Paylaş
Iyi ki tatile cikmisim. Cikmasaydim bugunku yazimi yazmama imkân ve ihtimal yoktu. Cunku Turkiye benim zekâmda ciddi bir durgunluga neden oluyor. Gerci herkeste bir durgunluk var ama olsun, ben bu duruma ozellikle uzuluyorum.
Su pazar gunku durum bile genel yayin yonetmeninin ne kadar da haksiz oldugunu gosteriyor.
Hatirlayacaksiniz, kendisi beni izne cikarmamak icin elinden geleni yapmisti.
Sonucta sadece kedim Silvester'i oldurme tehdidime boyun egmis ve buralari kisa sure icin de olsa terk etmeme izin vermisti.
Beni neden buralarda tutmaya bu kadar israrli oldugunu sonradan anladim.
Kendisi benim guzel yazi yazmamdan fazla hoslanmiyor.
Yurtdisinda dolastikca kafamin acilacagini, yazilarimin guzellesecegini, yazilar guzellestikce daha cok okunacagimi, daha cok okundukca daha fazla maas talep edecegimi biliyor.
Ve sirf bu nedenle de beni mumkun oldugunca buralarda tutabilmek icin elinden geleni yapiyor.
Kendi acisindan belki de haklidir bilemem ama meseleye bir de soyle bakin. Su anda Adana'dayim. Iki saat kadar once 4.2 siddetinde bir deprem oldu.
Adanalilar artik sallanmaya alismislar. Hatta bir sure once bir gazetede ‘‘Antalya dun sallanmadi’’ baslikli bir haber bile cikmisti.
Ancak ben sadece sosyal depremlere alisik bir kucuk burjuvayim.
Sosyal olmayan depremler bende panik yaratiyor. 4.2 bile buna yetiyor.
Dolayisiyla bir gun once yazi konusu olarak aklimda bulunan her sey bir anda silinip gitmis durumda.
Genel yayin yonetmeninin hain plani tutsaydi, ben disarlarda dolasmamis olacaktim ve bugun bu kose belki de tek partili donemde sansure ugrayan koseler gibi simsiyah cikacakti.
Simdi ise en azindan hatiralarim var ve deprem bile onlari unutturamiyor bana.
* * *
Insanin tamamen dinlenebilmesi icin genel yayin yonetmeni kavramini tamamen kafasindan silmesi gerekiyor.
Bunu yapamadiginiz takdirde dinlenebilmenize, stres atabilmenize imkân yok.
Ister Amerika'ya gidin ister Tayvan'a bu kavram kafanizin bir ucundaysa o zaman yandiniz demektir.
Acikca itiraf etmeliyim ki ben biraz egoist oldugumdan ucaga bindigim anda Turkiye'ye ait ne varsa bir anda bana son derece uzak, oyle bana fazla etkisi olamayacak kavramlara donusuyor.
Ucaga ilk bindigim anda kendimi hep bir Budist gibi hissediyorum. Budistlerde de bir gerceklikten kopus ani vardir, ben de onu butun benligimde Turkiye'den koptugumda hissediyorum.
* * *
Disarda ne kadar kalirsam kalayim, bazi seyleri bana hatirlatmaniza imkân yok.
Sadece lokal seylerle ilgileniyorum. Turkiye benim icin bir ‘dis olay’ haline donusuyor.
Ancak son gezimde bir ugursuzluk vardi.
Sanki bir gizli el, geride birakmis oldugum beni rahatsiz edebilecek bazi kavramlari bana durmadan hatirlatmaya calisiyor gibiydi.
Simdi anlattigim olayi abarttigimi sanacaksiniz. Gecmis tarihli yabanci gazeteleri karistirirsaniz olayin tam da benim anlattigim gibi oldugunu goreceksiniz.
* * *
Gunlerden 11 Ekim 1998 Pazar. New York'ta harika bir hava var.
Biraz sonra Brooklyn'e kopruden yuruyerek gececegiz.
Ilk once 42'nci caddede bir kahve icelim dedik.
Ben kahveleri almaya giderken moralimi son derece bozan bir sey oldu.
Cogunlugunu Perulularin olusturdugu bir kalabalik icinde buldum kendimi.
Bilmiyorum siz hic Perululari incelediniz mi?
Bu ulke insani son derece ilginc bir genetik deformasyondan gecmis durumda.
Buna bir tur mutasyon da diyebiliriz.
Hani bir korku filmi vardi. Nukleer atiklarin bulundugu gole dusen insanlar degisime (mutasyon) ugrayip canavarlasiyorlardi. Bunlara da MUTANT adi veriliyordu.
Iste Perulular da bence Guney Amerika'nin mutantlari.
Latin Amerika'nin en cirkin fiziksel ozellikleriyle Japonlarin en cirkin fiziksel ozelliklerini bir bir secip almislar, sonra ilginc bir plana gore bunlari bir araya getirmisler ve sonunda da Peruluyu yaratmislar.
Bu kesin bir sansizlik tabii, cunku egri bugru bir kavram cikmis ortaya.
Bir zamanlar bizde de azgelismis, iyi beslenmemis, carpik bacakli futbolcular vardi.
Perulularin en guzeli bunlara benziyor.
* * *
Neyse, bu olayin neden boyle oldugunu eminim bir gun olaylarin ustune cesurca gitmekten korkmayacak bilim adamlari aciklayacaktir.
Benim icin onemli olan sey o kalabalik icinde kalinca istahimin aninda ortadan kaybolmasiydi.
Bu kadar Perulunun ve rutin latin Amerikalinin bir araya gelmesinin sadece iki nedeni olabilirdi.
1- Ya evlere hizmetci dagitan otobus gecikmisti ve bu yuzden isciler toplu halde sokakta bekliyorlardi.
2- Ya da tuhaf bir ulusal bayram vardi.
Maalesef bu ikinci sik dogruymus. Maalesef diyorum, cunku bunun anlami Perulularin biraz sonra dans etmeye baslayacak olmalariydi. Gerci dansin her turlusu ilkeldir ama bu kadar cirkin insanin bir arada dans etmesi de tabii ki ozellikle hos olmayacakti.
Sonra bir anda cigliklar koptu.
Herkes bir yone dogru kostu.
Bir de baktim ne goreyim?
Caddenin ortasinda Antonio Banderas durmuyor mu?
Yaninda da Melanie Griffth.
Tabii aninda son 100 yilin en seksi erkekler listesini hatirladim.
O listenin 11'inci sirasinda yer alan kisi aklima geldi.
Ki kendisi Antonio Banderas'i bile gecmisti yakisiklilikta ve bu da abuk bir seydi aslinda.
Ama olan olmustu iste, yine genel yayin yonetmenini hatirlamistim.
Anladigim kadariyla hayatta bazi olaylardan kurtulabilmeye imkân yok.
Paylaş