Paylaş
Bilim adamlarından bir ricam olacak. Türkiye'deki gündelik intihar vakalarının 23 Nisan tarihinde zirve noktaya ulaşıp ulaşmadığını lütfen bir araştırsınlar.
Ben eminim en çok intiharın bu günde olduğundan. Hatta bu konuda detaylara da girebilirim.
Örneğin yine eminim ki o gün zirve noktasına ulaşan intiharlarda en yoğunluk yaşandığı saatler 19.00 ile 21.00 arasında olacaktır.
Bakın, araştırın, görün, haklı olduğum ortaya çıkacak.
* * *
Her 23 Nisan günü bir takım çocuklar anneleri babaları tarafından süslenip, devletin çeşitli dairelerine götürülüyor.
Bu çocukların hemen hepsi de çok bilmişler.
Öyle havalarla yürüyorlar, öyle büyük bir edayla giriyorlar devlet dairesinin içine, görseniz Süleyman Demirel'in cüce kopyasıyla karşılaştığınızı sanırsınız.
Büyüdüklerinde kendilerine ‘‘devlet dairesi’’ denildiğinde kaçacak delik arayacaklar, daha henüz bunun farkında değiller.
Bu çocuklar cumhurbaşkanı, başbakan, bakan koltuklarına oturtuluyor üç beş dakika boyunca.
Lokal düzeye kadar iniyor bu şaklabanlık. Vali, anakent belediye başkanı, ilçe belediye başkanları ve hatta belki de muhtarlar bile bir çocuğu koltuklarına oturtup, sözde talimatlar alıyorlar.
* * *
Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları da yapıyor mu bu işi şimdi vallahi hatırlamıyorum.
Bakın görüyor musunuz, olacak iş değil yani bunu hatırlayamamak şimdi..
Yıllardır televizyonda izlerim bu günde olan biteni, genelkurmay başkanının da koltuğuna çocuk oturtup oturtmadığını yemin ederim hatırlamıyorum 23 Nisan'da...
Bunun psikolojik bir nedeni kesinlikle olmalı.
İlerde inceleyeceğim bunu.
Çünkü tam şu anda yazarken anladım bunu hatırlamadığımı ve bana hayli ilginç geldi bu iş...
* * *
Ne mesaj verilmek isteniyor bize bilemiyorum ki?
Bu devlet hepimizin devleti mi demek istiyorlar... Yoksa bugünün çocukları yarının büyükleri olacaktır gibi ilk başta çok anlamlı görülen ve bu nedenle de neden söylendiği belli olmayan bir mesaj mı verilmek isteniyor, anlamak mümkün değil.
Çocuklar işi her durumda ciddiye alıyorlar ve koltuklarına oturmuş oldukları büyüklerine talimatlar da veriyorlar.
Laik, cumhuriyetçi, içeriği TBMM'de bile çok sık duyulamayacak kadar ciddi ve kapsamlı talimatlar bunlar her durumda.
Örneğin hiçbir çocuk koltuğa oturuşunun beşinci dakikasında cumhurbaşkanına dönüp, ‘‘Beyamca benim çişim geldi, tuvalet ne tarafta’’ demedi daha bugüne kadar.
Ama bunun yerine ‘‘Milli eğitimin refom edilmesiyle ilgili bilmem kaç sayılı yasa mutlaka çıkarılsın’’ gibi şeyler söylediler bu çocuklar.
Hepsi ‘‘derin çocuk’’ bunların. Hepsi laik, hepsi cumhuriyetçi, hepsi saygılı, hepsi güncel siyasi gelişmelerden haberdar, bu nedenle hepsi de insanı müthiş derecede gıcık etme yeteneğine sahipler...
* * *
Sizi bilmem ama ben bir daha 23 Nisan akşamları televizyonda haber seyretmeyeceğim.
Yani tamam birkaç folklor oyunu filan göstersinler, aslında o da haber değil ama olsun çekebiliriz birkaç dakika...
Ama o devir teslim törenleri yok mu... İnsanın içini yemin ediyorum bir tuhaf yapıyor, sizi bilmem ama benim tüylerim diken diken oluyor.
O koltuk var ya, o koltuk 23 Nisan dışında herhangi bir günde çocuklardan herhangi bir tanesi o koltuklardan birine kazayla otursa, yemin ediyorum 15 gün gözaltında tutulur.
Sonra gizli örgüt üyesi olduğunu da mecburen itiraf edip hapse bile düşer.
O koltuk için bugüne kadar ne kafalar yendi, ne entrikalar yapıldı, demokrasi nasıl da battıkça battı çocuklar daha farkında değil.
Buna rağmen şaklabanlık her yıl tekrarlanıyor ve yaşım ilerlediği için ben bu yılki törenlerle ilgili haberleri izlerken ilk kez intihar etmeyi düşündüm ciddi ciddi.
Yani tam cumhurbaşkanı koltuğunu minik çocuğa teslim etmiş ayakta ondan talimat alırken şöyle tabancayı ağzıma sokup, tetiği çekiversem.
Bitse bu çile...
Size yemin ediyorum bugün benim adımdan cumhurbaşkanlığına en kuvvetli aday olarak bahsedilseydi, sadece 23 Nisan'da yaşanan işkenceye maruz kalmamak için hayat boyu siyasetten çekilirdim, bir de üstüne üstlük inzivaya çekilirdim, bunu da bilin.
Paylaş