TARTIŞMALARIN başlamasından bu yana gelen yüzlerce destek mesajı var.
Keşke sadece dertleşme amacıyla yazılmış yaşam öykülerini bu tür haykırışları duymak bile istemeyen siyasetçilere, yazarlara, ‘‘Stan’’la kahvaltıdan mutlu ayrılan hocalara da okutabilsem.
Bunları okusalar ülkenin belkemiğinde yaşanmakta olan büyük erozyonun nasıl da tehlikeli boyutlara ulaştığını görebilirlerdi.
Şu anda görmek istemiyorlar. Buna yapılacak fazla bir şey yok. Gerçeklerden kaçmak isteyen insanlara zorla gerçeği anlatmak mümkün değildir.
Ancak gerçekliğin kendisi elbette kendini onlara bir gün mutlaka anlatacak, bir tokat gibi çarpacak suratlarına.
***
Mesaj gönderenlerden küçük bir bölümü, mizah yazılarını özlediklerini de belirtiyorlar.
Hak veriyorum onlara, çünkü ben de özlüyorum onları. Ben yazı yazarak hayatını kazanan bir insanım, bir profesyonelim. Bugüne kadar mizah yazısı yazmam için, insanların suratına hafif de olsa bir gülümseme koymaya girişmem için kendimin de mutlu, neşeli olması gerekmiyordu.
Rana hastanede ameliyat olacağı gün bile mizah yazısı yazmaya oturmuşluğum vardır.
Harlan Ellison'a benzetiyorum bu konuda kendimi biraz. O kendisini ‘‘yazar’’ değil ‘‘yazıcı’’ olarak nitelendirirdi.
Bir keresinde bir dükkanın vitrinine önüne daktilosunu alarak oturmuştu Ellison.
İnsanlar ona konular söylüyorlar o da en fazla yarım saat içinde istenilen konuda hikáyeler yazıveriyordu.
O kadar becerikli değilim ama bugüne kadar da hayat beni bu işi yapmamda hiç zorlamadı.
Ancak şu anda durum farklı. Ben 30 yıldır bu memleketin iniş çıkışlarının bir şekilde içindeyim.
İlk kez bu kadar çok korkuyorum.
Ve mutsuzum. Hem de çok mutsuzum.
***
Korkum ve mutsuzluğum sadece kişisel gelecek kaygılarından kaynaklanmıyor.
Hatta meseleyi sadece kişisel boyutta alsaydım ele, belki de tekrar mizah yazılarına dönme yolunu da açardım kendime.
Ancak bu kez durum farklı.
Sizlerden rica ediyorum şunu yapın; ekonomideki rakamlara bir bakın.
Bunları anlamak için profesyonel iktisatçı olmanız gerekmiyor. Bu rakamlara baktığınız zaman olaydan çıkışın sadece bugün tartışılan teknik yöntemlerle olamayacağını, Türkiye'yi neredeyse yeni baştan inşa etmenin gerekli olduğunu görüyorsunuz.
Yanlış anlamayın, Türkiye bugünkü krizden bir şekilde çıkacak. Hatta verilerde olumluyu işaret eden gelişmeler de var.
Ancak bu yetmeyecek, yetemeyecek.
Türkiye iki yıl önce başlattığı ve son beş aya kadar uyguladığı döviz kuru politikasını terk etti. O politika IMF destekliydi ve önceki gün Stan'ın kahvaltısına giden her insan o dönemde o politikayı alkışlıyordu. Bugün o politikanın tamamen tersi bir döviz kuru politikası var, bu da IMF destekli ve Stan'ın kahvaltılarına giden herkes bunu da alkışlıyor şimdi.
Şu temel gerçek görülmeli. Bundan bir buçuk yıl önce ‘‘Dikkat edin büyük ekonomik kriz geliyor’’ uyarılarını yaptığım yazıları yazarken çıkış noktam Türkiye'de üretimin tamamen bitmesiydi.
Bugün de aynı mesele var. Üretimi ele almazsak, Türkiye'ye halkın sarılacağı, kalbini koyacağı, umut yaratacak makro ekonomik hedefleri önümüze koymazsak, belki dört ay içinde bu krizden çıkarız ama bir yıl sonra tekrar krize gireriz.
Bir şeyi gerçekten anlamıyorum. Onlarla tartışırız ederiz, zaman zaman sert şeyler söyleriz birbirimize filan da, Asaf Savaş Akat, Deniz Gökçe, Ercan Kumcu gibi işin tekniğini iyi bilen insanlar bu ülkeye makro ekonomik hedefler konulmasına, ülke yatırımcılarının geleceği görmelerini sağlayıcı bağlayıcı olamayan ama devlet tarafından teşvik görecek planlar yapılmasına, ulusal kalkınma stratejisinin hazırlanmasına neden karşı çıkmakta ısrar ederler bunu anlayamıyorum. Halbuki istenilen şey onların bugün yapmak istedikleriyle çelişmiyor ki.
Onlar bugün ekonomiyi kısa vadeli krizden çıkaracak meseleleri düşünüyorlar.
Ben ve benim gibi düşünen insanlar ise onların başarılı olması durumunda bile düzelecek piyasaların ülkeyi yeniden inşa etme gibi bir dev işi başartacak sinyalleri vermeye yetmeyeceğini, Türkiye'ye bir strateji, bir büyük hedef gerektiğini söylüyoruz. Bu iki amaç birbirleriyle uyumludur ve işin esasına bakarsanız ikincisi de olmadan bu ülkeyi kısırdöngüden çıkarmaya imkán yoktur.
***
Korkum ve mutsuzluğum ve vatandaş olarak bu memlekete borcum olduğunu düşündüğüm için mizah yazılarına...
Kendileriyle zaman zaman tartışsam da varlıklarıyla ve fikirleriyle bu ülkenin çıkışında önemli roller üstlenmesi gerekecek insanlarla da aslında bana çok keyif verebilecek polemiklere girmeye de ara veriyorum. Ülkemizin geleceğini yaratmamız lazım, bunu da hep birlikte, tartışarak ama ortak bir yol bulmak için tartışarak yapacağız.
Mizah yazıları, polemikler kolay şeyler. Asıl zor olan bu... Bir vatandaş olarak doğru tavrın bu olduğuna inanıyorum.