Paylaş
Benim şahsi ‘‘Önde Gelen 100 Türk Büyüğü’’ listemde ‘‘Top 10’’ kategorisi içinde yer alan Hasan Cemal, bundan bir ay kadar önce bir deklarasyonda bulundu.
Bana dedi ki, ‘‘Ben bundan sonra fırsat bulduğumda Bodrum'a gidebilirsem, perşembeden hareket edeceğim, cumayı beklemeyeceğim’’.
Şimdi bazı okurlar bunun aramızda bir konuşma olduğunu, bunu neden bir deklarasyon olarak nitelendirdiğimi anlamakta zorluk çekeceklerdir.
Bu memlekette köşe yazarları temelde iki kategoriye ayrılırlar.
Aslında dört kategoridirler ama burada lüzumsuz kavgalar yaratmaya gerek yok. Hakaret davası filan riskine de girmek istemiyorum. Malum gazeteler finansal sıkıntı içindeler, bari ben fazladan mali yük getirmeyeyim bizim üst yöneticilerimize.
Ah üst yöneticilerim ah, sizi her gün anıyorum haberiniz olsun, kulaklarınız çınlarsa hiç şaşırmayın.
Onun için diğer iki kategoriyi bırakalım şimdi. İlk kategoride lüzumsuz yazarlar vardır. Bunların ne dedikleri, neden dedikleri önemli değildir. Deseler de olur, demeseler de. Ağırlıkları yoktur, kiloları fazla olsa bile yoktur.
Örneğin bu kategoride ben yer alıyorum. Yani Hasan Cemal'in yukarıda aktarmış olduğum deklarasyonunu ben yapmış olsaydım bu ilk önce bir deklarasyon olmaktan çıkar sadece monolog olurdu, bu bir.
İkincisi de birçok insan haklı olarak ‘‘Cehennemin dibi, bize ne, nereye ne zaman gittiğinden’’ derdi bana.
*
İkinci kategoride yer alan yazarlar ise ağırlıklı adamlar. Hasan Cemal gibi ‘‘İyi, Kötü ve Çirkin’’ filmindeki Clint Eastwood'un gerektiğinde dublörü olabilecek kadar münasip fiziksel özelliklere sahip olsalar da ağırlıkları müthiş.
Herkes onları dinler. Bu nedenle bir laf edecekken uzun uzun düşünürler. Yeni bir genel yayın yönetmeni gerektiğinde de patronlar hep bunların arasından birisini alırlar; kimse ilk kategoride yer alan yetenekli çocuklara itibar etmez.
Yavaş da yazarlar, yazı yazma süreleri bazen 12 saate bile çıkar.
İlk kategoride kalan yazarlar ise hızlıdırlar. Kimse onların fikrini ciddiye almadığı için akıllarına ilk geleni yazmalarında bir sakınca da yoktur. İkinci kategoride olanların ise yazdıkları akıllarına belki de dördüncü gelendir. İlk üçüne itibar etmezler, ona güvenmezler, süzgeçten geçirirler her şeyi.
İşte bu nedenle de Hasan Cemal'in diyalog görünümünde söylediği her şey benim için bir deklarasyondur. Toplum için de böyle algılanmasını tavsiye ederim.
Onun söylediği her şeyin temelinde derin bir anlam vardır.
*
Deklarasyondan daha 20 gün bile geçmeden derin anlam ortaya çıktı. THY ani bir karar alarak hafta sonu uçuşlarında fiyat çeşitlemesine gitme kararı almıştı.
Örneğin, İstanbul-Bodrum arası uçuşlarda perşembe günü fiyatı, cuma günü yüzde 25 zamlı olarak uygulanacaktı.
İşte iki yazar kategorisi arasındaki farka çarpıcı bir örnek daha sevgili okurlar. İnsanın suratına tokat gibi iniyor bu.
İlk kategoride kalanlar aval aval bakarken hayata, ikinci kategoridekiler aynı zamanda bir araştırmacı gazetecilerdir de.
Sorarlar, konuşurlar, haber yakalarlar. Bazen de bu haberi bize söylemez, kendileri için kullanırlar ama olsun helal olsun onlara, memlekete bunca yaptıklarından sonra bunu mu esirgeyeceğiz onlardan?
Hasan Baba da yakalamış THY'nin yapacağı zammı önceden, sonra da diyor ki, artık Bodrum'a gidersem perşembe günü yapacağım bunu.
Pes ki ne pes. Size tavsiyem bundan sonra onun yazılarını daha dikkatli okuyun, tiyoları alın, kararlarınızı onu okumadan katiyen vermeyin.
*
Şimdi diyeceksiniz ki, Hasan Baba senin gibi ilk kategoride yer alan bir yazara göre tonlarca daha fazla para kazanıyor.
Hasan Baba'nın maaşının 30'a bölünmüş miktarı senin neredeyse iki aylık toplamına eşit.
Böyle diyeceksiniz ve soracaksınız, ‘‘Böylesine refah payı olan bir insan neden tasarruf yapmak zorunda olsun ki?’’
Haklısınız bu tespitlerinizde. Ama şu da var: Önemli olan tasarruf değil ki önemli olan araştırmacı gazetecilik ve onun getirdiği haber atlatma keyfi.
Onu yapıyor diye kızmayın ona. Ayrıca son söz olarak şunu da söylemek gerekiyor: İnsanın kazandığı para miktarı artınca harcama yapması da zorlaşır. Kıyamaz bir türlü paraya. İşte bu nedenle de ben, arkadaşlar arasında son derece cömert bir insan olarak tanınıyorum.
Bu da bilinsin yani!
Paylaş