Paylaş
Sol tandanslı Alman gazetesi Die Tageszeitung ilginç bir uygulama başlatmış. Gazetenin okuyucu sayısının bir türlü artmamasına kızan editörler sonunda çareyi okuyucuya şantaj uygulamakta bulmuşlar.
‘‘Bir hafta içinde 300 yeni abone kazanamazsak, sekizinci günde gazeteyi manşetsiz çıkaracağız’’ demişler.
Hafta boyunca abone olan okuyucu sayısı, bu tehdide rağmen 221'de kalmış.
Editörler de sözlerinde durmuşlar ve kampanyanın bitişinden bir gün sonra gazetelerini manşetsiz çıkarmışlar.
Sürmanşetin bulunması gereken yer beyaz bırakılmış.
The Wall Street Journal'in haberine göre ilk tehdit tutmayınca bu kez yeni bir formül geliştirmişler.
Yine belirli sürede abone sayısı artmazsa bu kez de Washington, Paris, Roma ve Dublin'deki muhabirlerini geri çağıracaklarını ve onları sadece Berlin hakkında yazmakla görevlendireceklerini söylemişler.
Kendi ülkelerinden sıkılmış olan Almanlar'ı belki bu tehditle yola getirmeyi başarabilirler, bilemem artık.
*
Türkiye'de de gazetelerin bir tiraj sorunu var.
Biliyorsunuz yaptığımız onca kampanyaya, verdiğimiz onca çatal, kaşık, tencere, bilgisayar, arabaya rağmen Türkiye'de gazete okuyucu sayısı kaya gibi sağlam bir şekilde yerli yerinde duruyor.
Bana göre bizim ahali gazeteye ancak bunu video kaset şeklinde evlere göndermemiz durumunda bakar.
Kaseti takacaklar ve başlayacaklar izlemeye.
İlk önce Ertuğrul Özkök çıkacak ekrana ve birinci sayfayı anlatacak.
Sonra Bekir Çoşkun o günkü yazısını okuyacak.
Sonra ben çıkacağım ekrana ve o gün ne yazmışsam ona uygun bir ruh haliyle yazımı anlatacağım.
Bu arada gerekli yerlerde aktörler devreye girerek anlatılan yazıyı kısa skeçlerle okuyucu açısından daha kolay anlaşılır hale getirecekler.
Böyle gidecek iş işte.
Demek istediğim bizim ahali ağırlıklı olarak bakmayı seviyor.
Baktıkları yerde de Allah korusun kazayla yan yana dizilmiş kelimeler varsa o zaman acayip sıkılıyor, içleri bunalıyor ve bu harflerin bulunmadığı başka bir yere dalıp gidiyorlar.
İşte bu nedenle Türkiye'de kamuya açık alanlarda boş zamanını kitap okuyarak geçirmeye çalışan tek bir vatandaş bile görmek hemen hemen imkánsızdır.
*
Gazeteyi video kaset şeklinde vermek çok uçuk bir fikir olarak geliyorsa o zaman başka bir önerim olacak.
Bu fikri bana Alman gazetesinin kampanyası verdi.
Türkiye'deki medya ortak bir karar alsın ve bu memlekette de tam anlamıyla bir demokratik sisteme (yani örneğin savcıların mahkeme kararı olmadan ev aramaya gitmelerinin bir ihtimal yanlış olacağını kavrayabilecekleri bir sistem) geçinceye kadar gazeteler manşetsiz çıksın.
Hatta birinci sayfalar tamamen beyaz olsun.
Televizyon habercileri de bu karara uysun ve haber saatlerinin ilk yirmi dakikasında ekranlar karartılsın.
20 dakika geçtikten sonra haberler cümlenin yarısından başlasa da öyle başlayıp devam etsin.
Ben bu sistem getirilirse Türkiye'de demokratik sisteme geçişin çok hızlanacağını ve okuyucu-haber izleyici sayısının da acayip artacağını düşünüyorum.
*
Baktık bu tehdit sökmedi o zaman başka tehditlerle ortaya çıkarız.
Örneğin deriz ki okuyucuya ‘‘Be kardeşim bu gazeteyi her gün almazsan, yeni okuyucular bulmazsan, tiraj 15 gün içinde 10 bin artmazsa Serdar Turgut'u New York'a sürgüne göndereceğiz.’’
Böyle deriz işte
Baktık yine de ahali gazeteyi almıyor o zaman ben kendimi feda ederim.
Kalbime taş basarım ve memleketimi terk ederek New York'a yerleşirim.
Tirajımız da promosyonsuz net bir milyon olmadan memlekete adımımı bile atmam.
Siz bilirsiniz artık. Ben diyeceğimi dedim.
Ya bastırın parayı her gün iki hatta üç Hürriyet birden alın.
Ya da bu kardeşiniz yolcu.
*
Dünkü yazım nedeniyle yüzlerce destek telefonu, mesajı aldım.
Bütün okuyuculara ve bilhassa yurdun dört bir yanından arayan çalışan-emekli öğretmenlere teşekkür ediyorum.
Konuyu takip edeceğim, merak etmeyin.
Paylaş