Serdar Turgut: Monica'nın ağzı

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Yemin ediyorum şu kapitalizm çok ilginç bir sistem.

Alın Monica Lewinsky'yi.

Şimdi, bu kızcağız şu anda örnekleri fazla etrafta bulunmayan ve en azından benim nostaljiyle andığım sosyalist ülkelerden bir tanesinde doğsaydı...

Büyüyünce de politbüro başkanının veya bizim eski Maoistlerin dediği gibi çeyirmenin (Chairman) makamında onunla seks yapsaydı...

Büyük bir ihtimalle fazla etrafta konuşup da Marksizm'in ilkelerini ayaklar altına almasın diye onu en yakın Gulag'da boğazlayıp gebertirlerdi.

Bu aslında sosyalizmin kapitalizmden ahlaki açıdan neden daha üstün olduğunu da insana anlatan bir örnektir.

Çünkü Monica'nın sosyalist bir ülkede daha sonra anılarını yayınlaması imkánı katiyen olamayacağından insanlık abuk bir bireysel hikáyeyi daha kitap halinde görme zulmünden kurtulmuş olacaktı.

Kapitalizmde ise durum farklı.

Kadın hem başkanın ofisinde çatır çatır seks yapıyor.

Sonra deneyimlerini televizyonda anlatmakla yetinmeyip, 600 bin dolar karşılığında kitap yazmaya başlıyor.

Bunlarla da yetinmeyip iş hayatına atılıyor.

***

Monica Lewinsky, kendi adına bir ruj markasını piyasaya sürmek için makyaj ürünlerini üreten firmalarla görüşme yapıyormuş.

Satacak bunca mal varken neden ruju seçti bilemiyorum.

Kábus gibi bir şey bu, çünkü sizi bilemem ama Monica'nın ruju denilince benim aklıma Monica'nın ağzı geliyor.

Monica'nın ağzı aklıma gelince, oral seksi istemeden de olsa düşünüyorum.

Haydi yani bütün bilinç akışım bu noktada kalsa, bu noktada bitse gayet iyi, fazla zarar, fazla bir sorun yok.

Ama bitmiyor ne yazık ki, çünkü Monica'nın ağzı diye düşününce de bu kez aklıma Clinton geliyor.

Eh tabii meseleyi bu noktaya kadar getirdikten sonra bilinç akışını Clinton'un manevi kişiliğinde sona erdirecek değiliz ya...

Bilinç akışım, konu gereği nerede bitmesi gerekirse o noktada bitiyor.

Umarım açıkça yazmama gerek yoktur, anlamışsınızdır meseleyi.

Ne gereği var yani şimdi değil mi böyle bir şeyi düşünmek zorunda kalmanın.

Sanki başımızda yeterince dert yokmuş gibi...

***

Çok sübliminal bir mesajı var bu ruj hadisesinin.

Mutlaka çok satacaktır bu ruj piyasaya çıktığı gün.

Çünkü dünya benim gibi anlamsız bilinç akışlarıyla yaşayan insanlarla dolu.

Üstelik onların çoğu sebep-sonuç ilişkisi kuramayacak kadar aptal olduklarından bir malı, örneğin bir ruju gördükleri zaman bunun neden kendilerinde heyecan yarattığını da anlayamıyorlar.

Kapitalizm de bu salak yığınlara mal satarak kendini durmadan yeniliyor.

Gel de şimdi gerçekten sosyalizmi özleme.

Dediğim gibi öldürürledi kızı orada, oral seksten sonra; ortada ne ruj olurdu ne de başkanın anatomisine kadar giden bilinç akışları.

***

Monica ve ağzı New York'a yerleşiyorlarmış.

Bilin bakalım başka kim New York'a yerleşmeye hazırlanıyor?

Evet doğru bildiniz... Başkan Clinton da New York'lu olacak.

Bu çok tehlikeli bir gelişme.

Daha önce de yazdım. Başkan emekli olduğunda 53 yaşında olacak.

Yılda 120 bin dolar emekli maaşı alacak. Hillary de büyük ihtimalle onu aylarca tek başına bırakacak.

Düşünebiliyor musunuz olacakları?..

Bu adam başkanken yani kendini seksüel açıdan son derece tuttuğu, muhafazakár davrandığı zamanda bile gördünüz başına gelenleri.

Şimdi ise spermlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayacak. Tüm zincirlerinden boşalacak...

Deli danalar gibi etrafa saldıracak...

(Türkçesi anlamlı olmadığından bunu İngilizce yazmalıyım. Anlayacağınız Clinton Serial Killer (Seri cinayet işleyen katil) değil de Clinton Serial F....er olacak. Bilmem anlatabiliyor muyum?)

Bu arada Monica da bir nükleer sığınağa mı kaçar, intihar mı eder bilemem artık. Çünkü Clinton'ın onun evinin bulunduğu mahalleye de (666 Greeenwich Street) uğrayacağı ve geçerken beş dakikalığına bile olsa onu da ziyaret edeceği kesindir.

Bunca olandan sonra o hırsla neler olur bilmem artık!

***

Sevgili okurlarım.

Yazıyı bu noktaya kadar okuduysanız müthiş bir bunalım geçirmekte olduğumu fark etmişsinizdir.

Artık değil yazmaya, harfleri düşünmeye bile tahammülüm kalmadı.

Geçen gün kitapçıda çocuklar bölümünde bir alfabe kitabı gördüm, bana yazıyı hatırlattığı için sessizce ağlamaya başladım.

Ayda 40 yazı yazmanın insanı anormal yaptığına şüphem yok.

Son tatilden bu yana toplam 480 yazı etmiş durumda ve bu zalimler beni izne salmadıkları takdirde, bundan böyle bütün yazılarımın aynen bugünkü gibi abuk ve kamu ahlakına aykırı olacağına şüpheniz olmasın.

Geçen seneki gibi açıklama yapmadım, onun için haberiniz yok ama izin konusunda perdeler arkasında büyük bir mücadele halen sürmekte.

Gelişmelerden haberdar edeceğim sizi... Lütfen ayrılmayın.



Yazarın Tüm Yazıları