Kaybolan insanların ülkesi

SON dört ay içinde 610 bine yakın insan işsiz kaldı sevgili okurlar.

Onlara ‘‘kriz işsizi’’ diyorlar. İstatistiklere o kavram altında kaydediliyorlar.

Bunlar cahil değil, eğitimsiz değil, kültürsüz değil.

Çoğu işsiz kalmadan önce çalıştıkları iş kolunda önemli görevler yapmışlar.

Belki olağanüstü büyük paralar kazanmamışlar ama rahat yaşayacak maaşlar, ücretler almışlar.

Çoğu orta sınıf nitelemesine uygun yaşam sürmüş. Zaten kendileri de orta sınıf ailelerden gelmişler.

Kendilerine bir gelecek planlaması yapmışlar, çocukları için bir eğitim hayali oluşturmuşlar, biraz kıyıda köşede gelecekteki yaşamlarını garantiye almak için bir şeyler biriktirmeye de başlamışlar.

Ve aniden Türkiye onları vurmuş. Her şey bitmiş bir anda. Onları vuran ortamın oluşmasında suçları da yok. Bunca yıldır bu ülkede ortadan yok olan 195 milyar dolardan onlara pay düşmemiş. Çalmamışlar çırpmamışlar, rüşvet yememişler.

Çocuklarına iyi bir anı bırakmak, gece yattıklarında rahat uyumak, eşlerinin yüzüne utanmadan bakabilmek için soygun, hortum düzeninin içine girmemişler.

Tek istedikleri işlerinde başarılı olmak, iyi yaşamak, çocuklarını iyi yaşatmaktı, şimdi onları vurduk.

İşsizler artık...

***

Ne olacak? Bu insanlar olmadan ülkenin düzlüğe çıkması mümkün değil. Aslında Türkiye'yi Avrupalı yapabilecek tek insan malzememiz de onlar, ama şu anda yok olmaya terk edilmiş durumdalar.

Ortada bir hedef, bir açıklama, bir strateji yok.

Mali piyasalarda eğer bir iyileşme sağlanırsa, oradan gelecek sinyallerle reel sektörün de canlanacağı anlatılıyor sadece.

O sinyal gelmez.

Birilerinin yani bu ülkeyi yönetme iddiasında olanların bu sinyali verdirtecek kararları alması lazım, o da olacak gibi gözükmüyor.

Haydi diyelim onların dedikleri oldu, sinyalleri reel sektör aldı.

Bunun için de minimum 2 yıl veriliyor. Kim nasıl dayanacak o kadar?

Bu insanlar, arkadaşlarımız ne yiyecek, ne içecek? Çocuklar ne yapacak?

İşini bir şans eseri kaybetmemiş olanlar, bu insanların durumunu bile bile nasıl yaşamlarını sürdürecekler?

Bu kadar acı çekilen bir ortamda darbeyi daha henüz yemeyenlerin boğazından o lokma nasıl geçecek?

Sorular soruyorum, kusura bakmayın cevabım yok. Cevabım yok da içimde derin bir sızı, bir hüzün var.

Ben son krizin en çok vurduğu bu insanların grubuna ait hissetmişimdir kendimi hep.

Orta gelirli ailelerden geldik hepimiz. Eğitimimiz, kültürümüz, birikimimiz bizi bir yerlere taşıdı.

Tek isteğimiz, mütevazı ama güzel bir yaşam sürmekti. Birçoğumuz buna erişecek yollara da girmiştik üstelik.

Bu Türkiye'de olanları hiçbirimiz hak etmedik.

Başka ülkelerde doğmuş olsaydık, işsiz kalmış olan bu insanlar hayatlarını garantiye almış olacaklardı büyük ölçüde. Gelecek korkuları olmayacaktı.

İşte bunun için herkes gitmek istiyor şimdi.

Korkulan şey çoktan oldu da kimsenin haberi yok. Bu insanlar, bu mühendisler, bu bankacılar, bu avukatlar, sanayiciler şimdi başka ülkelerde benzin pompacılığı, bulaşıkçılık, taksi şoförlüğü yapmaya hazırlar.

Belki de 20 yıl, 30 yıl önce üniversitede okurken keyfe harcanacak cep harçlığı çıkarmak için bulaşıkçılık yapmışlardı; şimdi onca seneden sonra, onca didinip uğraşmadan sonra bu sefer hayatta kalabilmek için yeniden başa dönecekler.

Birçoğunun evliliğinde sarsıntılar başladı. Sinirler gerin. İlişkiler bozuluyor.

İşini kaybetmemiş olanlar da korku içinde. Yarın ne olacağı bilinmediğinden orta sınıfa özgü yardımlaşma kanalları da pek açık değil artık.

Herkes kendi başına kalmış anlayacağınız...

***

Bunları biliyorum, görüyorum, olan biteni dinliyorum.

Siz de bilin istedim.

İçimde hem hüzün, hem de ciddi bir tiksinti var. Çok yoğun olarak yaşıyorum ikisini de.

Bu olanları, bu insanlar katiyen hak etmedi.

Olan bitenin sorumlularını biliyorum, herkes de biliyor ve bu ülkenin bile bile, göstere göstere, çala çırpa bu hale getirilmesinde rol oynayan herkesten iğreniyorum. Bu yazdıklarım bir işe yarar mı bilmem, ama bunu da herkes bilsin istedim.
Yazarın Tüm Yazıları