Paylaş
TARİH gerçekten bir tekerrürden ibaret midir? Bugünkü ekonomi yönetimi bu soruya maalesef ‘Evet’ cevabını vermeye hazırlanıyor.
Gece gündüz çalışıyorlar aynı yanlışları tekrarlamak için.
Böyle giderse önümüze krizle açılmış olan büyük fırsattan da yararlanamayacağız, büyük bir hata yapılacak ve bugün olayları tartışmakta olan insanların çocukları, torunları da ne yazık ki sürekli kriz içinde olan bir ülkede yaşamak zorunda kalacaklar.
Bu nedenle ben doğru bildiğimi her fırsatta tekrarlamayı ve belki bir rasyonel insan buna kulak verir de yaklaşan tehlikeyi görür diye umut etmeyi sürdüreceğim.
* * *
Türkiye'de şu anda yaşanan krizden çıkışın yolu tektir ve ekonomi bürokrasisi de zaten bunun teknik çalışmasını yapıyor.
İktisat bilimi basittir aslında ve denklemler dengesizliklerin nasıl çözüleceğine de otomatikman işaret ederler.
Dolayısıyla sağcısı, solcusu, liberali, muhafazakárı hangi ekonomiste sorsanız bugünkü krizden acil çıkış yolunun açılması için ne yapmak gerekiyor diye, hepsi de aynı şeyi söylemek zorundadırlar.
Ancak şu anda tamamen farklı bir olayla da karşı karşıyayız. Bunu nedense çok az kişi görmek istiyor.
Türkiye modern dünyanın bir parçası olarak, demokratik sistemi benimseyerek, Avrupalı olarak yoluna devam edecekse tekrar üretmek, zenginlik yaratmak ve daha adil bir gelir dağılımını da bu yolla sağlamak zorundadır.
Aklı başında hiçbir insan bugünden yarına hemen yeni üretim alanları açılsın diye konuşmaz. İnsanlar şu anda üretmeyi değil, nasıl olsa da iflas etmeyelim diye düşünüyorlar.
Bu şartlarda kısa vadede üretim lafını ortaya atmak abestir.
Ancak krizden çıkış programı işleme konulduğunda ve bazı dengeler yerine oturduğunda ne olacak? Türkiye krizden küçülerek çıktıktan sonra hangi istikamete gidecek? Bu krizden çıkış sürecinde yaratılacak yepyeni işsizler kitlesine orta vadede yeni iş imkánları açılacak mı?
Bu soruları bugünden sormamız lazım.
Çünkü Türkiye'de yaşanan kriz bugün öyle gibi görünse de aslında bir mali kriz değildir.
Bunun temelinde bu ülkenin 10 yılı aşkın bir zamandır üretme faaliyetini tamamen durdurmuş ve ileriye yönelik de üretim planlaması yapmayı bırakmış olması yatmaktadır.
Üretim tekrar gündeme alınmazsa bugünlerde yürürlüğe konulacak kriz yönetimi en fazla iki yıl içinde sonuç verecek ama Türkiye o zaman yine ve belki de daha büyük bir krize yeniden düşecektir.
Benim sadece kendim için değil ama bu memleketin genç insanları açısından korktuğum nokta da budur.
* * *
Bırakalım ideolojik tartışmaları. Plan, program gibi kavramların aslında ideoleoji ile bağlantısı yoktur.
Bunlar bir ülke yönetiminin kendi gençlerine ilerde nasıl bir ülkede ne tür bir yaşam standardı sunmayı planladığı ile ilgili kavramlardır aslında.
Bugün Türkiye'de yarınımızı bile göremiyoruz, doğrudur. Bir gün içinde hepimiz korkunç bir ekonomik darbe yedik, bu da doğrudur.
Ama bilim aslında bundan sonra olacakları da anlatıyor bize. İşsizlik artacak, fiyatlar artacak, hepimiz daha da fakirleşeceğiz. Bu krizden daha başka çıkış yolu yok.
Bütün bu olacaklara rağmen siyasi destek isteniyor bu olacaklara. Yani bundan önceki her krizde zaten fakirleşmiş olan insanlara bu kez daha fazla fakirleşeceksiniz diyecekler ve üstelik de halk desteği isteyecekler.
Bu destek ancak nasıl alınabilir biliyor musunuz?
İnsanlar bir-iki yıl daha acı çekip ondan sonra refah yolunda yürüyeceklerine inanırlarsa bu programa ancak o zaman destek verirler.
Şu anda yürürlüğe konulmakta olan krizden çıkış pogramına PARALEL OLARAK hemen bir ulusal kalkınma programı hazırlanmalı, sratejiler belirlenmeli, hangi sektörlerde yeniden bir üretim seferberliğinin ne kadar süre içinde başlayacağı tespit edilmeli, teşvik politikaları üzerinde düşünülmeli ve çok kısa süre içinde gelecek o kritik ana bugünden hazırlanmaya başlanmalı.
Rasyonel olun ve ne olur biraz düşünün. Türkiye'nin modern ve demokratik bir Avrupalı ülke olabilmesinin başka yolu gerçekten de yok.
Bunun hálá daha görülemiyor olması beni gerçekten şaşırtıyor.
Paylaş