Paylaş
WASHINGTON Post Gazetesi'nin medya muhabiri Howard Kurtz, ‘‘The Fortune Tellers’’ adlı yeni bir kitap yazdı.
Son zamanlarda medyada yepyeni bir rol üstlenen borsa yorumcuları ve tahmincilerini anlatıyor kitap.
Bizim televoleci ekonomistler bunu hemen ısmarlamalı ve kitaptan kendilerine uyan tüyoları almalılar.
Belki yepyeni para kazanma yollarını da bulurlar bu kitapta, bilemiyorum artık.
Benden haber vermesi.
* * *
Kitabı okurken, eğer meselelere sadece yüzeysel şekilde bakma alışkanlığında değilseniz içiniz bir tuhaf oluyor.
Ve kapitalizm denilen bu son derece güçlü, ekonomisiyle, ideolojisiyle güçlü bu muazzam sistemin nasıl da pamuk ipliğine bağlı olarak gündelik işleyişini sürdürdüğünü görüyorsunuz.
Hatta biraz da ürkütücü bu kitapta anlatılanlar. Çünkü, normal yaşam biçimlerinin nasıl da bir anda alabora olabileceğini gösteriyor insana.
* * *
Bir örnek vereyim. Kurtz'un uzun sayfalar ayırdığı bir borsa tahmincisi ve yorumcusu Jim Cramer.
Jim Cramer son dönemde bu konuda yayın yapan Thestreet.com adlı internet sitesinde yazdığı yazılarla çok meşhur oldu.
İşi çok zor aslında Cramer'ın.
Wall Street ve Nasdaq çok dinamik piyasalar. Her an, her dakika her şeyin bir anda değiştiği ortamda uzun, kısa ve orta dönemli tavsiyeler içeren yorumlar yapmak zorunda Cramer.
Bu arada fon yöneticiliği de yapıyor, alınmasını yazılarında tavsiye ettiği káğıtlara o fonlarda da yatırım yapıyor.
Tabii bu iki işi bir arada yürütmesi, Amerika'da büyük eleştirilere de yol açıyor.
Köşe yazan bir kişinin, yazılarıyla etkilediği piyasada aynı zamanda oyuncu olarak yer alması, ciddi ahlaki sorunları da beraberinde getiriyor.
Gerçi Türkiye'de bu meselenin anlaşılması imkánsız, burada zaten her şey birbirine karışmış durumda.
Ama anlaşılan Amerika'da da internet olayından sonra gazetelerde sıkı olarak uygulanan kurallar yavaş yavaş delinmeye başlamış. Çünkü internet sitesinde yazı yazan bir insanın, aynı zamanda borsada oynayamayacağı yolunda bir kural yok.
Ve yeni medya, kendi kurallarını yaratıncaya kadar da internet sitelerinde kalemiyle güçlü olmayı başaranlar, Jim Cramer gibi piyasayı etkileyecekler her zaman.
* * *
Kitaptan öğrendiğime göre, 8 Ekim 1998 Cramer'ın yaşamının en kötü günü olmuş.
Borsa o gün aniden çöküşe geçmiş.
Cramer'ın, yatırım yapın çağrısında bulunduğu bütün káğıtlar tepetaklak aşağı gitmiş.
Cramer ve onun sözüne kanıp da yatırımlara giren binlerce insan tam kişisel iflas bayrağını çekecekken mucizevi bir şey olmuş.
O gün saat tam 13.15'te CNBC televizyonunda Ron Insana adlı muhabir, Amerikan Merkez Bankası'nın direktörlerinin yakında toplanacağını ve faiz oranlarını aşağıya çekme kararı alacaklarını öğrendiğini açıklamış.
O daha haberini bitirmeden borsa 40 puan birden fırlamış ve kapanış saatine kadar da kendini toparlamış. Önemli bir kriz daha atlatılmış.
* * *
Bana acıklı, trajik gelen nokta şu:
Borsada o düşen her bir puan aslında binlerce, on binlerce insanın yaşamını etkiliyor. Bunun kimse farkında değil, ama öyle.
Yeni yatırımlardan o düşen puanlar nedeniyle vazgeçiliyor, binlerce insan bir anda işsiz kalabiliyor, yıllar boyunca çalışarak kurulmuş hayatlar bir anda darmadağın olabiliyor.
Ve düşünsenize, aslında bütün bu olaylar aslında iki kişinin arasında oynanan bir oyunla belirleniyor.
Bir tarafta Jim Cramer var, yatırımlar yaptırmış herkese ve bir anda herkes sıfırlanıyor bu yatırımlar nedeniyle.
Öteki yanda ise bir muhabir var ve o ekrana çıkıp haber yapmasa, yine büyük bir kriz yaşanacak. Binlerce insan etkilenecek, hayatlar sönecek.
Kapitalizm devrimci atılımını yaparken, ağır endüstriyi bir taraftan kurup bir taraftan da işçi sınıfını yaratırken her şey daha netti.
Çıkarların nerede çakıştığı, nerede çeliştiği net olarak görülüyordu. Borsa, hayallerin dünyası olarak devreye girdi. Fiktif paralar yaşama hákim oldu. İlişkiler karmaşıklaştı.
Görünürde sınıf çatışması kalmadı, ama artık birkaç dakika içinde her şeyin mahvolabileceği korku dolu bir yaşam var.
Her şey, çok az sayıda insanın her gün bir mekánda toplanıp, bir anlamda kumar oynamasındaki gelişmelere bağlı.
Hayat, yılların emeği, gelecek güvencesi bu kadar ucuza satılmamalıydı aslında, ama işte bence kapitalizmin trajik yanı da burada işte.
Paylaş