Paylaş
BİR süredir toplum, bırakınız toplumu aileler ikiye bölünmüş durumda.
Genellikle Türkiye Birinci Ligi karşılaşmaları öncesinde rastlanılan bu durum, bu kez siyasetle ilgili ortaya çıktı.
Gerçi eskiden de aile içinde buna benzer bölünmeler yaşanırdı.
Örneğin ailede iki çocuk varsa bunlardan bir tanesi komünist, diğeri faşist olabilirdi pekala.
Veya anne Maoist, baba Moskova yanlısı da olabilirdi.
Ancak bu tür durumlar memlekette genel bir kriz çıkmaya hacet kalmadan kısa yoldan çözülürdü.
Kardeşlerden biri diğerini öldürürdü ya da anne babayı uyurken boğardı ve mesele yurt çapında bir krize yol açmadan çözülür giderdi.
Ancak bu sefer durum böyle olmadı.
* * *
Pek fena bölündük bu kez. Bir kısım ‘‘Sezer haklı’’ diyor. Diğer kısım ‘‘Haksız’’ diyor.
Yazıişleri masalarından tutun da minibüs duraklarına kadar bu bölünme son derece net bir şekilde yaşanıyor.
Olan bitenler hakkında da çok ilginç açıklamalar, fikir yürütmeler var.
Yok efendim Sezer aslında Türkipye'de demokrasinin geleceğini temsil etmekteymiş.
Yok efendim bu son KHK krizi memlekette ‘‘derin devletin’’ Sezer'in güvenilirliğini yoklamak için geliştirdiği suni bir krizmiş.
Yok efendim aslında Başbakan Ecevit'in bu olan bitenden pek haberi yokmuş, memurlarla ilgili KHK'yi bile son anda fark etmiş, bütün bu alınması istenilen tedbirler aslında askerlerin istekleri doğrultusundaymış.
Falan, filan. Bir sürü fantastik, ipe sapa gelmez teori ortaya sürülüyor hiç utanmadan sıkılmadan. Ortam müsait olsa olan bitenden bir kısım Marksist ve hatta Maoistler bile sorumlu tutulacak, o kadar feci durum anlayacağınız.
Tabii yapılan bütün bu yorumlarda hafiften vatan hainliğinin izlerini de görmüyor değilim. Yani bu KHK'yi şu istiyor filan gibi yorumları ortaya atanlar bence bölücü vatan hainleridir ve asılmalılar, ancak bu bugün bizim konumuzu oluşturmuyor.
Vakti gelirse eğer kimlerin asılması gerektiğini bir liste halinde ve her ismin karşısına gerekçemi de yazarak hemen takdim edebiirim.
Bugün benim meselem başka. Bugün memurlarla ilgili KHK'nin asıl sorumlusunu açıklayacağım.
* * *
Evet asıl suçlu Cotterelli'dir. IMF Türkiye masası şefi memurların kolayca ve gerekçe göstermeden işten atılmasını sağlayacak olan KHK'nin fikir babasıdır.
IMF'ye göre bu memlekette memurların yüzde 90'ı fazla işe yaramayan bir zümreyi oluşturmaktadırlar.
Ecevit hálá daha sosyal demokrat olduğu izleniminde olduğundan IMF ile görüşmelerde memurları böyle işten çıkarmalarının fazla şık olmayacağını ve hükümetin bunu seçmene anlatmasının pek de kolay olmayacağını söylemiş, herhalde bunu içime sindiremem demiştir.
Ancak Cotterelli bu konuda ısrar etmiştir. Israrlıdır çünkü başarılı olmak zorundadır. (Neden başarılı olmak zorunda olduğunu biraz sonra izah edeceğim, sabırsızlanmayın.)
Hükümet de bunun üzerine ‘‘Yapsak yapsak bunu nasıl yapsak’’ diye dört dönmeye başlamış ve sonuçta akla bu son gündeme getirilen KHK gelmiştir.
Yani memurların yüzde 80'e yakını bölücü ve şeriatçı olarak ilan edilip de işten atıldığında hem memleketteki laik seçmenler hem de IMF mutlu kılınacak böylece bir taşla üç kuş birden (üçüncü kuş televoleci ekonomi yazarları) vurulmuş olacaktır.
* * *
Gördüğünüz gibi son siyasi krizden Türkiye IMF masası şefi sorumludur.
Cotterelli, başarılı olmak zorundadır ancak ABD'de Türkiye ile ilgili olarak çalışmakta olan her üst düzey bürokrat gibi o da tamamen delirmek üzeredir.
Ben birkaç yıl önce ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye ile ilgili iki üst düzey bürokratı ile Washington'da bir yemek yemiştim. Öğle vakti olmasına rağmen ikisi de dörder martini devirdiler. Türkiye ile uğraşmak onları sinir hastası haline getirmişti, bir de bedava içki buldukları için mümkün olduğunca fazla içtilerdi.
Cotterelli de uzun zamandır Türkiye konusunda kuşkulara sahipti ve duyduğuma göre o da sinir krizi geçirmek üzereymiş. İşte tam bu anda memur KHK'si ortaya çıkarak onun bozulan sinirini az da olsa düzeltti.
Cotterelli baba, canını çok sıkma, bir daha geldiğinde çak bir telefon bana, sana güzel bir rakı ısmarlayayım, kendini daha da iyi hissedeceksin bak gör, dinle beni Cotterelli! Tekirdağ rakısı açtıracağım söz veriyorum!
Paylaş