Paylaş
Kevin Costner ile İsmail Cem arasında şaşırtıcı benzerlikler var.
Bir kere ikisi de çok duyarlılar.
Kevin de İsmail de genelde insanlığın durumu hakkında sürekli kafa patlatıyorlar.
Sonra İsmail de Kevin'ın ‘MESAJCI’ adlı son filminde olduğu gibi kimsenin duymak istemediği mesajları ille de onlara vermekte kararlı.
O da Kevin gibi kilometreler katediyor, kendi doğru bildiği şeyleri ha babam başka insanlara anlatıp duruyor.
Kevin da kararlı bir yapıya sahip İsmail de.
Zorluklar, anlaşılmamak ve nihai analizde sinir bozucu olmak ikisini de yıldırmıyor.
İnsanlar onlara bağırsalar, çağırsalar da ikisi de ancak YOGA seansından yeni çıkmış insanların suratlarında görülebilecek türde abuk bir mutlu ifadeyle bakıyorlar dünyaya.
Ve her yenilgi onları daha da kırbaçlıyor.
Mesajlarının bir gün anlaşılacağı umuduyla ikisi de aynı hataları yapmaya devam ediyorlar.
Bunları yazdım çünkü bütün bu benzerlikleri göz önüne almadan İsmail Cem'in neden durmadan, kendisini kimsenin takmadığını bile bile bir Irak bir Balkanlar'a koşturup durduğunu anlamanız mümkün değil.
Hayatın bir detayını anlama yolundaki mücadelenizde size çekmiş olduğum bu kıyağı da katiyen unutmayın, tamam mı?
* * *
Dün saat 9.23'te genel yayın yönetmenim Ertuğrul Özkök'e telefon ettim.
Benim sesimi sabahın köründe duyunca ilk önce acayip irrite oldu.
Aslında pek de haksız sayılmazdı bu tavrında, çünkü benim o saatte telefon açmamın mutlaka bir bunalımın habercisi olduğunu daha önceki tecrübelerinden biliyordu.
Ya para isteyeceğim diye düşünmüştür ya da yurtdışı tayin isteyeceğimi, buna eminim.
Ama bu kez yanıldı, çünkü bu kez ilk defa hayırlı bir iş için aramıştım kendisini.
O saatlerde olabilecek en güzel sesimle ‘‘Haydi gözün aydın, bugünkü manşetinizi kurtardım, artık çalışmanıza gerek yok’’ dedim.
Sonra sürmanşet önerimi söyledim.
Bana çok kızdı ve telefonu yüzüme tak diye vurarak kapadı.
O saatlerde meşgulmüş ve kendisini bir daha ararsam fena olurmuş.
Manşet önerimi size de söylemeden önce biraz arka plan bilgisi vereyim.
Biliyorsunuz ben ciddi, çalışkan, devletine ve milletine bağlı, laik ve demokrat bir yazarım.
İşimi ciddiye aldığımdan böylesine bilgileri de tam veriyorum ki haber dörtdörtlük olsun.
Bu halkı seviyorum ben be!
Mutlaka hatırlıyorsunuzdur, bundan bir süre önce BIBA dergisi yüzyılın en seksi erkekleri listesini yayınladı.
Ve bu listede Ertuğrul Özkök on birinci sırada -hem de Antonio Banderas'ı da geçerek- yer aldı.
Önceki akşam Kanal D'nin güzellik yarışmasını izliyordum.
Baktım jüride, Ertuğrul özkök de var.
İşte o anda manşet önerisi aklıma geldi.
Sabaha kadar zor tuttum kendimi.
Hatta heyecandan birisi 01.35'te diğeri de 03.27'de olmak üzere iki adet de ekstrasistol geçirdim.
Sabah 09.20'yi zor ettim ve o sonu kötü biten telefonu açtım.
Şimdi size manşet önerimi veriyorum:
SON YÜZYILIN EN
SEKSİ ERKEĞİ
TÜRKİYE'NİN EN
GÜZELİNİ SEÇTİ.
İşte bu kadar... Hem de yazı işlerine kolaylık olsun diye iki satırın eşite yakın kelime adedinde olmasına da dikkat ettim.
Ama onlar iyilikten ne anlar ki?
Bir daha katiyen fikirlerimden onları haberdar etmeyeceğim.
* * *
Bu köşeyi sürekli takip eden ruh sağlığı son derece oynak olması gereken bahtsızlar biliyorlar ki, ben son zamanlarda Uzay Yolu (Star Trek) dizisine takmış durumdayım.
Örneğin Hıncal Uluç'u Viyana Balosu'nda refakat etiği bayanla görüyorum, aklıma Uzay Yolu'ndan bir sahne geliyor.
Bu son örnekti, geçmişe doğru gitsem daha binlerce örnek bulabilirim.
Önceki akşam da aynı şey başıma geldi.
Kanal D'de jüri üyelerini yakın incelemeye almıştım.
Mehmet Ali Erbil, 30 saniye içinde yaklaşık dokuz kez Esin Maraşlıoğlu dedi ve sonunda bu kadar fazla isim tekrarının beyin yıkama ve reklam açısından yeterli olduğuna karar vermiş olmalı ki bayan modacıyı takdim etti.
İşte o anda bende Uzay Yolu sendromu tekrar, hem de bu kez şiddetle başladı.
Size yemin ediyorum Esin Maraşlıoğlu makyajı ve özellikle saç modeliyle her Uzay Yolu bölümünde mutlaka görülen yabancı dünyadan gelen bayanlardan bir tanesine tıpa tıp benziyordu.
Galiba Vulcan uzay gemisinde kaptan köşkünde görev alan bayanlara bakılarak yapılmıştı o saç modeli.
Ama tabii ben, tabii ki yanılıyor olabilirim, çünkü sonuçta o modacı ve bu konuda zevkli olan taraf da o mutlaka.
Paylaş