Paylaş
CUMHURİYET Halk Partisi yönetimi, partinin siyasi işlevinin aslında 1946 yılında tamamen sona ermiş olduğunun katiyen farkında değil.
Hálá daha önemleri varmış gibi, ciddiye alınacak bir partiylermiş gibi genel başkan, genel sekreter filan seçiyorlar kendilerine.
Hizipler var. Hayatlarını kazanmak için çalışmak zorunda olmayan bazı insanlar yıllardır bu parti içinde hizipçilik oynuyorlar.
Minicik partide o kadar fazla birbirinden hoşlanmayan grup var ki sanırsınız hepsinde son derece farklı ideolojiler, siyasetler, toplum tasarımları filan var.
Alakası yok tabii, ortada fikir filan yok, sadece bir parti isminin mirasını ilerde yeme olasılığı hálá daha var olduğu, çünkü hálá daha bu memlekette akıllanması mümkün olmayan, bu nedenle de CHP'ye oy verebilecek insanlar olduğu için de hiziplerin kavgası hep çok sert.
Ben Altan Öymen bu particiğin başına başkan seçilince doğrusu bir parça umutlanmıştım.
Umudum onun başkanlığında partinin gittikçe daha fazla küçülmesi ve sonunda aslında 1946 yılında olması gerekenin 54 yıllık bir gecikmeyle yaşanıp partinin tamamen kapanmasıydı.
Tahmin ettiğim de gayet tabii gerçekleşti ve Altan Öymen başkanlığındaki CHP sessiz sedasız bir amatör kulübe dönüştü.
* * *
Başyazardan parti lideri olmaz, parti liderinden de başyazar olamaz, bu böyle biline.
Bizde ‘ağır’ yazarlar kendi tanımları gereği yazılarını da ağır yazarlar.
‘Baş’ olmayan yazarlarda bile durum böyleyken bir de başyazarları düşünsenize!
Onlar her kelimeyi tartarak düşünmek ve yazmak zorundadırlar. Bu nedenle mesleği yazarlık olan kişiler arasında en fazla aldığı parayı hak edenler de başyazarlardır.
Çünkü herkesin bilemediniz yarım saatte yazdığı yazıyı beş, altı saatte yazarlar. (Benim bildiğim yazısını 12 saatte yazan yazarlar bile var. Kızarsam onların da ismini tek tek açıklarım ve şu soruyu sorarım: Onlar neden başyazar değil be kardeşim! Tamam mı?)
Bu bir hayat biçimi haline gelmiştir onlar için.
Bir süre sonra her şeyleriyle ağırlaşırlar.
Altan Öymen de ağır düşünen, ağır konuşan ve cümlelerinin itinalı olmasına dikkat eden bir insan.
Onun yazılarını okurken insanın suratına çarpan her cümlenin ağırlığı altında bir süre sonra nakavt olup, uyumaya başlamaması mümkün değildi.
Sonra gitti başkan oldu.
Olacak iş değil yani. Siyasi parti liderliği hız gerektirir, pratik zeká gerektirir, karizma gerektirir ve gerektiğinde -ve belki de bu sonuncusu en önemli faktördür- katiyen düşünmeden konuşma yeteneğine sahip olmayı gerektirir.
Yani Altan Öymen'de var olmayan bütün yetenekler siyasi parti liderliği için olmazsa olmaz sayılan unsurlardır.
Sonuçta tabii sürpriz sayılamayacak gelişme oldu ve onun yaptığı konuşmalar, içerik açısından doğru olsa bile, partilileri bayılttı.
Öyle ki gazeteler Öymen'in söyledikleri arasında ilgi çekici bir şey bulup da yayınlama yarışına bile girdiler. ‘‘İlk bulan ben olacağım’’ türünde iddialar bile tutuldu. Ne de olsa meslektaş, bir parlak laf etse hemen alıp manşete çekecekler. Ama yok Allah yok! Ara da bul kolaysa.
Durumun böyle gidemeyeceği kesindi ve sonunda partide isyan da başladı
* * *
Yahu inanılacak gibi değil. Hep aynı isimler hep aynı hizipler kavga ediyor bu partide. Hiziplerden bir tanesinin yok olabilmesi ancak hizip liderinin vefat etmesiyle olabilecek, durum öyle gösteriyor.
Kurultay yapacaklarmış. Beni asıl şaşırtan kurultay yapmadan önce nasıl olup da partideki durumu incelemeleri için 20 ayrı komisyon filan kurmadıklarıdır. Partide o kadar çok işsiz güçsüz insan var ki onları bir şekilde meşgul tutmak gerekiyor. Bu yüzden CHP dünya tarihinde en fazla lüzumsuz komisyon oluşturan parti olma unvanına da sahiptir.
Bu kez bunu yapmadılar, direkt olarak Kurultay'a gidiyorlar.
Bakalım Altan Öymen orada nasıl bir konuşma yapacak ve delegeler bu konuşmanın sonuna kadar uyanık kalmayı becerebilecekler mi? Bunu çok merak ediyorum.
* * *
Altan Öymen, ‘‘Tekrar başkan seçilemezsem köşeme çekilirim’’ diye konuşmuş.
Bu beni panikletti. Acaba gazetesindeki köşeyi mi kastediyor?
Öyleyse yandık, siyasete gönderilerek sayılarından bir tane olsun eksildiğini umduğum ‘ağır’ yazarların sayısı tekrar bir adet artacak demektir.
600 köşe yazarı var diyorlardı, onun işi bırakmasıyla 599 olmuştu sayı. Tam köşe yazarı sayısında azalmaya gidilirken şu CHP'nin yaptığı da iş mi canım?
Lütfen tekrar seçin onu başkanlığa. Yalvarıyorum size. Böylece hem medyada köşe yazarı azaltma politikası sekteye uğramamış olur, hem de CHP en fazla bir yıl sonra. 55 yıllık bir gecikmeyle tarihe karışır.
Böylece bir taşla iki kuş vurmuş oluruz.
Türkiye sizinle gurur duyuyor haydi aslan sosyal demokratlar!
Paylaş