Paylaş
Çok mutsuzum, çok.
Arkadaşlarım diyorlar ki, artık sen eskidin.
Kendini tekrar etmeye başladın.
Farkında olmadan da olsa hep yapıyorsun bunu.
Üstelik tekrarların sıklaşmaya başladı.
İşte böyle diyorlar.
Halbuki ben kendimi tekrar ettiğimi filan kabul etmiyorum.
Onların bana iftira kampanyası başlattığına eminim.
Evet bayım, ben aynen böyle düşünüyorum.
***
Çok mutsuzum, çok.
Arkadaşlarım diyorlar ki, artık sen eskidin.
Kendini tekrar etmeye başladın.
Farkında olmadan da olsa hep yapıyorsun bunu.
Üstelik tekrarların sıklaşmaya başladı.
İşte böyle diyorlar.
Halbuki ben kendimi tekrar ettiğimi filan katiyen kabul etmiyorum.
Onların bana iftira kampanyası başlattığına eminim.
Evet bayım, ben aynen böyle düşünüyorum.
***
Şimdi size hayatın anlamını değiştirebilecek derecede önemli bir öneride bulunacağım.
ABD Başkanı Clinton'un avukatlarına göre Amerika'da bazı eyaletlerde erkek, bir kadınla sadece oral seks yaptığında bu ‘‘Extra marital affair’’ olarak tanımlanacak evlilik dışı ilişki kavramında sayılmıyormuş.
Yani zincirleme oral seks furyasını henüz atlatan bir erkek bile mahkeme karşısında karısını aldatmamış olarak görülebilirmiş.
***
Arkadaşlar, yurttaşlar.
Onu bunu bilmem...
Ne yapıp ne edelim ama Amerika'daki oral seks yasasının tüm dünya halklarına örnek teşkil etmesi için şanlı bir mücadele başlatalım.
Milletvekillerine dilekçeler yağdıralım, bu yasa teklifini Meclis'e getirsinler diye. Geceleri ışık söndürelim, mum yakalım, halay çekelim.
Eğer bu yasanın milli hukuk sistemine dahlini hızlandıracaksa o zaman Avrupa Birliği'ne üyelik için her türlü bize yakışmayan tavizi de verelim.
Tam demokrat olalım, işkenceyi yasaklayalım falan filan.
Gerekeni mutlaka yapalım ve bu yasayı TBMM'den hemen geçirelim.
***
Oral seksin evlilik dışı ilişki sayılmayacağına dair yasa bir kez TBMM'den geçsin gerisi kolay.
Bilindiği gibi bizim halkımız yasalara tuhaf şekilde saygılı bir halktır.
Özellikle de anlamsız olan yasalara daha bir sevgi ve saygıyla yaklaşır bu halk nedense.
Dahası, yasa ne kadar antidemokratik olursa, bizimkiler için bu onu daha da çok sevme nedenidir.
Oral seks yasası yürürlüğe girdikten sonra eminim halk tüm sektörleriyle bunu da bütün yüreğiyle benimseyecektir.
Kadınlar daha da yürekten sahip çıkacaklardır yasaya, buna da eminim.
Çünkü Türk halkının bir diğer özelliği, kendisini ezen ve haksızlık yapan şeylere de bir başka gönül bağıyla bağlanmakta ısrarlı olmasıdır.
***
Bu yasa kabul edildikten sonra dünya medeniyeti tarihi de zorunlu olarak yeniden yazılacak, umarım bunu görürsünüz.
Göremiyorsanız, yasa sonrası herhangi bir evli çift arasında geçecek ve o dönemde çok ama çok sıradan olarak görülecek bir diyaloğu size aktarayım:
Kadın: Nereye çıkıyorsun bu saatte.
Adam: Şöyle biraz dolaşacağım. Sonra da 10-15 dakikalık bir oral seks işim de var.
Kadın: Peki canım. Güle güle git. Yemeğe de vaktinde gel olur mu. Haydi öptüm.
(Adam karısını öper ve gecenin karanlığında kaybolur)
Bu diyaloğu yazdıktan sonra konuyu tekrar düşündüm.
Vardığım sonuç şu: Eğer bu yasanın hızla çıkarılması için birkaç siyasi cinayet filan da işlenmesi gerekiyorsa bu işi yapmaya kesin gönüllüyüm. Bunun da açıkça bilinmesini istiyorum.
***
Sevgili okuyucularım.
Bugünden itibaren yasalara saygılı, halkıma hizmet için yeni bir köşe açıyorum.
Bu köşede zaman zaman Babıali'nin ünlü kalemlerini konuk edeceğim.
Bugünkü ilk konuğum BİLİCAN AMCA.
Bilican Amca, aslına Türk Dil Kurumu onursal üyesi. Ama onun asıl önemli özelliği, hayatta her şeyi, her zaman, herkesten daha iyi biliyor olması. İkinci özelliği de genç olmamasıdır.
Evet, sözü BİLİCAN AMCA'ya bırakıyorum:
‘‘Muhterem okurlarım,
Serdar Turgut'un bu yazısı, Babıali açısından bir yüz karasıdır.
Bu genç, noktalı virgülün nasıl kullanılacağından bile bihaber olduğunu göstererek çalıştığı gazetenin onurunu zedelemiştir.
Oysa bizim zamanımızda her şey ne kadar daha güzeldi.
Genç muharrir arkadaşlar, masalarında oturup, simit yiyip çay içerlerdi.
Şeyh-ül muharririnler onlara bağırırlar ve döverlerdi.
Kimse oral seks üzerine yazı yazmaya cesaret edemezdi. Herkes ya toprak reformunu ya da milli demokratik devrim ile devrim arasındaki fark üzerinde düşünürdü.
Evet evet, eski günler pek güzeldi.
Sonuç olarak bu gazetenin patronundan ricam, bu yazarı hemen kovmasıdır.’’
Paylaş