Paylaş
Salı sabaha karşı 01.37 itibariyle Proust'un bütün ciltlerinin okunması bitirilmiştir.
Böylesine bir ıstırabı bir daha yaşayacağımı tahmin etmiyorum.
Kitabın okunma sürecinde bana mektupla, e-mail atarak ve telefon açarak desteklerini esirgemeyen vatandaşlara da şunu söylüyeceğim: Kolaysa başınıza gelsin!
***
Proust bile biter ama Hürriyet bitmez!
Daha önce de söyledim, pazar günkü Hürriyet öylesine zengin yazı malzemesiyle doluydu ki hálá daha oku oku bitiremedim gazeteyi.
Bir haber vardı, bilmem dikkatinizi çekti mi?
Diyanet İşleri Başkanı kurban koyunlarının kesilmeden önce şoklanarak bayıltılmalarını istiyordu..
Hürriyet her zaman için insanlarda milliyetçilik ve vatandaşlık duygularını kabartan bir gazetedir.
Gazetemizi okudukça insan elinde olmadan iyilik yapma amacıyla aktif bir hayırsever vatandaş haline dönüşür.
Bahsi geçen koyun haberini okuyunca ben de aynen öyle oldum ve hatırlayabildiğim kadarıyla hayatımda ilk kez kalbimin sorumluluk hissiyle dolduğunu hissettim.
***
Hemen kestirmeden söyleyeyim ki ben bu koyun şoklama işine talibim!
İstiyorum bu işi...
Belki dikkatinizi çekmiştir, geçenlerde bu köşede satır aralarında Prag'dan bir şok-tabancası satın aldığımı söylemiştim.
200 bin voltluk düşük amperli elektrik şoku veren bir alet bu ‘stun-gun’.
Kalın paltonun üzerinden bile adamın üstüne tuttunuz mu en azından dört saat nakavt oluyor.
Satın aldım bunu ama ne yazık ki şu ana kadar deneyebilmem mümkün olmadı.
Rana niyetimi anladığından daha ilk günden ‘‘Eve gelince kedilerden bir tanesini baygın görürsem o aleti aynen ben de seni üzerinde denerim’’ diye tehdit etti beni.
Halbuki bu konuyu hiç açmamıştım ben, galiba kedilere bakarken hafiften gülümsemişim, o bu ipucuyla hareket edip beni azarladı.
Aslında ideali aleti Rana üzerinde denemem tabii ki... Yani bu son derece tatmin edici bir deney de olur benim için.
Ancak bunu da yapmaya cesaret edemiyorum, çünkü:
1- Üç-dört saat baygın kalacak. Ancak ben 9 yıldır filan kesintisiz üç saat sessizliğe muhatap olamadım. Hayatımın bu aşamasında dört saat kesintisiz sessizlikle karşı karşıya kalırsam bu benim üzerimde nasıl bir psikolojik etki yaratır bunu bilemediğimden korkuyorum.
2- Ayılmayacağını bilsem kesin silahı onun üzerinde denerim de ama ayılacak, öyle yazıyor kullanma talimatında. Dört saat sessiz kalmak iyi hoş da ayıldıktan sonra bana kim yardımcı olacak, bunu da düşünmek gerekiyor.
***
Prag'dan döndüğümden beri gazeteye de uğramadım. Bir uğrayabilsem bu silahı deneme sorunu da radikal biçimde çözülmüş olacak. Yani şimdi hemen şu anda saymaya başlasam kendimi hiç zorlamadan, en azından 40 kişilik bir aday listesi çıkarabilirim silahı üzerinde rahatlıkla, katiyen hiçbir vicdan rahatsızlığı bile duymadan deneyebileceğim.
Onlara hayırlı bir iş de yapmış olurum ayrıca. Hem üç dört saat bayılarak hayatlarında ilk kez Ertuğrul Özkök'ü uzunca bir süre duymama şansını kazanmış olucaklar...
Hem de elektrik şoku bazen insanlarda olumlu etkiler de yapar, örneğin ruhsal hastalıklar filan da tedavi olur.
Yani Hürriyet'te belirli bir süre çalışan bir insanda en azından kriminal şizoid belirtiler başlamaması mümkün değildir.
Bu arkadaşları tedavi de etmiş olurum silahımı denerken.
(Önemli not: Hürriyet ile ilgili olarak bir de 10 kişilik minimalist listem var. Bunlara özel tedavi uygulayacağım. Silahın kullanma kılavuzunda bayılttığınız kişinin vücuduna elektirik vermeyi sürdürürseniz o kişi ölür deniliyor. Bakalım bu denilen şey doğru mu? Bunun testini de bu şanslı insanlar üzerinde yapacağım. Onlar gerçekten şanslı, çünkü düşünsenize Ertuğrul Özkök'ün sesini ilelebet duymayacaklar!)
***
Kurban bayramında koyunları şok etme işine ben talibim.
O günlerde mahallenize davul zurna eşliğinde, göbeğimi sallaya sallaya, elimde elektrik şoku veren aletimle gelirsem bilin ki koyunlarınız emin ellerde olacaktır.
Ben sizler için varım, bunu da unutmayın!
Paylaş