Paylaş
30 Temmuz 2000 Pazar günkü Hürriyet'te harikulade bir haber vardı.
Muharrem Sarıkaya kaleme almış yazıyı.
Muharrem uykusunda bile haber sayıklar. Biz eskiden Ankara'da çalışırken, o bir an önce yorgunluktan düşüp de uyumaya başlasın diye beklerdik.
Sayıklamaya başladığı anda dediklerini teybe alıp sonra haber diye bunları yazarak manşete çıkmaktı amacımız.
Ancak Muharrem tuhaf bir adamdır. Örneğin, ben onun uyuduğunu hiç görmedim. Aile çevresine de sorup soruşturduk, onlar da hiç uyuklarken görmemişler Muharrem'i.
Uyku saatinde ya bir bakanın yanında ya da Meclis'te olduğu için hep uyku vaktini atlıyor, sonra da uykusu kaçtığı için öyle devam edip gidiyormuş.
Özetle demek istediğim şu ki, Muharrem Sarıkaya şu anda Türkiye'de sayıları çok az kalmış olan gerçek haberci gazetecilerden bir tanesidir ve bence de en önemlisidir.
* * *
Muharrem'in haberi KKTC'yle ilgiliydi.
Ankara'da KKTC'ye yönelik bir siyasi operasyon yapılması planlanıyormuş.
Şimdiki hükümetin ‘‘istifasının gerçekleştirilmesi’’ ve yerine de ‘‘teknokratlar’’ hükümeti getirilmesi düşünülüyormuş.
Sadece 40 yılda bir, o da katiyen farkında olmadan doğruları ağzından kaçıran Mesut Yılmaz, buna ‘‘12 Mart modeli’’ diyerek karşı çıkmış çıkmasına ama, haberden anladığım kadarıyla onu da fazla ipleyen yokmuş.
Görünen o ki, yakında yavru vatanda çok şık şeyler olacak. Ben Muharrem'in yalancısıyım, olmazsa da bana değil gidin ona kızın.
* * *
Çok mutlu oldum bu haberi okuyunca.
Anladığım kadarıyla yöneticilerimiz, artık bizleri fazla rahatsız etmeyecekler.
Biliyorsunuz, bizim yöneticilerde antidemokratik ortamları özleme ádeti vardır.
Her fırsat bulduklarında Türkiye ile oynar, bir o yanından, bir bu yanından çekiştirip, ellerinden geldiğince antidemokratik bir hava yaratmaya çalışırlar.
Bu sadece siyasi bir gereklilikten de değildir. Bizim yöneticilerde bu tavır bir alışkanlık oldu, bana inanmayanlar cumhuriyet tarihini tekrar okusunlar.
Ben sırf bunun için Türkiye'nin yıllardır dışa açılmasını, başarabilirse emperyalist, daha da akıllı olursa kolonyalist olmasını hep savunmuşumdur.
Çünkü, bakın kolonyal geçmişi parlak olan ülkelere. Örneğin, alın İngiltere'yi.
İngiltere çok uzun süredir demokrasiyi yaşamakta. Bu, oradaki yöneticilerin bizimkilerden çok daha iyi, bilgili ve güzel insanlar olmasından kaynaklanmıyor.
Orada da yöneticilerde barbarik içgüdüler var; her fırsatta antidemokratik olaylar yaratmaya, maraza çıkarmaya onlar da eğilimli.
Ancak İngiltere bu işi, onları kolonyal ülkelere göndererek çözümledi.
İngilizlerin geçmişteki başarılı devlet adamlarına bakın, hepsi de gençliklerinde Afrika'da valilik filan yapmıştır. Antidemokrat içgüdülerini başka ülkelerde tatmin etiler, orta yaşı aşınca da artık sakinleşmiş olarak memleketlerine dönüp, bu sefer içleri rahat bir şekilde demokrat oldular.
İşte KKTC hakkında Ankara'da son konuşulmaya başlanan plan da bizler açısından tarihi önemde bir dönemeç olacaktır, buna eminim.
Şimdi bizi bıraktılar, tarihin garip bir cilvesi olarak, tarafımızdan finanse edilmekte olmasına rağmen bizden çok daha demokratik sisteme sahip KKTC ile uğraşmaya başladılar.
Antidemokratik içgüdülerini artık orada tatmin edecekler, bilmem anlatabiliyor muyum?
Böylece biz rahatlayacağız. Hatta Kıbrıs sorunu biraz daha karmaşıklaşsa, daha da içinden çıkılmaz hale gelse çok daha iyi olur.
Böylece orayla uğraşmaya başlayan yöneticilerin kafalarını kaşıyacak hali belki hiç olmaz da Türk halkı burada doğacak yönetim boşluğundan yararlanıp uzun zamandır ilk kez şöyle derin ve rahat bir nefes alabilir.
Bilmem bunu da anlatabiliyor muyum?
* * *
Ha bu arada, Muharrem Sarıkaya, bizim KKTC'den Sorumlu Bakan Şükrü Sina Gürel ile KKTC Başbakanı arasında geçen bir konuşmayı da aktarıyor yazısında.
KKTC Başbakanı, bizimkine ‘‘Benim burada tabanım var. İstediğimi yaparım. Sizin Türkiye'de ne tabanınız var’’ diye sormuş.
Bizimki de, ‘‘Sayın başbakan, söylediklerinize dikkat edin. Benim Türkiye'de 65 milyon tabanım var’’ demiş.
Buna itiraz ediyorum. Şükrü Sina Gürel, sana sesleniyorum! Sizin tabanınız olsa olsa 64 milyon 999 bin 999 olabilir; çünkü ben bu oyunda yokum. Beni saymayın.
Nereden biliyorsunuz ki, sizin tabanınız olarak gördüğünüz nüfusun içinde benim de yer almayı otomatikman kabul edeceğimi. Ona diyeceğinize, lütfen siz kendi dediklerinize biraz dikkat edin.
Paylaş