Kadınlar ve erkekler-1

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Bilim alemi yaklaşık iki bin yıldır filan kadınları anlamaya çalışıyor.

Bu arada erkeklere ne olduğuna aldıran yok!

Zaten erkekleri başlı başına anlamaya çalışmanın bir anlamı da fazla yok çünkü onlara olan biten her şeyin sorumlusu da kadınlar.

Ve bu yüzden de kadınları çözümlediğimizde erkekleri de anlayacağımız yolunda bir inanç var bilim aleminde.

***

Ancak kadınlar nedense bir türlü çözümlenemiyorlar.

Çok fazla sayıda bilimsel teori var kadınlar hakkında. Hatta bunlar kendi aralarında da düşman kanatlara ayrılmış durumdalar.

Birbirlerine düşman olsalar da bu farklı teoremlerin ortak hedefi kadının erkekten hem biyolojik hem de manevi açıdan farklı olduğunu kanıtlamak.

Bunun neden bir kanıta gerek duyduğunu gerçi anlamak mümkün değil.

Anladığım kadarıyla bu konu üzerine çalışan bilim insanları hayatlarında hiç evlenmeye vakit bulamamışlar.

Çünkü bir kez bile evlenselerdi eğer, farklılığı anında tespit edip bu üzerinde yıllarını harcamış oldukları konuyu bir an önce bırakıp Yeni Gine'deki ilkel kabilelerin alışveriş adetleri üzerine tez yazmanın bile daha önemli olduğuna karar verirlerdi.

***

Hayat bence aslında fazla karmaşık değil.

Bazen bir konu üzerinde tek bir teoriye inanacaksın, inatla bunu savunacaksın. Böylece hayatın daha da içinden çıkılmaz derecede karmaşıklaşmasına izin vermeyeceksim.

Örneğin ben kadın-erkek ilişkileri konusunda sosyal darvinizm teoremine inanırım.

Bazı art niyetlilerin dikkat çektiği gibi sosyal darvinizm sadece faşizme uygun bir teori değildir, kadınları da anlamamız için en uygunu odur!

Temel mesele çocukta odaklanmaktadır.

Kadın cinsel ilişkinin ‘bedelini’ 9 ay çocuk taşıyarak öder, erkek ise cinsel ilişkide ‘bedel’ ödemez. Bu yüzden de erkek cinsi çok fazla sayıda cinsel ilişkiyi birbirine paralel olarak yaşayıp, bunları ilişki olup bittikten sonra anında unutmaya genetik olarak koşullanmıştır.

Kadın ise ‘bedel’ ödeme ihtimali olduğundan ilişki kuracağı erkekte ‘daha seçici’ davranır.

Hayatta bütün olan biteni ve hatta bütün dünya savaşlarını bile sosyal darvinizmin bu basit giriş teoreminden yola çıkarak açıklayabilirsiniz.

Erkeğin herhangi bir iki boyutlu çıplak kadın resmine bakarak orgazm olabilmesi, kadınların ise pornografiyle ilgilenmemesinin temelinde de bu genetik kodlanma yatar.

Benim yazdığım şekilde mesele konulduğunda biliyorum bu hepinize ‘çok basitleştirilmiş’ gözükecek.

Ancak bu basit önerme ile ilgili binlerce kitap da yazıldı, bunu da unutmayın.

***

Kadınların erkekleri kontrol altında tutma, onları köleleştirme yöntemlerinden en başta geleni hayatı içinden çıkılmayacak kadar karmaşıklaştırmalarıdır.

Erkekler detaylarla ilgilenme kabiliyetinden yoksundurlar.

Bugün çok detaycı, minik minik olayları büyüten erkeklere bakın; onlar açık ya da bastırılmış homoseksüeldirler.

(Okey okey biliyorum biraz abartılı bir genelleme oldu bu ama ne yapayım, dediğim gibi erkekler ancak böyle genellemeler yaparak hayatı yaşayabiliyorlar.)

Kadınların beyninin hacim olarak erkek cinsinin beynine göre daha küçük olduğu ispat edilmiştir.

Ancak bu konuda çalışan bilim adamları başka şeyleri de ispat etmişlerdir.

Örneğin erkeğin hacim olarak daha büyük olan beyninin büyük bir bölümünün fazla kullanılmamaktan dolayı zombiye dönüştüğü ve ayrıca kadının küçük hacimli beyninin her alanının çok daha yoğun çalıştığı ispatlanmıştır.

Bu sonuçlar doğal olarak beni memnun etmemekle birlikte bilim bu gerçeği görmemi emrediyor, yapılacak bir şey yok.

Sadece çok üzgünüm bunu belirtmek istiyorum.

Kadınlar beyinlerinin bu çok yönlü ve yoğun çalışma yeteneğini kullanarak hayatta detayları ön plana çıkarırlar.

Ve erkek birden kendini hiç hazır olmadığı bir karmaşa içinde bulur.

Mutlak teslimiyet de o anda başlar.

***

Bilim aleminde de bu yöntem aynen deneniyor.

Kadın-erkek ilişkilerini çözümlemeye çalışan bilim insanları arasında kadınların oranı hayli fazla.

Onlar her geçen gün yeni bir teori ortaya atarak kafaları karıştırıyorlar, erkekleri daha da eblehleştirerek, onların mutlak teslimiyetini güçlendiriyorlar.

Bunun son örneğini Time Dergisi verdi.

Kapak konusunu ‘The Real Truth About The Female’ yaptı. Yani düz çeviriyle ‘Kadınlar Konusunda En Gerçek Gerçek’.

Bizim gazetelerde bu süslü grafikler eşliğinde, fizyolojik farklılıkların vurgulanması ile geçiştirildi.

Ama aslında bu bilimsel makalede öylesine büyük bir ideolojik saldırı var ki, bunun memleketini seven ve de erkek bir gazeteci tarafından sonuna kadar okunması ve topluma anlatılması gerekiyordu.

Ben kendimi feda ettim, bu zorunlu maceraya atıldım.

İşin içinden çıkabilecek miyim bilemiyorum ama şu anda anladığım kadarıyla konu bir günde bitmeyecek kadar karmaşık.

Ama yılmayacağım. Yıkılmayacağım ve ayakta kalacağım.

Kadınlarla kavgamı bilimsel düzlemde de devam ettireceğim.

(Yarın: İnsan evriminin fahişelik teoremi ne demektir? Kadınlar doğru bilimsel tespitlere bu ‘fahişelik teoremidir’ diye kızıp neden kafa karıştırmakta ısrar etmektedirler. Ve PMS gerçekten bu kadar uzun mu sürmektedir? AZZZZZ sonra...)



Yazarın Tüm Yazıları