Medya

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Haber değerlendirmesi

Seda Sayan'ın erkek kardeşleri arasında yaşanan olayı Sabah gazetesi sürmanşet olarak verdi.

Cumhuriyet gazetesi ise haberi iç sayfalarında tek sütün orta uzunlukta bir paragraf olarak vermekte yetindi.

Aslında benim gönlüm Cumhuriyet Gazetesi’nin yaptığında, çünkü ne Seda Sayan'ın ne de kardeşlerinin bir gazeteye birinci sayfa haberi olacak kadar önemli olduklarını düşünüyorum.

Ancak ortada bir de gerçek var.

Meşhur olan insanların yaşamı okuyucular tarafından merak ediliyor.

Hele bir de bu yaşama bir de polisiye olay karışmışsa o zaman merak doğal olarak daha da fazla artıyor.

Bizim ülkemizde gazeteler ciddi haber verirken halkın tabloid türde haber alma talep ve merakını da tatmin etmek zorundalar.

Reklamcılar bu gerçeklikten fazla hoşlanmazlar ama tabloid haber merakını da tatmin etme zorunluluğu ciddi gazetelerin mecburen de olsa yapmak zorunda kaldıkları bir şeydir.

Durum böyle olunca yapılacak şey Sabah veya Cumhuriyet gibi uç noktalara gitmeden, Hürriyet'te yapıldığı gibi olayı birinci sayfadan ama abartmadan vermekten başka çare de kalmıyor anladığım kadarıyla.

*

Bu tür haberlerin ciddi gazetelere sorun çıkarması sadece Türkiye'ye özgü bir olay değil.

John F. Kennedy Jr.'un karısı ve baldızıyla yaşadığı ölümle biten kazadan sonra aynı sorunu New York Times ve Washington Post da yaşadı.

Washington Post olayı birinci sayfadan ve çok geniş olarak vermeye başladı.

New York Times ise haberi hiç büyütmedi.

Olayla ilgili ana haberleri hep iç sayfalarına taşıdı.

Olayın heyecanı sönmeye başladıktan sonra her iki gazete de almış oldukları tavrı yeniden düşünmeye, tartışmaya başladılar.

Washington Post'un ‘ombudsman’ı E.R. Shipp 25 Temmuz tarihli gazetede yazdığı ‘Nonstop JFK Jr’ (Hiç Durmadan JFK Jr) adlı yazıda Washington Post'un hayatında hiç bir seçilmiş görevde bulunmamış olan, bir sade vatandaşın ölümüne bu kadar fazla ve detaylı yer vermesinin yanlış olduğunu ve bu duruma okuyuculardan tepki geldiğini yazdı.

E. R. Shipp yazısını ‘Artık gazete editörlerinin ve muhabirlerin meşhur kişilerin beklenmedik ölümleri karşısında otomatik pilota taktıkları rutin tavırlarını yeniden değerlendirmelerinde yarar var’ diyerek sonuçlandırıyor.

Buna karşılık haberi iç sayfalardan ve abartmadan veren New York Times'ın (managing) editörü Bill Keller gazete yönetimi olarak almış oldukları tavır nedeniyle gurur duyduğunu, Washington Post gazetesinin medya muhabiri Howard Kurtz'a açıkladı.

Bill Keller ‘bu haberi manşet yapsaydık ortada olmayan bir önemi biz bu habere yamamış olacaktık’ dedi.

Bu arada başta New York Post olmak üzere tabloid gazeteler olayı günlerce kapak konusu yaparak abarttılar da abarttılar.

Ancak şu da düşünülmeli. Belki de New York Times , basıldığı şehirde New York Post gibi bir tabloid gazete olduğu için haberler karşısında ciddi tavır alma şansını yakalıyabiliyor.

Yani New York Times bir Hürriyet bir Sabah gibi aynı zamanda tabloid türde haber verme zorunluluğunu kendinde görmüyor.

*

Howard Kurtz‘un bu haberinin, gazetenin ombudsmanının yazdığı yazıyla aynı günde Washington Post’da yer almış olmasını da ‘eleşiriye açıklık’ konusunda onların almış olduğu mesafeyi göstermesi açısından ilginç buldum.

Ben ‘Ombudsman’(yani okuyucunun eleştirilerini gazetenin sayfasında dile getiren bir tür müşteri temsilcisi) olayını Türkiye'de ilk kez denemeye başlayan Milliyet'in bu işi layığınca ne kadar götürebileceğiğini bilemediğimi Yavuz Baydar'ın (Milliyet'in ombudsmanı) köşesi yayınlanmaya başladığı ilk hafta yazmıştım.

Türkiye'de tanım gereği gazetenin hazırlanmasının dışında kalması gereken bir ombudsman'ın eleştirilerine tahammül etme düzeyinin çok düşük olacağını, bu kurumun gazetelere hakim olan kültür değişmedikçe büyük zorluklarla karşılaşacağını o yazıda söylemiştim.

Geçen haftaki haftalık yazısında Yavuz Baydar üniversite sınavlarını kazanmış olan öğrencilerin gazetede yayınlanan fotoğraflarında tişörtlerinin üzerinde yer alan dersane isimnlerinin fotomontajla silinmesine eleştiri getirdi.

Bence makul ve gündeme getirilmesi gerekli bir meseleydi.

Aynı gazetenin yazarı Abbas Güçlü bu yazıya oldukça sert tepki veren bir yazı yazdı.

Eğer bir gazetede ombudsman olacaksa o gazetenin yönetimi ombudsmanın dediklerine tepki veren, karşılıklı kavgalara açık olan yazılara izin vermeden dile getirilen meseleyi çözecek bir platform oluşturmalıdır.

Eğer oluşturamıyorsa da bu işe soyunmamalıdır, çünkü işin kuralları bellidir, bu kuralları tekrar yazmaya gerek yoktur.

Yazarın Tüm Yazıları