Paylaş
ISAAH Berlin bir keresinde ‘‘Çelişkili gerçekliklerin karmaşık toplamı’’ diye bir cümle yazmıştı.
Gerçi bununla Türkiye'yi tanımlamak istediğine dair elimizde bir kanıt yok ama kabul etmelisiniz ki bu tanım bizim memlekete gerçekten uymakta.
Hatta denilebilir ki haddinden fazla, insanın içini bayıltacak kadar çelişkiler var toplumda ve karmaşıklık da inanılmaz boyutta.
Türkiye'yi anlamak zor. Bir hayat boyu sürebilecek çalışma gerektirebilir bu konu.
Tam anladım dersiniz, olan biteni artık bağlantılarıyla kavrayabileceğinizi düşünürsünüz, tak diye bir olay olur ve her şeye sil baştan başlamak zorunda kalabilirsiniz.
***
Gelinen nokta pek hoş değil, bunu herkes biliyor.
Suçlayıcı yazılar yazmaktan bıkmış durumdayım. Bu tür yazılar yeni bir şey de söylemiyor zaten.
Herkesin bildiği, bilmese bile yüreğinde hissettiği şeyleri tekrarlayıp duruyorsunuz o tür yazılarda.
Gazete sayfasını boşa harcıyor bence o tür laflar. Zaten doğruyu durmadan tekrarlasan ne olacak ki! Yani bu memleketin siyasetçisi berbat da diğer meslek grupları pirüpak mı acaba?
Böyle deyince de yanlış anlamayın, herkes kötü, herkes yalancı, herkes ahlaksız demek değil bu. Ancak memlekette genel bir içten çürüme yaşanıyor ve bunda istisnasız her grubun payı var.
Böyle ortamlarda pisliğe bulaşmadan kalabilmek için bayağı bir bireysel dayanma gücü olması gerekiyor insanda.
Bu tür insanlar da hálá daha var Allah'tan. Bakıyorlar olan bitene. Durmadan darbe yiyerek izlemeye, anlamaya çalışıyorlar memleketi.
Rasyonel bir sonuca vardıklarını pek söyleyemem ama içleri öfke dolu, bunun da bilinmesi lazım.
***
Olan biteni sadece siyaset, emperyalizm, hortumlama, soygunculuk gibi kavramlar anlatmaya yetmiyor.
Çürümenin boyutlarını tanımlamak için başka açıklamalara ihtiyaç olduğu kesin.
Örneğin ben memleketin bu hale düşebilmesinin Türkiye'de kitap okunmamasından kaynaklandığını düşünürüm hep.
Mario Vargas Llosa ‘‘The New Republic’’ dergisinin son sayısında ‘‘Neden Edebiyat’’ başlıklı bir yazı yazdı.
Diyor ki o yazıda, insanlığın durumu her zaman karmaşıktır. ‘‘Çelişkili gerçekliklerin karmaşık toplamıdır’’ insan denilen şey.
Onun içindir ki zaten Kafkaesk, Rabelesyen, Orwellci, sadistik, mazoşistik gibi kavramlar vardır bu karmaşık gerçekliği anlayabilmek için.
Bu kavramlar insanı anlamamız için önemli bir ipucu verirler bize, bir çıkış noktasıdır bu. Oradan giderek de belki toplumu anlama yönünde adımlar atabiliriz.
***
Bu tür kavramları doğru kullanabilmek için vazgeçilmesi mümkün olmayan ön şart Cervantes, Kafka, Rabelais, Orwell, de Sade ve Sacher-Masoch'u okumaktır gayet tabii ki.
Kitap okumadan insan olabilmek mümkün değildir. Kitap okumadan yaşadığınız toplumu anlamak, onu daha iyiye götürmek de mümkün değildir.
Okumayan toplum konuşmayı da bilmez. Konuşmayı bilmeyen toplum ise aslında neden rahatsız olduğunu, aslında nasıl bir yaşam beklentisi içinde olduğunu formüle edemez.
Kitap okumayan işadamı iş yapmayı üçkáğıtçılık olarak kavrar.
Kitap okumayan siyasetçi memlekete hizmeti, nasıl yapsam da kısa sürede ben ve adamlarım vurgun yapsak diye anlar.
Kitap okumayan gazeteci, meslek ahlakını nasıl yapsam da güç odaklarıyla çıkar ilişkisi kursam diye yorumlar.
Kitap okumayanların hayal álemi de yoktur, örneğin seksüel fantezi kurmayı bile bilmezler, çünkü içgüdülerini terbiye ederken bunları onlara yaşatacak donanımları da yoktur.
Listeyi uzatabiliriz ama gerek yok. Özetle kitap okumayan toplum her zaman bataklıkta debelenmeye mahkûmdur.
***
Türkiye okumayı sevmiyor, bu bir gerçek.
Ben Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu siyasete, emperyalizme bağlamak yerine bu gerçekten yola çıkarak anlamamız gerektiğini düşünüyordum.
Ta ki dün Milliyet Gazetesi'ni okuyuncaya kadar.
Bu gazetede birinci sayfada verilen bir haberde yazıyı da ilk Türklerin keşfettiği, bu gerçeğin Türkmenistan'da ortaya çıkarıldığı belirtiliyordu.
Kendime kurmuş olduğum Türkiye'yi anlamama yardımcı olabilecek teorik yaklaşımım bu haberle yerle bir oldu.
Şimdi önümde çok daha zorlu bir bilimsel araştırma projesi var.
Yazıyı ilk bulan bir ırkın nasıl olup da okumayı keşfedememiş olabileceğini ortaya çıkarmam gerekiyor.
İşte bakın, bir ömür boyu sürecek başka bir Türkiye problemi daha çıktı ortaya.
Paylaş