisi olurum, iyi de para bastırırlarsa onlar için yapmayacağım iş yok vallahi...
Paylaş