Paylaş
HAYATIMDA bir kez, o da çok kısa karşılaştığım Jefi Kamhi'den marina yazım sonrasında detaylı bir e-mail aldım, bir de uzun telefon görüşmesi yaptık.
Jefi Kamhi, Yalıkavak'ta inşaatına başlanılan marinanın denizi katiyen kirletmeyeceği ve kokuya neden olmayacağını söyledi.
Kendisi ve ekibinin 1994 yılından bu yana konu hakkında detaylı çalışmalar yaptıklarını, sonuçta Yalıkavak bölgesine herhangi bir zarar verilmemesi için en iyi, en modern teknolojinin bulunması ve getirtilmesi konusunda araştırmaların 7 yıla yakın sürdürüldüğünü anlattı.
Maliyeti 2, hatta 3 misline çıkarmayı göze alarak en iyi arındırma tesislerini marinada uygulayacaklarını, sırf bunun araştırılması için 387 bin dolar harcadıklarını, Hollanda'da detaylı çalışmalar yaptırıp tüm sistemin simülasyonunu çıkarttıklarını belirtti.
Yalıvak marinasında free-flowing sistemin, yani akıntı ve dalgaların önünün kesilmeyeceği, serbestçe akacağı sistemin uygulanacağını da vurguladı.
Bu sistem sayesinde sintineden boşaltılacak pisliğin biriktirilmesinin mümkün olmadığını, birikmeyen pisliğin de koku yapmasının imkánsız olduğunu anlattı.
***
Jefi Kamhi bütün bu anlattıklarının en ince detayına kadar raporunun bulunduğunu, Danimarka Su ve Çevre Enstitüsü tarafından geliştirilmiş simülasyon programları kullanılarak her şeyin detayıyla düşünüldüğünü, Yalıkavak koyunun tabii akıntılarını ve özelliklerini muhafaza edebilmek amacıyla üst dalgaları izale eden ama alt akıntıların doğal akışına mani olmayan sistemin uygulanmasıyla koyun doğal yaşamına tek bir etki yapılmayacağını da vurguladı.
Marinada yapılaşmanın yüzde 6-7'yi geçmeyeceğini, bunun emsalleri yanında çok düşük bir oran olduğunu, buna rağmen doğal dokuyu bozmamak için bu yapılaşma oranında ısrarlı olduklarını söyledi.
***
Jefi Kamhi, Yalıkavak'ta rüzgárın yılın 360 günü batıdan estiği fikrine katılmıyor.
Kendi yaptırdığı ölçümler, farklı oranlarda batı rüzgárı olduğunu gösteriyormuş.
Burada yaşayanların onunla aynı kanıda olmadığını not ederek yine kendisine sözü bırakıyorum.
Farklı rüzgár analizlerine ve akıntıların özelliklerine bakarak, kendi kurdukları yüzer teknoloji sayesinde, bırakılabilecek bir pisliğin en fazla dokuz saat içinde koyu terk edeceğini söyledi bana.
***
Jefi Kamhi garanti veriyor, soyadını koyuyor ortaya.
Ben dinledim onu, dediklerini de aynen aktardım.
Açıkçası ikna olmuş değilim. Pisliğin birikeceğini, koku yapacağını, denizdeki doğal yaşamı öldüreceğini, burada denize girmeyi imkánsız kılacağını, atıkların dokuz saat içinde koyu terk etmeyeceğini hálá düşünüyorum.
Ama o ‘‘Hayır’’ diyor, tersi olacak diye iddia ediyor.
Benim işim yazı yazmak. İşimi yaptım, olan biteni anlattım, karşı görüşü verdim. Bu konuda yazılacak bir şey kalmadı artık.
Zaten Türkiye'nin en önemli sorunu da bu değil tabii ki.
Ben işimi yaptım, ama marina aleyhine oluşmuş bir tepki var Yalıkavak'ta. Onlar yasal yollara da başvuracaklar, yasal sınırlar içinde tepkilerini de ortaya koyacaklar. Onlar için kavga yeni başlıyor.
Jefi Kamhi'nin benim yazımda en çok üzüldüğü nokta, ‘‘İleride onun heykelini dikecekler ve altına da, ‘İşte Yalıkavak'ı öldüren adam' diye yazacaklar’’ şeklinde yazmam olmuş.
Öyleyse tamam dedim. Eğer bugün katiyen inanmadığım şeyler gerçekleşirse, yani bu marina etrafı kirletmeden, kokutmadan buralara ekonomik canlılık getirirse, o zaman yine heykelini dikeriz, altına da ‘‘İşte Yalıkavak'ı kurtaran adam’’ yazarız.
‘‘Hodri meydan, ben sözlerimin arkasında duracağım’’ dedi.
Ben de duruyorum. Yanılırsam eğer -ki yanılacağımı zannetmiyorum- o zaman heykelin açılışını birlikte yaparız.
Ama şu da var: Eğer ben yanılmıyorsam, o zaman bitip tükenecek Yalıkavak için kim gözyaşı dökecek?
Ve ben haklı çıkarsam, onun heykelini dikip altına işte buraları öldüren adam yazsak ne olacak, yazmasak ne olacak?
Bu Yalıkavak’ı geri getirmeyecek ki...
Bu köşede olayı resmen kamuoyuna sundum. Tarihe belge olarak geçirdim ve Jefi şuna inansın ki, dedikleri çıkmadığı takdirde insanlar onun ismini hiç unutmayacaklardır. Bu da bilinsin.
Paylaş