Serdar Turgut: İkiyüzlü insanlar ordusu






Serdar TURGUT
Haberin Devamı

DÜNKÜ yazımda ABD'de yaşanan bir tartışmadan yola çıkarak Tarkan'ın bizim memlekette başına gelenlere uzaktan bir bakış getirmeye çalıştım.

Bugün ise daha bir yakına gelmek zorundayım.

Açıkça söylemek gerekirse bazen tartışmaları okurken ortaya konulan ikiyüzlülükten açıkçası çok rahatsız oluyorum.

Bakın baştan şunu bilmekte kesin yarar var: Bugün Türkiye'de ve dünyada ünlü bir sanatçının gizli fotoğrafları önüne geldiğinde iştahı kabarmayacak, içindeki gizliyi yayma, açığa çıkarma dürtüsü şaha kalkmayacak gazeteci yoktur.

Eğer böyle bir durumda içinde heyecan duymayan bir kişi varsa o kesinlikle gazeteci değildir. Olsa olsa medya teorisyenidir, medya eleştirmenidir.

Eleştirmenler de genellikle yapamadıkları işler üzerine ahkám kesmeyi pek iyi becerirler.

Şunu bilin ki her gazeteci böyle fotoğrafları elde edebilmek için uğraş verir ve gerekirse para da verebilir.

* * *

Ha, para vermiyorum diyenler de olur, böyle şeylerin gazetede yayınlanmasını meslek ahlakına uygun görmediğini net olarak açıklayan gazeteciler de vardır.

Ama bunlar nasıl oluşurlar biliyor musunuz? Kamuoyu baskısıyla. Yani onların da gazeteci dürtüleri bu tür fotoğrafları görünce şahlanır ama kendi okuyucu kitlelerini itecekleri, onları küstüreceklerini bildiklerinden, o kitle gazetenin editöründen, muhabirinden belirli bir tavır almasını beklediğinden bu fotoğrafları içleri kan ağlaya ağlaya kullanmazlar.

Yani New York Times'ın da editörü ABD'de Tarkan gibi meşhur olan bir kişinin fotoğrafları önüne geldiğinde bundan heyecan duyar, belki ‘‘Ah ben şu anda New York Post'da çalışsaydım’’ diye de düşünür ama içinde bulunduğu kurumdan okuyucuların beklentileri nedeniyle içgüdüsünün gereğini yerine getirmez.

Şimdi Allah aşkına, kimse ikiyüzlülük yapmasın. Türkiye'de bu tür okuyucu kesinlikle yok. Olanlar azınlıkta kalıyor.

Herkes bu tür sansasyonel haberleri deli gibi seviyor, bayılıyor böyle şeyleri okumaktan, seyretmekten.

Hem seyrediyorlar, okuyorlar hem de sonra tartışma çıkınca tavırlar alabiliyorlar. Bu tür ikiyüzlü tavır bizim memlekette nedense çok yaygın.

O nedenle bırakın şu Reha Muhtar ile uğraşmayı. O kadar beğenmiyorsanız yaptıklarını seyretmezsiniz olur biter.

Bir yazara verilecek en büyük ceza onu okumamak, televizyoncuya verilecek en büyük ceza ise onu seyretmemektir.

Ama siz hem Reha Muhtar'ı bayıla bayıla seyredeceksiniz her akşam, adam bütün reytingleri altüst edecek durmadan, ondan son Tarkan olayı gibi şeyleri yapmasını bekleyeceksiniz hep, hem de yapınca eleştirmeye çalışacaksınız.

Yok öyle şey, yağma yok. Sıkıntınız varsa olan bitenden önce kendinize bakın, kendinize çeki düzen verin.

Ayrıca size bir şey söyleyeyim mi; ben Reha Muhtar'ın müthiş iyi bir televizyoncu olduğunu da düşünüyorum. Geçenlerde Ateş Hattı'nda diyetisyenlerle ilgili bir program vardı, o programı alıp ABD'de yayınlasa Reha anında meşhur olurdu.

* * *

Tarkan olayında en önemli konu bu fotoğrafların kendisinden çalınmış olması meselesidir.

Tarkan bunun hesabını mahkemede soracak şimdi.

Gazeteci kendisine böyle bir fotoğraf geldiğinde kaynağını araştırmaz. Ben gerçekçi oluyorum, boş teori konuşmuyorum ve meselelerin aslında nasıl işlediğini anlatıyorum size.

‘‘Mutlaka araştırmalıdır’’ diyen medya eleştirmeni değilim ben, mesleği fiilen yapan insanların duygularıyla yazıyorum bu yazıyı.

Ha sonra onların çalıntı olduğunu öğrenirse de gereğini yapar, bu kez de çalanlara dünyayı dar eder gazeteci.

Tarkan bu işte mağdur durumda ama ona da bir çift sözüm olacak.

Son olaydan yola çıkarak Türkiye'ye ‘‘Sosyal bir cehenmem’’ demiş. Yapma be Tarkan, sen dünyayı gezmiş görmüş bir adamsın. ABD'de çok meşhur olsaydın bu tür fotoğraflar bir şekilde ortaya çıksa gazetelerin bunu basmayacağını söylemek mümkün mü? Değil tabii.

Evet Türkiye'de bir değil birçok sosyal cehennemler vardır ama bu son olay bizim memlekete özgü değildir.

Eğer eşcinselsen, bunu açıklasan bile Türkiye sana cehennem olmaz, bunu bil. Bu memlekette Zeki Müren'e yıllarca taptılar, bunu unutma.

Türkiye'de her konuda olduğu gibi cinsel tercih konusunda da eşitsizlik vardır.

Eğer fakirsen, güçsüzsen cinselliğini açıkça yaşayamazsın, güçlüysen problem yok, kimse karışmaz sana.

Çekip gideceğim demişsin, gidemezsin çünkü ancak burada para kazanıyorsun. O nedenle kendini de kandırma. Eğer bugüne kadar kazandıklarım bana yeter, ben artık New York'ta yaşayacağım dersen seni ilk tebrik eden de ben olurum, çünkü bu da benim yapmak istediğim ama yapamadığım şey, seni hem kıskanır, hem de anlarım.

Yazarın Tüm Yazıları