Serdar Turgut: O köylüyse ben de Stalin'im






Serdar TURGUT
Haberin Devamı

HÜRRİYET Gazetesi üst düzey yönetimi ile aramda uzlaşmaz çelişki var.

Bunu duymayan kalmadı sanıyorum.

Ancak çelişkinin düzeyinde son günlerde hızlı bir tırmanış var. Bu yeni bir gelişme, onun için yazıp haber vereyim dedim size.

Bir süredir ben üst düzey yöneticilere sataşmama kararını aldım.

Uslu bir köşe yazarı olmaya karar verdim.

Hele üst düzey yöneticilerin en üstü olan genel yayın yönetmenime bırakın sataşmayı, onun hakkında kötü düşünce bile aklıma getirmemeye başladım.

Bizim sektörde olan biteni biliyorsunuz, hiç şakaya gelmez, bir kızarsa ne yapacağı belli olmaz.

Bu nedenle o bana telefon açtığı zaman bile artık ayağa kalkıp hazırola geçiyorum.

İşi şansa bırakmayayım dedim, yöneticilerimin ne kadar mükemmel insanlar olduğunu anlatan birkaç yazı taslağı da hazırladım.

Onaylasınlar diye üst düzeye gönderdim, ‘‘Yeterince his dolu olmamış biraz daha üzerinde çalış bunların’’ diye geri gönderdiler.

Onlara sevgimi göstermek ve geleceğimi garantiye almak için bu aralar bir şiir de yazıyorum. Bizim kültür sayfasında bu sevgi şiirini yayınlarlarsa ilerde, dünyalar benim olacak.

Bir tek türkü yazmadığım kalmadı üst düzey yöneticiler hakkında, o konuda da çalışmalarım var, ilerde olan bitenden haberdar ederim sizi.

***

Başıma iş gelmesin diye bu şekilde tavır almışken üst düzey yöneticilerden provokasyon başladı.

Size yemin ediyorum beni deniyorlar. Bakalım buna da sabredecek mi, nereye kadar kendini tutacak deyip, beni test ediyorlar.

Birkaç gündür olan bitenleri yazıp vaktinizi almayayım, çünkü asıl konuya acilen geçmeliyim.

Dün provokasyonları sonuca ulaştı sevgili okurlar. Ben dün bizim gazetede bir haber okudum ve manen bittim.

Atılmaktan filan da korkmuyorum artık, çünkü o haberle yediğim darbeden sonra kimse bana artık daha büyük bir kötülük yapamaz.

***

Birlikte okuyalım haberi: ‘‘Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in 1980 öncesinde CHP'de Rahşan Ecevit'in girişimi ile kurulan KÖYLÜ DERNEĞİ'ne üye olduğu ortaya çıktı. Derneğin diğer ünlü üyeleri arasında HÜRRİYET GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ ERTUĞRUL ÖZKÖK ve ANAP'lı Işın Çelebi de bulunuyor.’’

İşte bu kadardı haber ve benim geleceğimden korkarak takındığım alttan almacı tavrımı da bir anda silip attı.

İyi ki çalışacak başka gazete yok ortada, çünkü yıllar boyu emek vererek oluşturmuş olduğum ilkelerim doğrultusunda bir zamanlar Köylü Derneği'ne üye olabilmiş bir genel yayın yönetmeni ile çalışmayı reddetmem ve istifa etmem gerekecekti o zaman.

Düşünsenize, bir sürü iş çıkacaktı başıma. İstifa dilekçesi yaz, İnsan Kaynakları'na git, dert anlat, tazminat iste, yeni çalışacak yer bul filan.

İyi ki alternatif iş imkánı yok da bu tür işlere girişemedim.

***

Sevgili okurlar.

Ertuğrul Özkök köylüyse ben de Stalin'im.

O hayatında köylüyü ilk ve son kez Floransa'da gördü. Chianti şarabı içmek için gitmişti oraya ve etrafta dolaşan bazı insanları işaret ederek ‘‘Bunlar da ne?’’ diye sorunca onların üzüm yetiştirenler olduğu anlatıldı kendisine.

O günden bu yana benim bildiğim kadarıyla köylü görmeyi refüze eder hep.

Bırakın köylüleri, diyalektik materyalizm açısından daha ileri bir sınıf olduğu iddia edilen işçileri de görse tanımaz.

Çünkü o 1978 yılından bu yana şehir otobüsüne binmeyi ilke olarak reddetmiştir.

Makam arabası olmadığı dönemde bile sırf halkla birlikte olmamak için hep yürürdü.

***

Sonuç olarak iki şey söyleyeceğim.

Ertuğrul Özkök'ü Köylü Derneği'ne üye yazmayı düşünebilen bir partinin Türkiye'ye yararı olmayacağı daha o gün anlaşılmış olmalıydı. Bu kadar hatalı bir karar verebilen bir partinin Türkiye'yi yönetebilmesine imkán ve ihtimal gayet tabii ki yok.

İkinci ve son söyleyeceğim şey de şu:

Stalin köylülere ne yaptı bir hatırlayın bakalım. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Yazarın Tüm Yazıları