Paylaş
New York Times'ın yazdığı editoryal bu köşede yer aldıktan sonra başta Başbakan Ecevit olmak üzere herkes bunu kendini haklı çıkarmak için kullandı.
Çünkü depremden hemen sonra yazılan bu editoryalde, ‘‘Böylesine büyük bir deprem dünyadaki her ülkeyi zor durumda bırakabilirdi’’ deniliyordu ve bu cümle de bizimkilerin pek hoşuna gitti.
Ancak New York Times beş gün içinde depremle ilgili ikinci bir editoryal daha yazdı.
Madem ki bizimkiler bu gazetenin fikirlerini hemen kabul ediyorlar, o zaman da bu editoryalin tümünü okumalarında yarar var.
Aynen aktarıyorum:
* * *
TÜRKİYE'DE ÖLÜ SAYISI ARTARKEN
‘‘Türkiye'de şu anda var olduğu tahmin edilen 40 bin civarındaki ölü sayısının duygusal ve sosyal ağırlığını kavrayabilmek imkánsızdır. Eğer bu ölü sayısı tahmini doğru çıkarsa bu deprem 1998'de Ermenistan'ı vurup 25 bin kişinin ve 1990'da İran'ı vurup 40 bin kişinin ölümüne yol açan depremle aynı kategoriye dahil olacaktır.
Bu kadar kısa zamanda bu kadar insanın ve materyalin ortadan yok olmasına yol açan tek şey 20'nci yüzyılın savaş alanları olabilir. Ve medeni yaşamın temel ilkelerinden bir tanesi de, savaş alanına gönderilen insanların -ki bunlar genel nüfusun sadece küçük bir bölümünü oluştururlar- oradaki koşulları hayal edilmesi bile zor derecede korkunç bulmalarıdır.
1889'daki Johnstown seli ve 1900'deki Galveston kasırgası bu memlekette hálá daha konuşulan afetlerdir. Selde 2 bin, kasırgada da 6 bin kişi yaşamını yitirmişti.
Amerika'nın deneyiminde Türkler'in şu anda çekmekte oldukları acıyı kavramamıza yardımcı olacak boyutta bir analoji yoktur. Türkler'in dahi felaketin boyutunu şu anda tam kavrayamamış olmaları mümkündür.
Ancak bugünlerde birbiriyle uyuşması çok zor olan birçok düşünce de insanın aklına geliyor.
Türkiye'den gelen haberleri okurken, televizyon haberlerini izlerken, insan elinde olmadan toplum denilen şeyi oluşturan birbiri içine geçmiş sistemlerin ve aynı zamanda düşünme ve davranış alışkanlıklarının da ne kadar hassas ve karmaşık olduğunu düşünüyor.
Toplum denilen bu şeyde su sistemleri var, elektrik, komünikasyon sistemleri var, şehir mekánındaki evlerin yapıları var, siyasi güç, sosyal hizmetler, ekonomik ilişkiler, arkadaşlık, aile yapıları var.
Geçen haftanın depreminden sonra oluşan yeni coğrafyada bütün bunlar bir anda yıkılarak bize gündelik rutin yaşamın gerçekte nasıl da parlak ve sonsuz bir ağ olduğunu trajik bir şekilde gösterdi.
Bu ağı, yapıyı dışarıdan gelip de tekrar onarmanın nasıl zor olduğunu görmekte de yarar var.
Kurtarma çalışması için deprem bölgelerine akan insanlar, oralarda bulunan insanlara sivil bir tutarlılık sağlayamadıkları gibi bir anda kendi aralarında bile bunu sağlamaktan aciz olduklarını gördüler.
Medeniyet, bizim kızgın bir şekilde globalleşmeyi sürdüren bu dünyada unuttuğumuzdan çok daha lokal, çok daha organik, bunu da gördük.
Önümüzdeki yıllarda araştırmacılar bu depremde, örneğin ilk şok ve ondan sonraki şoklar ve bu düzeydeki bir depremde olması kaçınılmaz olan tahribat gibi normal olan şeylerle, nelerin anormal, suni olduğunu ortaya çıkarmakla uğraşacaklar.
TÜRKİYE'DEKİ ÖLÜMLERİN BU KADAR FAZLA OLMASI VE SAYININ KATLANMASI, HİÇBİR KURALA UYMAYAN BİNALAR VE DEPREME DAYANIKLI BİNA YAPIM KURALLARINA UYULMAMASI NEDENİYLEDİR.
AYRICA ÖLÜMLERİN ÇOK OLMASI, DEPREM OLASILIĞINA KARŞI OLAĞANÜSTÜ BİR ŞEKİLDE HİÇBİR HAZIRLIĞIN BULUNMAMASINDAN DA KAYNAKLANMIŞTIR.
BU DURUM OLAĞANÜSTÜDÜR, ÇÜNKÜ TÜRKİYE'NİN SON DERECE AKTİF BİR DEPREM KUŞAĞINDA OLDUĞU VE YILLARDIR DA BU TÜR FELAKETLERLE KARŞI KARŞIYA KALDIĞI HERKES TARAFINDAN BİLİNMEKTEDİR.
DEPREMDEN SONRAKİ YARDIM ÇALIŞMALARININ YARATTIĞI KARMAŞAYA BAKTIĞIMIZDA, HALKIN İRADESİNİN GÜÇLÜ OLMASINA RAĞMEN O SALI SABAHI ÇÖKEN ŞEYLERDEN BİR TANESİNİN DE SİYASİ İRADE OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ.
Bazı insanlar Türkiye'deki ölü sayısının büyüklüğüne bakarak böylesine büyük ve ani vuran bir depreme hazırlıklı olmanın imkánsız olduğunu ve tabiatın bir biçimiyle başa çıkılmaz ve insanın da bir şekilde yetersiz olduğunu söyleyebilirler.
ANCAK BU YANLIŞ BİR SONUÇ OLUR.
BURADA MESELE, DEPREMLERİ ÖNLEMEK VEYA ÖLÜMLERİ TAMAMEN ÖNLEMEK FİLAN DEĞİLDİR.
BURADA MESELE, GEREKSİZ ÖLÜMLERİ ÖNLEMEK VE DEPREM VURUNCA DA BİR ŞEHRİN KENDİSİNİ ÖLDÜRMESİNİ ÖNLEYEBİLMEKTİR.
TABİAT BİR ŞEKLİYLE BAŞA ÇIKILMAZ OLABİLİR, ANCAK İNSANIN İHMALCİLİĞİ, İŞLERİ SAVSAKLAMASI BAŞA ÇIKILMAYACAK BİR ŞEY KATİYEN DEĞİLDİR.’’
* * *
New York Times'ın yeni editoryali bu kadar.
Yazıda vurgulamaları ben yaptım ki siyasilerimiz bunları özellikle okuyup da biraz utansınlar istedim.
Bu uğraşımın sonuç almasının zor olduğunu biliyorum, çünkü utanma hissi olsaydı bu insanlarda, bugün Türkiye'de bu acılar çok daha az yaşanır olurdu.
Paylaş