Paylaş
Çok uzun zamandır Hürriyet üst yönetimine ihtilalci komünistlerin sızmış olduğundan şüphe etmekteydim.
Bu konuda bir dosya hazırlamaya uzun süredir çalışıyorum, ancak ihtilalci komünistler gizli çalışmaya alışık oldukları için aleyhlerinde kanıt toplamak hiç de kolay değil.
İki küsur yıldır bunların faaliyetlerini hissediyor, ama somut delil bulamıyordum.
Elde somut delil olmayınca, bunları patrona ihbar edip takdir primi alma hayallerimi de doğal olarak hayata geçiremiyordum.
Umudum tükenmek üzereydi. Ta ki dünkü Hürriyet'i elime alıncaya kadar...
***
Birinci sayfanın altında soldan sağa yan yana üç haber yer alıyordu.
Soldaki ilk haberin başlığı şu: ‘‘Ecevit'le Birlikte Devlet Dersi Verdik.’’
Bu haberde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, devletimizin ne kadar mükemmel olduğu konusundaki rutin demeçlerinden bir tanesini vermişti.
Şimdi en sağdaki habere gidelim.
Haberin başlığı şu: ‘‘Dünya Bankası: Geleceğiniz Parlak.’’
Bu haberde Dünya Bankası Başkan Yardımcısı, ‘‘Çok umutluyum. Türkiye gelecekte çok önemli gelişmelere sahne olacak’’ demiş.
Bizim medyada son iki yıldır sürekli olarak IMF ve Dünya Bankası'nın mutlu ve umutlu Türkiye yorumları çıkıyor.
Onlar konuştukça ekonomi biraz daha batıyor, ama olsun onlar hálá konuşuyorlar.
İleride yeterince sinirlenirsem bu iki kuruluşun perde arkası gerçeklerini ve buradaki uzmanların büyük bölümünün de bir boka yaramadıklarını yazarım belki.
Şu andaki önemli görevimi ihmal etmemek için bu konuya şimdilik girmeyeceğim.
***
Evet, şimdi sol ve sağda yer alan bu iki haberin tam ortasında yer alan habere gelelim.
Başlık: ‘‘Çadırlar Uçacak.’’
Biliyorsunuz ki deprem bölgesinde herkese yetecek çadır nedense kurulamamış durumda.
Bütün dünya bunun nasıl olup da bir türlü becerilemediğini konuşuyor.
Şimdi kış ‘‘beklenmedik, sürpriz biçimde’’ geldi ya, bu derme çatma çadırların da çıkan rüzgárda uçması bekleniyormuş.
İşte bakın, ihtilalci komünistler bu şekilde çalışırlar.
Bu haberi tam göbeğe koyunca, insan ister istemez hem soldaki habere, hem de sağdakine tepki duyuyor.
Örneğin, ‘‘Geleceğiniz parlak’’ diye konuşan dallamaya, ‘‘Sıçayım geleceğe, sen bugüne baksana inek’’ demek kaçınılmaz oluyor bu durumda.
Veya soldaki haberde, ‘‘Konuklarımıza devletimizdeki ahengi sergiledik’’ diye konuşan Cumhurbaba'ya da ‘‘Yahu be Baba, şu mükemmel ahenginizi biraz da bize karşı sergilesenize Allah aşkına. Yabancılar pek memnun, ama biz bir şey göremedik bu devletin ahenginden. Baksanıza hükümet iki eliyle bir şeyi doğrultup doğru dürüst çadır bile kuramadı be Baba’’ hatırlatmasını yapmak gerekiyor.
Yani bu kadar fazla aheng nedeniyle galiba insanlar biraz fazla rahatlayıp mayışıveriyorlar.
Bu böyle olmalı, yoksa 21'inci yüzyılda tüm Türk cumhuriyetlerinin lideri olarak ikinci süper devlet olma planları yapan devlet adamlarının, depremzedeleri sokakta bırakmayı başka bir gerekçeyle açıklayabilmeleri mümkün değil.
***
Bakın gördünüz mü olanları?.. İhtilalci komünistlerin sayfa düzeninde yapmış oldukları gizli plan nedeniyle ‘‘Parlak geleceğimizi’’ de ‘‘Devletteki mükemmel ahengi’’ de unuttum, ‘‘Çadırların uçacağına’’ kafayı taktım.
Yani benim ağzıma gelenler bu kadarsa bir de deprem bölgesinde bu fırtınada sokakta uykusuz duran insanlar bu ‘‘aheng’’ ve ‘‘parlak gelecek’’ konusunda kimbilir neler diyorlardır acaba?
Sorup öğrensem de bunları yazabilmemin mümkün olacağını kesin biliyorum, çünkü burası hálá daha aile gazetesi olma iddiasında.
Hürriyet üst yönetimindeki ihtilalci komünistlerin memleket gerçeklerini suratımıza çarpma yolundaki sinsi planlarını ortaya çıkardığım için yapmış olduğum bu çalışma, umarım patron tarafından takdir edilir de hak ettiğim primi alırım.
Paylaş